DİYETİSYEN ATAMALARINA DAİR KÜÇÜK BİR SÖYLEŞİ
‘Diyetisyenlik veya Beslenme ve Diyetetik’ denildiği zaman çok güzel ve bir o kadar da yararlı bir meslek gelir akla. Şimdilerde ise bu güzel düşüncelerin yanında çözülemeyen sorunlar da beraberinde geliyor akıllara. Öncelikle diyetisyenlerin atanma sorunu hala devam ediyor. Gelişme yok, sonuç yok, belki yakında umut da olmayacak. Her şeye rağmen umut etmekten vazgeçmesek de artık bir müjde duymak istiyoruz. Atanmak, sadece devlet memuru olup kadroya geçmek için istenemez. Atanmak, aynı zamanda, birçok diyetisyenin aldığı nitelikli ve zorlu eğitimin karşılığını alması, topluma faydalı olması, hayallerini gerçekleştirmesi ve kendine yeni bir hayat kurmasını ifade eder.
Özel sektör de bu konuda çok yetersiz kalıyor ne yazık ki… Birçok meslektaşımız özel sektörde de iş bulamamakta veya bulsa bile çeşitli sebeplerden dolayı yeterince memnun kalmamaktadır. Durum böyleyken yetkililere bu konuda büyük görev düşüyor ve çok daha fazla duyarlı olmaları gerekiyor.
Diyetisyenlerin çalışabileceği bakanlık sadece Sağlık Bakanlığı ile sınırlı kalmamalıdır. Bunun haricinde özellikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı olmak üzere diğer birçok bakanlıkta çalışma alanları mevcuttur. Buna rağmen bakanlıklara hala gereken kadro verilmemektedir. Bunun sonucunda da binlerce diyetisyen mağdur edilmektedir.
Aile Sağlığı Merkezlerine gelince… Verilen bilgilere göre bu merkezler butik hastanelere dönüştürülüp diyetisyen alımı yapılacaktı. Bu da diğer projeler gibi hala beklemede. Şehir hastanelerinin ise ne zaman faaliyete geçirileceği hala belirsizliğini koruyor. Kaldı ki son 10 aydır hiçbir atama yapmayan Sağlık Bakanlığının hala sessizliğini koruması yüzbinlerce sağlıkçıyı umutsuz bırakmaktadır. Diğer taraftan gittikçe azalan kadro sayılarını da düşünecek olursak diyetisyenler olarak mesleki tarihimizin en zor zamanlarını yaşadığımız aşikardır.
Bir diyetisyenin bu buhranı yaşaması için nasıl bir gerekçe gösterilebilir ki? Başarılı bir okul hayatı, üniversite sınavında alınan yüksek puanlar ve kaliteli bir üniversite eğitiminden sonra hiçbir diyetisyen boşluğa düşmeyi hak etmiyor. Bu yaşanan tatsızlıklar bir diyetisyenin değerini kesinlikle düşüremez fakat onu haksızlığa uğratarak hayallerini çalar. Şanssızlıklar fazlasıyla yaşandı. Bundan sonrası için bir an önce harekete geçilmesi gerekiyor ve diyetisyenler yarına umutla bakabilmek için artık güzel haberler duymak istiyor.