Arif Tekeli
Arif Tekeli ESED VENEZUELLA’YA GİDİYOR, PEKİ SONRA?

ESED VENEZUELLA’YA GİDİYOR, PEKİ SONRA?

Putin’in Türkiye ziyareti sırasında bir iddia ortaya atılmıştı. Bu iddiaya göre Esed Venezüella’dan sığınma talep ediyordu. Gerek Türkiye’den gerekse başka ülkelerden bu iddiayı gündeme taşıyanlar oldu. Ben de Putin’in Türkiye’de olduğu dönemlerde bu iddiayı sizlerle paylaşmıştım ve mantıklı bulmuştum. O dönemki yazımda “bu şekilde veya bir başka şekilde Esed’in ve diktatöryal rejiminin daha fazla halka rağmen siyaset yapamayacağını” söylemiştim. Dün yeni bir haber düştü. Bu habere göre Venezüella Devleti Esed’in kendilerinden sığınma talebinde bulunduğunu doğruluyordu. Bu haber beni şaşırtmadı..

Rusya Devlet Başkanı V. Putin daha önce yapacağı Türkiye ziyaretini, Türkiye’nin Esed’le olan sorununun çözümünün henüz netleşmemesinden dolayı hastalık mazeretiyle ertelemişti. Sonrasında bu ziyaret gerçekleşti, Putin Türkiye’ye geldi. Çok sayıda ortak işbirliği anlaşması imzalandı iki devlet arasında. Ancak her şey eskisi gibiyken ve iki devlet Esed noktasında bu kadar zıt kutuplardayken gelmiş olamazdı. Dolayısıyla ortaya atılan Venezüella iddiası mantıklıydı. Neticede Esed sorununun çözümüne biraz daha yaklaşmış olduk. Ancak Rusya’nın ve lideri Putin’in bu politikası bu geç kalmış politikası yüzünden binlerce insan hayatından oldu.

Bu planda, Esed’in sağ salim ve hesap ermeksizin Venezüella’ya sığınması söz konusu. Tabi bunu halk kabul etmeyecektir. Binlerce insanın kanını akıtmış bir diktatörlük yıkılırken mağdurları hesabının sorulmasını -haklı olarak- talep edeceklerdir. Örneğin Hüsnü Mübarek yargılandı. Yargının vereceği karara göre bir hüküm giyecek ve cezasını çekecek. Esed için yazılan senaryo daha farklı. Türkiye’nin bu plana nasıl baktığını bilemiyoruz. Haber daha çok yeni ve -ODTÜ’deki saçma sapan eylemlerden fırsat bulabilirse- medya bunu Başbakan’a soracaktır. Bu noktada Başbakan Erdoğan’ın ne düşündüğü çok önemli. Açıkçası merak ediyorum. Ancak Esed rejiminin sona ermesiyle ‘Uyanış’ gerçekleşmiş ve tamamlanmış olmaz. Bundan sonraki süreç de çok önemlidir. Yaşanmış örneklerden gidecek olursak: Örneğin; Libya, Mısır, Fas gibi çok çeşitli örnekler var. Bu kalıplardan hangisine benzeyecek Suriye’deki durum? Mesela Libya’da halkın yeterince demokrasi bilincinin oluşmamasından ve Libya’daki ulus kavramının yapay olmasından dolayı ülke parçalanma noktasına geldi ve diktatörleri Kaddafi’yi yargılamak yerine linç ettiler. Bu bir örnek ancak bunun tam tersi bir Fas örneği de var. Fas’ta da ülkedeki ayaklanmaları sezen lider görevi direkt olarak halka devretti. Tabi Suriye için ideal senaryo bu ikincisiydi ve Türkiye’nin Esed’e geç tepki göstermesinin ardında yatan sebep de buydu. Türk Hükümeti hep Esed’ten görevi halka devretmesini, bir geçiş sürecinin başlatmasını bekledi ancak bu böyle olmadı. Bir diğer örnek de Mısır. Mısır’da “Mısır’ın Erdığan’ı” sloganlarıyla iktidara gelen Mursi, Erdoğan’ın Türkiye’de 10 yılda yaptığı değişimi birkaç ayda yapmaya kalkışınca karşı ayaklanmalar başladı ve sorun oldu. Mursiy’ye karşı ayaklanmalar oluşmaya başladı, tabi Mübarek yanlıları tarafından olduğunu belirtmem gerekiyor. Bu da bir başka durum. Ama Muhammed Mursi’nin halkın iktidarı olduğu gerçeğini de belirtmemiz gerekiyor. Suriye için bu tip senaryolardan hangisinin gerçekleşeceği çok önemli. Ben isterdim ki tüm ülkelerde kan akmadan Fas’taki gibi halkına kulak veren liderler görevi bıraksınlar ama olmadı. Burada Libya durumunun olmaması için dua etmemiz gerekiyor, hem halk için hem de Esed için kötü bir yol olur bu. Çünkü Diktatör bile olsa bir insanın yargılanmadan linç edilerek öldürülmesi çok talihsiz bir şey. Suriye’nin bu örneklerden hangisine daha yakın bir sürece gireceğinin ülkelerdeki demografik ve kültürel benzerliklerden yola çıkılarak çıkarımı yapılabilir ama çok sağlıklı olmaz. Ben de öyle bir çıkarım yapmayacağım.

Bu noktada unutmadan söylemek gerekir ki Suriye’deki insanlara kışın geldiği şu günlerde yardım edilmesi gerekiyor. En çok güvendiğimiz gönüllü kuruluş hangisiyse gidip onlara bu noktada neler yaptıklarını sormalıyız ve yardımlarımızı ulaştırmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arif Tekeli Arşivi