Düşüncenin özeti niteliğinde…
Aslında başlık bir düşüncenin özeti niteliğinde olup anlaşılırlığı kolaylaştıracağı kanaatindeyim. Tabi paragrafın tamamını da başlıktan bakıp, anlama ihtimali her daim geçerli olan bir önsöz de değildir elbette… Coğrafyanın tamamını bir süzgeçten geçirmeden, Coğrafya ifadesini kullanırken sadece kendi tanımı değil elbette kastettiğim, bu coğrafyanın edebiyatçıları ve süzülüp gelen tarih ve tarihe not düşmüş ilim erkânı… Büyük düşüncelerin peşinde, gündelik söylemlerin tamamen uzağında kaleme aldığım yazıların tamamı edebiyatın kendi içinde söylemleri iken, büyük düşünmek Üstat Necip Fazıl Kısakürek in ifadesiyle fikir işçisi olmak gerektiğini de unutmamak gerekir.
Şiir ve şuur mantığı içerisinde edebiyatın, cv ye bakmadan söylenen sözün tesirinde ve her biri kendi içinde barındırdığı anlam yeterliliğini, askıya almadan okumaktır bütün mesele… İnsan elbet okur; hayatı okur, kâinatı okur ve kaleme alınmış bir şiiri de okur ve herkesin herkes olma ihtimalini bir söz düşürür dile ve sözün edebiyatın inceliklerinden yazarın kaleminden aldığı mürekkeple anlam bulur bir kâğıtta…
Edebiyata dair hariçten gazel okuma oldu galiba… Hariçten gazel okumak önemli, hariçten gazel okuyun, okumak güzeldir; fakat gazelin, gazel niteliğini kazandırma gayretinde olun. Hatırlayacağınız bu deyim içerisinde bir cümle niteliğinde olan aslında bir kelime olsa da; “okumak” kelimesi önemli… İnsan okumalı, öğrenmeli hariçten okuyacağı gazelin, nicesini öğrenmeli, araştırmalı ki gazelin katma değeri fazla olsun.
Aslında insan bildiğini konuşur kısmı biraz kendi içinde saf bir cümle ve iyi niyet göstergesi olarak gözükmekte, fakat gazelin hariçten, yani dışarıdan olayın içinde değil de, dışarıdan okunması, dinleyenin, “okudu be” ifadesinin karşılığı gibi duracak olması çok da iyi niyet taşımadığı ve nötr etkisi ortadadır.
Okumak önemli elbette, hangi makamda hangi gazeli okuduğu insanın sürece yönelik bir katkı barındırıp barındırmadığı, okuyan ile dinleyen arasındaki iletişim şartların kısmi veya tamamıyla gazelin geliştiği ortamda bir anlam barındıracaktır.
Sosyolojik duygu ve düşünceler mikro temel de herkesin kabul ettiği ya da reddettiği görüş ve düşünceler içerisinde ya da dışarısında kalma durumu gündelik hayatın sosyolojik betimlemeleri arasında yer alır. Tarihin kendi içinde barındırdığı tarihi söylemler içerisinde genel geçer görüş ve düşüncelerin varlığı içinde yer edinme sürecinin tamamen dışında olmak bir anormallik durumu değildir elbette… Hariç olma durumu bir hariciye barındırdığı gibi kendi içindeki bir düşüncenin temsiliyetine de bir kapı açar. Açtığı bu kapının gideceği yer benimsenme durumunun ve ciddiyet oranın yüksekliği ile ölçülmesi ya da ölçülememesi de dumura uğramasına yol açabilir. Kendi düşünce ve görüşü ile bir temsiliyet makamı oluşturamama elbette gazel okuma sürecinin başlamasını beraberinde getirecektir.
Edebiyatçılar ya da biraz edebiyatla hemhal olanlar gazelin edebiyatın kendi içinde alt dallarının niteliğini hatırlayacaklardır. Gazelin kendi içinde bölümleri kısmında şu noktaya değinmekte, konunun anlaşılırlık seviyesini artıracaktır diye düşünüyorum. Yani bura da gazelin yek-avaz ve yek-ahenk adı verilen bölümleri vardır ya divan edebiyatında. Aynı güzellik ve aynı anlam birliği içerisinde bütün beyitlerinin olması, gazelin gazel olmasına elbette bir okunması ve dinlenilmesi açısından değer katmıştır. Edebiyatın tamamen dışında, hariçten okumak, sürece ve sonuca bir katkısı elbette olmayacaktır. Fakat burada biraz okumak, araştırmak ve öğrenmek sürece olan katkının dışında olmadığını birey temelinde, ciddiyetle yer almayı kolaylaştıracaktır.