HAKİKAT TEMELİNDE BİR EĞİTİM
“Mey biter saki kalır. Her renk solar haki kalır. İlim insanın cehlini alsa da, hamurunda varsa eşeklik; baki kalır.” Fuzuli
Eşekleşen bir nesille karşı karşıyayız. Ellerinde ağır diplomalar, yeryüzünde dağları sanki titretebileceklermiş gibi bir edayla yürüyen zavallılar. Hâlbuki edindiğimiz bilginin bizi mütevazı yapması gerekmez miydi? Ebu Hanife İmam Azam’ın içtihatlarını alırken “bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım arşa değerdi” sözünü de almalıydık. Edindiğimiz bir iki bilgi kırıntısıyla bütün ilmin sahibine kafa tutmayı ne zaman nasıl öğrendik.
Geçenlerde ODTÜ yine güzide öğrenciler (!) mezun verdi. Ellerinde düşük pankartlar ilmin sahibine kafa tuttular. Sadece komik bir hareket bu. Ama üzerinde düşünülmesi gereken konu şu ki bu gençler hangi cüretle bunu yapabiliyorlardı. Hangi cüret insanların inançlarıyla dalga geçilmesini öğretti. Veya hangi bilgi eşekleşmelerine neden oldu ve onlar bilgilendiklerini düşünürken aslında cehaletin en karanlık kuyusuna düşürdü onları. Temelsiz edinilen bilginin, insanı nasıl rezil ettiğini onu aslından nasıl uzaklaştırdığını gördük hep beraber. Suç o gençlerin mi? Kısmen onların, hakikati araştırıp bulmadıkları için. Ama şu da var ki en önemli bölümü edindikleri eğitim oluşturuyor.
“Düşünceler, sistemler, doktrinler eskir. Eskimeyen hakikattir.” Sezai Karakoç’un bu sözü hep çok hoşuma gider. Bizim de tam bu noktada sıkıntılarız var işte. Eğitimimizi hakikat üzerine değil düşünceler, sistemler ve doktrinler üzerine kurmamız. Bu sistemden dolayı gençlerimiz edindikleri bilgilerle cehalete sürükleniyorlar. Çünkü sistem inançsızlık üzerine kurulmuş durumda. Her bilginin hakikatten değil de akıllarından doğduğunu sanıp Karun gibi helaklerini bekler oldular ne yazık ki! Haklı değiller bu gençler ama iyi de eğitilmediler bunu da görmemiz gerekir. Dinsizlik üzerine kurulmuş bir eğitim sistemi işte bu gençleri ortaya çıkardı. Deizm gittikçe yaygınlaşıyor. Tanrım sen varsın ama işlerime karışma mantığı bizi helak etti.
Sayın Cumhurbaşkanımız dindar bir nesilden bahsediyor. Dirilişin gençlerden olacağına vurdu yapıyor. Fakat kaçırdığı bir nokta var ki bu eğitim sistemiyle İmam Hatiplerden bile diriliş muştusu veren bir dindar nesil çıkmayacaktır. Eğitim sistemi değiştikten sonra ancak bunu diyebiliriz. Eğitimin ülkemizin çıkmazı halinden çıkarıp sağlam bir yapıya kavuşturmamız gerekir. Yoksa o dindar nesli ancak rüyamızda görür, hayalini kurarız.
Eğitim için esirleri özgür bırakan bir peygamberden, eğitimle köle yaptığımız çocuklarımıza. Elbet bir gün hakikate varır bilgimizle köle değil özgür oluruz.
Vesselam…