ETLEKMEK RESMEN KONYALI OLUYOR!
Etliekmek resmen Konyalı!
Eskiden Konyalı değilmiş işte… En azından resmen… Yani bizden önce bir şehir çıkıp etliekmeği coğrafi işaret olarak onaylatsaymış etliekmek o şehrin olacakmış. Sonra uğraş dur çocuğumuzu geri alacağız diye…
İnternetteki en kısa tarifiyle; Coğrafi işaret; "Belli bir niteliği, ünü ve diğer özellikleriyle, bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü tanıtıp, gösteren işaretler"miş.
Yani bir ürünün nereye ait olduğunu gösteren tescil…
Etliekmek’ten önce Konya’nın işaretleri; Akşehir Kirazı, Kadınhanı Tahinli Pidesi ve Konya Etli Düğün Pilavı’ymış… Yolu Konya’dan geçen bir Japon turiste ülkesine döndükten sonra “Konya” deseniz cümlenizi tamamlamadan ya Mevlana der ya etliekmek.
Ama Akşehir Kirazı daha önemli demek ki… Yada o daha becerikli… Etliekmeği sonraya bırakmışız… Bu işler sırayla değil demek ki…
Allah’tan daha fazla geç kalmamışız…
Darısı diğer değerlerimize…
En azından en önemlilerinin Tescillerini alacağımız güne kadar Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız biraz daha yorulacak gibi görünüyor…
…
Bu ülkeye bayılıyorum…
Özellikle sosyal ve kültürel konularda herkes ‘Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın işaretini’ bekliyor…
Reis Yardımcı Doçentlik te neymiş dedi. Bütün ülke evet neymiş bu diye tartışmaya kalkıştı. Yardımcı Doçentliğin bir akademik statü olamayacağı konusunda itirazını yükseltemeyecek on binlerce akademisyene sahibiz ne güzel…
…
Birde Cumhurbaşkanının işaretini doğru algılayamamış olanlar var.
Özellikle 15 Temmuz anma programlarında ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz programında şehitlerin mezarını ziyaret etti. Gazilere geçmiş olsun ziyareti. Dua, destek, sabır mesajı… Sonra Şehitler Köprüsü ve Meclis programları…
Hiç öyle zorlamadı. Berkay’ın, Buray’ın, Berkcan’ın konserlerine yetişeceğim diye… Daha fazla kime konser verdiririz diye düşündüğünü de sanmıyorum…
Ama bizde öyle mi? Demokrasi Şöleni adı altındaki kutlamaların gelecek senelerde ne hale gelebileceğini şu günden kestirebiliyorum. Söylemeyeyim. Utanırız…
Bir topluluğu en iyi ‘Kutlamalarından’ tanıyorsunuz…
Ve biz kutlamayı bilmiyoruz. Yada belki de değerlerimizi…
…
İlk Mavi Marmara’ya helikopterlerden inen İsrail askerlerinin gözlerinde görmüştüm korkularını! Binlerce kilometre uzaktan televizyondan hem de…
Sonra ki her olayda dikkatimi en çok çeken bu oldu. Gözlerindeki korku… Üzerlerindeki onca silah teçhizatına rağmen coluk, çocuk, yaşlı, kadın karşılarında kim olursa olsun korkuyorlar…
Ancak bu korkuları, dünyaya yaptıkları zulümler yüzünden Yahudi çocuklarına çok kötü bir dünya bıraktığı gerçeğini değiştirmiyor…
Dökülen her damla Müslüman kanı kendi geleceklerini kana buluyor…
Bunun çok iyi farkındalar…
Bu sebeple “Gelecek değişmeyecek…”
…
Kudüs ortak dava elbet…
Kudüs sadece Kudüs değil… Sadece kutsal bir toprak parçası da değil… En başta özgürlük demek…
Dünyanın en uzak bölgesindeki bir mazlumun kurtulması için belki de ilk şart Kudüs’ün özgürlüğü… Türkiye’nin başındaki yüzlerce beladan kurtulmanın ilk şartının bu olduğu gibi…
Derin mevzu. Sonu yok…
Neden mi böyle girdim?
Sen tut, özellikle sosyal medyadan yıllarca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile arkadaşları ve ekibi ile Siyonizm arasında bağ kurmaya çalış. Hatta hakarete varan sözler sarf et. Hepimizin İsrail nefreti bu kadar barizken iftiralarla bizi ve bizim gibileri siyonizmin destekçisi gibi göstermeye uğraş…
Sonra Kudüs için miting düzenleyince Cumhurbaşkanı ve Partisine oy vermiş milyonlarca Müslümanı mitinge davet et…
Kudüs için her şey geride bırakabiliriz…
Ama Saadet Partililer şunu öğrenmeliler ki bir gün çirkin sözler söylediğiniz kardeşlerinizle aynı cephede savaşmak zorunda kalabilirsiniz…
En azından sözlerinizin ayarını onların yüzüne bakabileceğiniz seviyede bırakın…