Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Hesap sorulmayacak mı?

Hesap sorulmayacak mı?

Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen 33. Olimpiyat Oyunları'na Türkiye Milli Takımı 102 sporcu ile katıldı. Olimpiyat Oyunlarında şuana kadar Türkiye açısından akıllarda kalan çok sayıda gelişme oldu.

Atış kategorisinde Türkiye'ye gümüş madalya kazandıran milli sporcumuz Emekli Astsubay Yusuf Dikeç, fenomen haline geldi. "Masrafsız amca" olarak anılan Dikeç hakkında Amerika’dan Japonya’ya kadar yüzbinlerce paylaşım yapılırken, Dikeç'in efsane haline gelen atışını temsil eden birçok karikatür ve illüstrasyon çizimi yapıldı. Dikeç, Olimpiyatlara damga vurdu.

16 yaşındaki Milli yüzücümüz Kuzey Tunçelli, erkekler 1500 m elemelerinde 14:45.27'lik derecesiyle toplam 4 seri sonunda 5. sırada yer aldı ve en hızlı 8 sporcunun yarışacağı finale yükselerek Türkiye'nin olimpiyat oyunları tarihinde final yüzmeye hak kazanan ilk sporcu oldu.

Okçuluk klasik yay müsabakalarında son 16 turunda dünya 3'üncüsü Japon sporcu Satsuki Noda ile karşılaşan 17 yaşındaki Milli okçumuz Elif Berra Gökkır, ilk 2 seti kaybederek 4-0 geriye düştü. Gökkır, üçüncü ve dördüncü setleri kazanarak skora eşitlik getirirken final turunu da kazanarak skoru 6-4'e getirdi ve çeyrek finale yükseldi. Gökkır, çeyrek finalde elense de gelecek adına hepimizi umutlandırdı.

Olumlu gelişmelerin yanında olumsuz gelişmeler de oldu. Mesela LGBT sapkınlığının bir başka örneğini de Olimpiyat Oyunlarında gördük.

Erkekten dönme boksörlerin önüne kadın boksörleri atarak dayak yemelerine müsaade eden bir çiğliğe hep birlikte şahit olduk.

66 kilo son 16 turu mücadelesinde İtalyan boksör Angela Carini, Cezayirli Imane Khelif karşısında aldığı sert darbenin ardından 46. saniyede oyundan çekildi. Karşılaşmada yaşananların ardından Imane Khelif'in kariyerinde daha önce 2023 Dünya Boks Şampiyonası'ndan "cinsiyet uygunluk testleri de dahil olmak üzere" çeşitli testleri geçemediği spor kamuoyunca tartışılmaya başlandı.

Son olimpiyat şampiyonu milli boksörümüz Busenaz Sürmeneli, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları 66 kilo çeyrek finalinde Taylandlı Janjaem Suwannapheng ile karşılaştı. Cinsiyeti tartışma konusu olan rakibine mağlup olan Busenaz, turnuvaya veda etti.

Cezayir'den 25 yaşındaki Imane Khelif ve Tayvan'dan 28 yaşındaki Lin Yu-Ting’in adem elmasına, kaslı kollarına, vücut yapılarına baktığınız zaman karşınızda resmen erkek görüyorsunuz. Bu sapkınlık karşısında Olimpiyat Komitesi üç maymunu oynadı, resmen kadınları erkeklere dövdürdüler!

LGBT sapkınlığından bahsettikten sonra gelelim asıl skandala!

PARİS’TEKİ KIYAFET REZALETİNİN SORUMLUSU KİM?

2024 Paris Yaz Olimpiyatları açılışında sporcularımızın giydiği Vakko marka pijama görünümlü ve Türkiye'yi asla temsil etmeyen kıyafetler hemen her kesim tarafından eleştirildi. Ne Vakko firmasından ne de Milli Olimpiyat Komitesi'nden eleştirilere ilişkin açıklama yapılmadı.

whatsapp-gorsel-2024-08-04-saat-15-12-52-f4512aec.jpg

Mavi-beyaz hatlı kıyafetler için Vakko firması ‘barışı çağrıştırıyor’ açıklamasını yapmıştı. Vakko’nun Musevi Vitali Hakko tarafından kurulması ve Türk sporcuların giydiği mavi renkli kıyafetlerdeki çizgilerin İsrail bayrağını çağrıştırması, sosyal medyadaki çok kişi tarafından, Hakko ailesinin İsrail'e bir göndermesi olarak yorumlandı.

Dahası, kıyafetlerin her detayı; 1940'tan 1945'e kadar Nazilerin en büyük ölüm kampı olan ve yüzde 90'ı Yahudi olmak üzere yaklaşık 1.1 milyon kişinin öldürüldüğü Auschwitz-Birkenau kampındaki esirlerin kıyafetlerinin aynısıydı.

Milli sporcuların açılışta giydiği kıyafetler net olarak Holokost göndermesiydi!

Kıyafetlerin tasarımının Vakko’ya Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından verildiği, firmanın süreç boyunca Gençlik ve Spor Bakanlığı ile iş birliği içerisinde olduğu biliniyor. Sporcular giyene kadar bu kıyafetlerin tasarımının hem komitenin onayından hem de Bakanlık yetkililerinin gözetiminden geçmesi gerekiyor.

Bu skandala kim izin verdi?

Türk kültürü ve bize has değerimizden izler taşımayan, kimliksiz Olimpiyat kıyafetlerinin tasarım sürecini yapanlara ve onay veren yetkililere hesap sorulmayacak mı?

Yoksa birileri bizim aklımızla alay mı ediyor?

Vakko’nun kurucusu olan, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’da doğan Yahudi asıllı Türk iş adamı Vitali Hakko’nun oğlu Cem Hakko’nun 17 yıl önce Bloomberg HT’de “Dahası Var” programında yaptığı şu açıklama ne kadar da doğruymuş demeden edemiyorum!

" Bizi azınlık olarak görenler bu ülkedeki patronların kim olduğunu öğrenecekler. Amerika ne derse o olur, biz ülkenin Musevi vatandaşları olarak patronuz... Siz işçisiniz. Vakko olarak da hepinizi biz giydiriyoruz, bayıla bayıla, övüne övüne Vakko'dan giyiniyorsunuz."

Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere Vakko doğasının gereğini yapıyor.

Peki Gençlik ve Spor Bakanlığı ne yapıyor, bilen var mı?

Bu skandalın hesabı mutlaka sorulmalıydı. Tıpkı seçimden sonra sorulmayan hesap gibi bu skandalda da hesap sorulmadı… Bu saatten sonra sorulacak bir hesabın anlamı da yok zaten…

Doğru, azınlıklar patron, asıllar işçi bu ülkede…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi