Gelenekten geleceğe
Üç aylar Konya’da bir başka yaşanır. Öyle güzel âdetlerimiz vardır ki, tabiri caizse üç aylara girdiğimizi duymayan kalmaz. Hepimizde çocuk sevinci, huzur ve mutluluk tecelli eder.
Receb ayı, insanın kendisine çeki düzen vermesi için fırsattır. Dünyaya aidiyetini sorgulayıp ahireti hatırlamasına vesiledir. “Bunları zaten bir Müslüman bilmiyorsa şöyle, böyle…” gibi cümleler sarfetmeye gerek yok; çünkü zaman zaman hepimiz dünyaya ya da ahirete meyledip yaşam dengemizi bozabiliyoruz. Hiç ölmeyecek gibi dünya için, her an ölecek gibi ahiret için çalışma azmimizde kırılmalar yaşayabiliyoruz. Belki ciddi hatalar ve yanlışlar yapabiliyoruz. İşte bu ay, arınma için bir fırsattır. Ramazan ayına hazırlık safhasıdır. Bu safhayı başarıyla geçmek, dolu dolu yaşamak olsun derdimiz.
Konyamızda Receb ayının ilk Perşembe gecesi fener alayı kurulur. Ellerine fenerlerini alan çocuklar ve her yıl çocukluğundaki o coşkuyu yaşamak isteyen yetişkinler sokaklara çıkarlar. Üç ayları kandiller yakarak karşılarlar. Bu aylara erişmiş olmanın sevinci, huzuru, mutluluğu çepeçevre sarar her birini.
Delikanlılar sokakların köşe başlarında ya da boş alanlarda ateş yakar. Bu ateş çemberi genelde aşınmış bir araba lastiğinden oluşur. Kendine güvenen herkes bu ateşin üzerinden, yanmadan atlama telaşına düşer.
Çocuklar bu coşkuyla uyurlar. Sabah erkenden uyanır, ellerine poşetlerini aldıkları gibi kapı kapı dolaşıp şivlilik toplamak için yola koyulurlar. Ebeveynler birkaç gün öncesinden şivliliğini alır, o gün sabah erken kalkar ve kapılarına gelen her çocuk için şivlilik dağıtmak üzere hazır bulunurlar. Kapıya gelen çocuklar hep birlikte “Şivliliiiiikkk” diye bağırır, sonra da tek tek “Kandiliniz mübarek olsun” ,“Allah kabul etsin” derler. Bu dua çocukların ağzına ne de çok yakışır.
İkindi vakti topladıkları şivlilikleri bir örtünün üzerine döküp hem kardeşleriyle hem de anneleriyle paylaşırlar. Çocukları ufacık bir çikolatayla dahi sevindirmek ne güzeldir. Hediye ufacık olsa dahi ardında tarifsiz bir mutluluk ve mükâfat vardır.
Bir de günler öncesinden hanımlar yufka yaparlar. Kandilden iki gün önce yufkalar ıslatılır ve ertesi gün bişi yapılmak üzere hazır edilir. Kandil arefesinde hamur yoğrulur, açılan hamurlar yağda kızartılır ve hazırlanan yufka içine yağdan çıkarılır çıkarılmaz bırakılıp yufka bohça şeklinde katlanır. İnanılmaz bir lezzettir. Bu bişiler kandil günü komşulara dağıtılır.
Gündüz vazifeleri de tamamlandıktan sonra akşam ailenin büyükleri ziyaret edilir, elleri öpülür. Tüm aile bir araya gelir, bu gün ve gece hatırına kırgınlıklar bir kenara bırakılır. Ailede herkes abdest alır ve camiye koşar.
Ne güzel âdetlerdir bunlar. Etkinlik mi dediniz ya da sosyalleşme? Alın size sosyalleşmenin son noktası. Bu yapı kimi ailelerde sekteye uğramış olsa da, yeniden canlandırmak bizim elimizde. Geleneğimizi yeni nesillere taşıma rolü bize düşüyor.
Bu güzellikleri “gelenekten geleceğe” taşıma gayretinde olan Konya Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi’ne teşekkür ediyorum. Yediden yetmişe bu yıl da toplu bir şekilde bu coşkuyu bize yaşattılar. Onlar bu kadar insanı sevindirdiler, Allah da onları dünya ve ahirette sevindirsin.