Gazetecilik dersleri 1
Dünyanın en kolay işi eleştirmek…
En kolay mesleği de eleştirmenlik. O işi iyi yapmanıza gerek yok. Öyle diploma falan da istemezler... Salla gitsin. Bir yerde bir tarafı tutar belki. Tutmasa da “Kör eşeğin kör alıcısı olur” hesabı eleştiriniz bir yerde karşılık bulur ve bir sürü destekleyici bile bulabilirsiniz kendinize…Ama sadece sürü bulursunuz eğer eleştiriniz bir fikre ve bilgiye dayalı olmazsa…
…
Gelelim konumuza;
En kolay eleştirilenler de göz önünde bulunanlar… Siyasiler, futbolcular, gazeteciler, vs… Çünkü prim yapar.
Olur olmaz yerlerde sürekli gazete ve gazetecileri eleştirenler için söylüyorum…
Öyle boş sallamayın, bilmeden etmeden…
…
Adamın sosyal medya hesabında 5 bin kişi var.
Konya’da en fazla satan ulusal gazeteden, en kaliteli edebi yada siyasi yayından, en Müslüman neşriyattan çok daha fazla müşterisi var yani…
“Bildiği gerçekleri ve iddialarını yazsa” en fazla satan gazete kadar kişiye ulaşacak. Ama yazmaz, yazamaz asla… Onun yerine ‘Gazetecileri suçlamak daha heyecan verici.Hatta bir fantezi.” Hemokuyan seni bir şey biliyor sanması ve hiçbir risk almamanız da cabası...
Artık herkes gazeteci sosyal medya sayesinde… Herkes yayıncı… Biliyorsanız yazın…
Bugün o beğenmediğiniz, laf ettiğiniz, hakaret ettiğiniz gazeteciler var ya!
En önemli isminden en altta çalışanına kadar hepsi… Eğer darbe girişimi başarılı olsaydı en az yarısı bugün içerideydi… Sizin hani laf olsun diye eleştirdiğiniz gazete&gazeteciler yani…
Ve siz o zamanda muhtemelen televizyonun karşısında göbeğinizi kaşıyor olacaktınız… Sizin için en ufak bir risk o günde yoktu bugünde… Bugünde bize akıl vermeye kalkıyorsunuz, muhtemelen tam tersi olsaydı da akıl vermeye kalkışacaktınız…
…
Gazeteci olmak zor da Yerel gazeteci olmak daha zor…
Eleştirmek ile takdir etmek arasında sıkışmış kalmıştır yerel gazeteci çünkü… Eleştirirseniz kıymet bilmez, takdir ettiğiniz zaman ‘yalaka…’ Bunun sürekli olmasına gerek te yoktur. Bir kere yapın ayvayı yediğiniz gündür o gün…
Damgayı yemişsinizdir…
Ama en ufak sorunlarında sarılabilecekleri tek makamda “Gazetecilik”tir… Keşke bunu o gün gelmeden fark etseniz…
Doktora gitmeyi sevmiyorsunuz diye, hastalıklar sizi bulmayacak mı sanıyorsunuz?
…
Gazete almak yok
Reklam vermek yok
Destek olmak yok
Okumak yok
Eee?
Hatta tek bir gazete bile satın almamış adam son on yılda. Ama siz çıkarın her gün gazeteyi belki bir gün keyfim yerine gelirse alırım… Hiç cemaati olmayan imamı sürekli camide tutmaya çalışmak, yada hiç öğrencisi olmayan öğretmeni boş sınıfa ders anlatmaya zorlamak gibi bir şey bu…
Salak mıyız biz boş duvarlara ders anlatacak…
Önce sınıfları doldurun…
Sonra neyimiz eksik neyimiz fazla anlattığımızı tartışalım…
Birde davanıza sahip çıkanlara sizde sahip çıkın…
Yoksa bir gün davanız kalmayacak…
…
KONYA’DAN BİR KADİR TOPBAŞ GEÇTİ…
Geçti ama rüzgar gibi geçti. Fark etmedik, edemedik bile…
Öyle sessiz ve derindendi ki kimse anlamadı. Geldiği de gittiği de...
Bir akrabasının düğününe katılmış İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş… Geçilen sürecin hassasiyetinden olsa gerek pek bir yalnızmış düğün boyunca. Hiçbir siyasetçi, yönetici, bürokrat eşlik etmemiş. Gecikmeli olarak Tahir Akyürek sadece… O da düğün için zaten malum…
O hassas süreçten dolayı kendisi de böyle olsun istemiş olabilir…
Ama masasında yalnız bekleyen bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını davetlilerde hayretler içinde izlemiş… Alışık değiller sonuçta böyle bir görüntüye… Konya siyasetinin önemli isimlerinin de aynı masada olmasına alışık tabi Konya her zaman…
Bu görüntü önümüzdeki dönem siyaseti hakkında da önemli ipuçları veriyor.
Geçmişte yapılan hatalar er ya da geç önüne geliyor insanın. Hatta
Sadece Konya siyasetinde değil tüm ülkede taşlar yerinden oynasa kimse şaşırmayacak kimse…
O denli hassas bir dönemden geçiyoruz…
Kadir Topbaş’ta böyle hızlı geçince Konya’dan, düğün de kavurma var mıydı yok muydu soramadık bile…