Hayrettin Atak
Hayrettin Atak Havai fişeklerden, billboardlara Şehit çocuklarından, Metal yorgunluğun

Havai fişeklerden, billboardlara Şehit çocuklarından, Metal yorgunluğun

Yeni bir sistem üzerinde çalışıyorum. 6 ay kadar sonra hazır olur sanırım.

Şöyle bir sistem;

Konya’nın her soruna bir numara vereceğim. 1- Trafik, 2- Uyuşturucu, 3- Konya’nın siyasi arenadaki yanlızlığı, 4- Siyasi çekiştirmeler gibi…

O gün gelince ben sadece o rakamı yazacağım köşemde. Okuyucu anlayacak.

Fıkra gibi yani…

Böylece ben aynı şeyleri yazmaktan, okuyucu aynı şeyleri okumaktan kurtulacak!

Çünkü aynı konuların ve sorunların etrafında dolaşıp duruyoruz sürekli… Hiç biri değişmiyor. Kimse boşa vakit harcamaz böylece...  

Gelelim ilk yedi rakamımıza;

... 

Çok sık haber yapıldığı için sormak istiyorum şu konuyu;

‘Kaymakam, Vali şehit çocuğu için makam araçlarını tahsis ettiler…’

Şimdi ‘Eski Türkiye’de ki’ gibi bürokratların halktan kopuk olmadıklarını göstermesi bakımından önemli bir haber sayılabilir belki.

Ancak; O araç zaten en başta o şehit çocuğunun. Yani bir çocuk hakkını kullanıyor diye sevinmeli miyiz? Muhtemelen aracın benzini de devletten. Şehit çocuğuyla birlikte fotoğraf çektirip haberleştirmek anlamsız yani.  

Valiler, Kaymakamlar, Gazeteciler maaşımızı o çocuğa bağışlasak yine ödeyemeyiz haklarını. Eğer bugün burada gönül rahatlığıyla yaşayabiliyor ve bu işi yapabiliyorsak bunu en başta onlara borçluyuz…  

O sebeple şehit çocuğuna sadece birkaç saatliğine ‘tahsis’ edilen arabaların bence haber değeri yok.  

İZMİR GİBİ OLAYDIK!

Kültür Sanat Tarih Şehri Konya! Sloganlarıyla süslenmiş Konya’da ki birçok billboard…

İyi bir düşünce olmuş; İnsanın şehrine sevgisi ve şehir hassasiyeti için... Her ne kadar Konyalıya Konya’yı anlatmanın ne gereği var diye düşünsem de…

Merak ettiğim ise Konyalıya Konya’yı anlatmak için harcanan paranın en az 40 katının diğer şehirler için ayrılıp ayrılmadığı. Konya Türkiye’nin 40’da biri sonuçta… Buradakilerden çok oradakilere tanıtma ihtiyacımız var çünkü!

Mesela İstanbul ya da diğer büyük şehirlerdeki billboardlara da giriliyor mudur bu şekilde ve bu kadar yoğun… Şeb-i Arus dışında da yani... Yada ulusal kanallara reklam hiç düşünülmüş müdür?

İzmir yapmış ya! onun gibi... Onlarda yaz tatili bitince uyanmışlar gerçi… Ama yapmışlar işte...  

Batu’nun mantar tabancası…

Batu (ki kendisi biricik oğlum olur) Çanakkale Savaşı ve kahramanlarına takmış durumda. Her konuşması ve her sorusu Çanakkale üzerine…

Bir tüfek istedi hem de süngülü. İngilizlere hadlerini bildirmek için. Oyuncakçıya gittik birlikte. “Süngülü tüfek yok” Mantar tabancaları veya tüfekleri var. ‘Daha iyi olur’ ses heyecan da verir çocuğa. ‘Tüfek var ama mantarı yok’ dedi satıcı. ‘Malum OHAL var’ diye de ekledi hemen. ‘Nasıl yani?’ diye sordum, yanıtı beklemedim. ‘Mantar var ya da mantarı nereden bulacağınızı biliyorum ama nasıl güveneyim de söyleyeyim’ der gibi baktı çünkü. Üstelemedim…  Nasıl bir bakışsa o… İşte öyle mükemmel bir bakış…  

Niye mi anlattım bunu?

Tabi ki yaz girdi gireli hiç kesilmeyen havai fişek gösterileri için… Düğün, sünnet, ilan-ı aşk hatta evlilik teklifleri için kullanılan aynı zamanda toplumsal olaylarda silah olarak kullanılan patlayıcı maddeler… Yasak değil miydi bunlar?

Kullanan ve kendisi için kullanılan dışında bütün şehri rahatsız ederken hemde…

Havai fişek kullanılmalı mı, kullanılmamalı mı? Ayrı bir tartışma konusu…

Mantar tabancasının mantarını yasaklayıp geceleri havai fişeklerle aydınlatmak hangi mantıkla izah edilebilir ki?   

Ya havai fişekleri de yasaklayın, ya da mantar tabancalarının mantarını serbest bırakın!   

…   

Seyit Karaca önümüzdeki dönemin Spor Bakanı olmalı bence. Masa başında bakanlık yapanlara ve masa başında oturup sporu sevdirmeye çalışanlara inat… Bakanlığı da Nene Hatun Parkından yönetmeli bence... Karaca, kendini herkese sporu sevdirmeye ve aşılamaya adamış gibi görünüyor sosyal medyada... Hem de her geçen gün genişleyen halkasıyla… Küçük bir grupla başladı koşulara, git gide bir orduya dönüşüyor. Bu hareketiyle ciddi bir farkındalık oluşturuyor sağlıklı bedenler için…

Başka ülkelerden atlet transfer etmemize rağmen hezimet üstüne hezimet yaşıyoruz. Seyit Karaca’nın önderliğinde, Uluslararası yarışmalarda birinci olmasak bile en azından tüm ülkenin sporu seveceğinden eminim… O denli özendiriyor insanı…     

Amaçta buysa şayet; Sağlıklı bir toplum…

“Metal yorgunluğunu” çokta fazla şey etmemek lazım...

Çünkü ‘Odun yorgunluğu’ ‘Metal yorgunluğundan’ çok daha önemli… Metal yorulduğunda geri dönüşüme gönderir yeni bir mamul olarak alabilirsiniz…

Ama odun öyle değil. ‘Yoruldu mu’ yakmaktan başka çareniz kalmaz…

KOP ile Akşehir Belediyesi bir proje için atmış imzaları; Nasreddin Hoca Mizah Köyü projesi…

Neler var projede; Gavur Hamamının restore edilmesi.  Emniyetin kullandığı sosyal tesisin iç tefrişatının yapılması. 10 tane gayrimenkul alınıp semercilik ve Keçeciliğin tanıtılması. Bir ermeni kilisesi ile Papazın Evi denilen yerin restore edilmesi… Liste uzayıp gidiyor.

Tam eee nerede Nasreddin Hoca ile mizah diye soracakken tek cümle ile görülüyor konu;

“Nasreddin Hoca müzesi ve fıkra canlandırma bölümü” olacak!

Ana fikir; 

Bizim ya proje yaparken ya da projeye isim koyarken bir sıkıntımız var.

Çünkü kültürel toplantılara ev sahipliği yapsın diye bir kiliseyi restore etmenin hiçbir yerinde ne Nasreddin hoca, ne mizah, ne köyden kente göç için bir çözüm, nede sosyal tesisi tefriş etmenin de turizme bir katkısı var…

Ya bizim göremediğimiz bir şeyi görüyorlar. Yada tam olarak anlatamıyorlar dertlerini…  

 ...

Bence yılın en güzel haberi;

Güneysınır’da tarım işçilerinin çocukları gönüllerince bir gün geçirmişler. Konya Büyükşehir Belediyesi, Güneysınır Kaymakamlığı ve Güneysınır İlçe Emniyet Müdürlüğü İskenderun ilçesinden Konya’ya gelen tarım işçisi ailelerin çocukları, aileleriyle birlikte kaldıkları çadırlardan ve tarlalardan servislerle alınarak Büyükşehir Belediyesi tarafından ve Aile, Sanat ve Eğitim Merkezi (ASEM) olarak hizmet veren Güneysınır Şehir Konağı’ndaki havuzda eğlenmişler. Onlar için çok mu küçük bir hediye o eğlence. Hiç sanmam. Belki de ömür boyunca unutamayacakları bir mutluluk. Genç KOMEK Yaz Okulu öğrencileri de kendi aralarında topladıkları harçlıklarla mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarına hediyeler vermişler.

Halka halka büyüyerek devam etmesi en büyük umudumuz. Hem  o çocuklar hem geleceğimiz için…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayrettin Atak Arşivi