Game of Prens
Yemen’den gönderilen bir balistik füze, Riyad’a düşmek üzereyken havada imha ediliyor. Mekke ve Medine’nin tehlike altında olduğu algısı oluşturuluyor. Aynı gün, Kral Selman'ın oğlu Muhammed'in iktidar savaşındaki muhtemel rakiplerinden olan Prens Mansur’un da içinde olduğu helikopter şüpheli bir şekilde düşürülüyor, helikopterden kimse sağ çıkamıyor.
Olaydan sonra, Prens Muhammed, Mansur'un babası Prens Mukrin'i ziyaret edip başsağlığı diliyor. Aklıma, ‘katil mutlaka cinayet mahalline geri döner’ tespiti geldi.
Prens Mansur’un ölüm haberinden saatler sonra Eski Kral Fahd’ın oğlu Prens Abdülaziz bin Fahd’ın, kendisini tutuklamaya gelen güvenlik güçleri ile korumaları arasında çıkan çatışma sırasında öldürüldüğü ileri sürülüyor. Fahd, Temmuz ayında Twitter'da yayınladığı mesajda İsrail'e karşı "El Aksa için savaşın" çağrısında bulunmuştu. Birleşik Arap Emirlikleri'nin politikalarını da sert bir şekilde eleştiren Fahd, paylaşımlarını silmesine yönelik taleplere, "Yorumlarımı silmektense boynumu vurdurmayı tercih ederim" şeklinde yanıt vermişti.
Yine aynı gün, Lübnan Başbakanı Hariri, ülkesinden ayrılıp Riyad’a vardıktan sonra orada bir açıklama yapıp “Babama yaptıklarının aynısını bana da yapmak istiyorlar, hayatım tehlikede” deyip görevinden ayrıldığını söylüyor ve İran tehlikesini işaret ediyor.
Ve aynı gece, bir şok gelişme daha yaşanıyor.
Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın direktifiyle onlarca eski, yeni bakan, eski Kralların oğulları olan Prensler ile iş adamları teker teker gözaltına alınıyor.
Evet bütün bu gelişmeler bir gün içerisinde oluyor.
Bu gelişmelerin bir tesadüfler zinciri olduğunu düşünmek bence saflıktır.
32 yaşındaki genç Prens Muhammed’in, geçtiğimiz günlerde ‘Ilımlı İslam’ çıkışıyla Suudlar’ın belki de en önemli temel direklerinden biri olan ‘Vahhabilik’ üzerine başlayan şaşırtıcı taarruzu, şimdi de ülkenin ikinci temel dayanağı ‘Suudi’ ailesi üzerine çöküyor.
Anlaşılan Körfez’de tüm düzen sil baştan yeniden yazılıyor.
Haleflerinin aksine 70 yaşından sonra değil de, henüz 32 yaşında Kraliyet koltuğuna oturacak olan selef Prens Muhammed, Allah bilir ömrünü ama nerden baksanız 30-35 yıl daha Suudi Arabistan’ın başına geçecek gibi görünüyor.
Genç Prens, kendisine rakip olabilecek tüm aktörleri bir gün içerisinde saf dışı bıraktı. Bu temizliği yaparken elbette kendisine omuz veren küresel aktörler de işin olmazsa olmazı.
Mesela Prens Mansur’un öldüğü helikopter suikastı CIA güdümlü temizliklere şeklen de çok benziyor.
Yine rakip prensler, iş adamları, eski-yeni bakanların adeta bir kumpas sonucu devre dışı bırakılması, ülkemizde de sahnelenmek istenen 17-25 Aralık hainliğine ne kadar da çok benziyor. 17-25 Aralık hainliğinin kuklaları FETÖ’cüler ve kuklacısı da yine aynı şekilde CIA olmuştu.
Bir gün içerisinde bölgenin kaderini değiştirecek olaylar zinciri kesinlikle istihbarat gücü olmadan yapılamaz.
Prens Muhammed bu istihbarat gücünü Mossad’dan mı, CIA’dan mı aldı bilinmez.
Tüm bu operasyonların yapılması için Arap toplumunun psikolojik olarak bu iklime hazırlanması gerekiyordu.
- Riyad, Mekke, Medine gibi bölgelere yapılan füze saldırıları
- Yemen’de Husiler’in tehditleri
- Bölgedeki İran aktifliği
- Ekonomik sıkıntılar
- ABD’nin yaptırım tehditleri
gibi faktörlerle önce toplum hazırlandı ve ardından ‘yolsuzluk operasyonları’ kisvesi altında Suudi Arabistan’a bir ameliyat yapıldı.
Umudumuz Suudi Arabistan’ın bu ameliyat masasında ölüp kalmaması.
Çünkü, Müslümanları bırakıp kafirlerle teşriki mesai yapanların sonu hiç hayırlı bitmedi bu topraklarda.
Allah Müslümanların yardımcısı olsun…