Erdoğan ve Çok Partili Muhalefet
Türkiye'de demokrasi 1945 yılında çok partili sisteme geçerek faaliyete girmesinden bu zamana kadar sayısını hatırlamadığım bir çok siyasi parti ortaya çıktı. Bazı partiler sadece tabeladan ibaret olmakla kaldılar, bazıları da iktidar veya iktidar ortağı olarak yürütmenin başına geçtiler. Belki hafızamızı tazelersek yürütmenin başında birkaç ay iktidar olarak kalan partiler dahi oldu, çünkü o zamanlar ülkenin önündeki en büyük engel erken genel seçimler ile salt çoğunluğu alamayan partilerin koalisyon ortaklığı ve her on yıla bir tekrarlanan darbeler sürekli ülkenin önünde bir handikap olarak durmaktaydı. 2002 yılında Sayın Erdoğan’ın kuruduğu parti ilk kez tek başına iktidar koltuğuna oturarak ve yine o yıllardan sonra sayın Erdoğan girdiği her seçimi kazanarak büyük bir başarıya imza atmıştır. 2014 yılında ilk kez doğrudan halkın oyları seçilerek ve seçime katılan halkın oylarından yarısından fazlasının oyunu alarak Cumhurbaşkanı olan Erdoğan yine 2018 yılı haziran ayında yapılan seçimlerle yüzde 52 den fazla oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi yani halkın seçtiği Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu. Türkiye tek partili dönem hariç 18 yıldan fazla Erdoğan tarafından yönetilerek büyük bir başarıya imza atılan bir dönem yoktur. Daha seçilme hakkı yok iken muhtar bile olamaz denen Erdoğan Türkiye’nin 18 yılına damga vurmuş ve halk tarafından seçilmiş bir lider olmuştur. Her ne kadar seçimle iktidara gelse de parti kapatma veya 17-25 aralık yargı darbeleri ve 15 temmuz hain darbe girişimi ve sayısız suikastlara hedef olmuş ve yılmamış bir kişilik var önümüz de ve her saldırı ile gücüne güç katan Erdoğan’ın özellikle muhalifleri her gün artarak çoğalmaktadır. Baksanıza kurucusu olduğu partiden kopanlar ya başka bir partiye geçti veya yeni bir parti kurarak Erdoğan’a rakip olarak muhalif olmayı seçtiler. Bu muhalifler iktidar da iken Kayyum atamalarının gerekliliğini savunurken şimdiler de seçimle gelen seçimle gitmeli gibi yarım ağız siyaset yapmayı seçenler veya bir gün Cumhurbaşkanı ol kardeşim diye sözde yakınma gibi siyaset yapanların yanın da ki en çok dikkati çeken söylem bu olsa gerek sayın Erdoğan beğenseniz de beğenmeseniz de bu ülkenin seçilmiş tek Cumhurbaşkanı. Tamam ülkenin 2018 de geçtiği partili Cumhurbaşkanı sistemini beğenmediğinizi biliyoruz ama hani sıklıkla söylenen halkın kararı önemliydi 2017 referandumu ile partili bir Cumhurbaşkanı olarak tecelli etmesine saygı duyulması gerekmez mi. Bir gün iktidara gelirseniz halk referandumu ile Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemini değiştirmeye cesaret edebilir misiniz gerçekten merak ediyorum çünkü buna halk karar verdi ve yine bunu kaldırma kararını halk verecek. Yoksa bütçe görüşmelerinde bütçeyi idareli kullanın altı ay sonra biz devralacaz derken acaba yine bir darbe planından mı medet umuluyor yoksa zaten Erdoğan’ı devireceğini söyleyen jonilerin başı Biden dan mı medet umuyorlar bilemedim bekleyip göreceğiz.
Siyaset insanlara hizmet etme yöntemlerinden en önemlileri arasındadır, çünkü üretilen politikalar toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul görerek iş başına gelir. Ha bu arada iktidarın ürettiği tüm politikaları doğru yada yanlış muhalifler tarafından sürekli kötülendiği tek ülke ülkemizdir. İktidarı eline geçirmek için cumhuriyet mitingleri adı altında Orduyu darbeye davet edilen yine tek ülkeyiz. Seçimle geldiği halde diktatör olarak anılan bir lidere sahip yine tek ülkeyiz. Eskiden işlerine geldiğinde Erdoğan’ın icraatlarına sessiz devrim yakıştırması yapan dış devletler şimdi güçlenen Türkiye'nin önünü kesmek için muhalefetle işbirliği yapmışçasına Erdoğan’ı diktatörlükle suçlamaları özellikle pandemi de zorlanan halkın ekonomisi sebebiyle bir erken seçim veya darbe beklentisi muhalefetin ve dış devletlerin ana argümanları olması tesadüf olmasa gerek. Bekleyip görecez. Saygılarımla