Mert Aslan
Mert Aslan Dinlerarası diyalogtan kim korkuyor?

Dinlerarası diyalogtan kim korkuyor?

“Dinler arası diyalog” denince, birileri fena halde kıllanıyor. Neden olduğunu bir türlü anlamıyorum. Hz. Peygamber yanlış işler yapmayacağına göre, geriye bir seçenek kalıyor: Bunlar, Güllerin Efendisi’ni okumamış ya da okuduklarını pek anlayamamışlar. Bir ihtimal daha var: İslam’ın haklılığını savunabilecek kadar donanımlı olmadıkları için, Hıristiyanlardan ve Yahudilerden korkuyorlar.

Hz. Muhammed, hicret sürecinde Müslümanların bir kısmını Habeşistan’a göndermişti. Onları uğurlarken kendilerine orada “adil bir melik”in olduğunu söylemiş, daha sonraları çeşitli defalar onun göndermiş olduğu heyetleri son derece dostane ve samimâne karşılayıp ağırlamış, hatta kendi elleriyle ikramlarda bulunup bizzat hizmet ederek gönüllerini almıştı; oysa o zaman Habeşistan meliki bir Hıristiyandı. Nihayet Müslüman olup yine gizli bir Müslüman olarak vefat ettiği zaman Allah’ın Resulü Allah tarafından haberdar edilecek ve “Bugün bir kardeşiniz vefat etti.” diyerek kalkıp sevgi, vefa ve hüzün dolu bir kalple cenaze namazını kıldıracaktı.

O zatın Müslüman olması sürecini başlatan olay, Allah’ın Resulü’nün kendisiyle kurmuş olduğu dostça iletişim, yani bugünkü deyişle, “dinler arası diyalog”un bir ürünü değil miydi? Onunla hiç bağlantı kurmamış olsaydı, sonunda böylesine dokunaklı bir tabloyla karşılaşabilir miydik?

Daha sonra, Allah’ın Resulü Medine’ye gitti. Orada farklı bir demografik yapı vardı. Müşriklerin yanı sıra, yerleşik Hıristiyan ve Yahudi kabileleri vardı. Efendimiz, onlarla hemen iletişime geçti. Uzun görüşmelerden sonra, onlarla aralarında bir nevî çatışmasızlık ve ortak yaşam anlaşması sayılabilecek bir ahitname imzalandı. “Medine Sözleşmesi” diye bilinen metin odur.

Yemen taraflarından gelen Hıristiyan bir heyete ibadet için Müslümanların mescidini tahsis etmek gibi bir komplimanı bile yapan Allah’ın Resulü’nün, hayatı boyunca Hıristiyan ve Yahudilerle sürekli diyalog içinde olduğunu görürüz. Şimdi onlarla diyalog kurmamamız gerektiğini söyleyerek mevcut iletişim köprülerini dinamitlemeye çalışanlar bu diyalogların sonunda Müslümanların karlı çıkacağını çok iyi bilen ve sırf bu nedenle süreci sabote etmeye çalışan bazı alçak hainlerdir. İşte Hıristiyan ve Yahudilerin gerçek hizmetkarları onlardır.

Biri çıksın bana söylesin? Bu, dinler arası diyalogtan başka bir şey midir? Bugün buna karşı çıkan gerçek Müslümanlar biraz siyer okusunlar ya da siyer kitaplarını yeniden okusunlar. Ayrıca, “Ama o Allah’ın Resulüydü…” ya da “Ogün öyleydi; ama bugün şöyle…” filan diyerek kıvırmayı bıraksınlar: Allah Resulü’nün yaşam biçimi ve ahlakı bizlere kıyamete kadar örnektir.

Tarih boyunca İslam’ı bilen samimî hiçbir Müslüman Hıristiyanlık ya da Yahudiliğe geçmemiştir; ama o dinlerden İslam’a geçenlerin sayısı belli değildir. Madem samimî ve hakikî Müslümansınız, Hıristiyanlarla iletişim kurmaktan ve konuşmaktan niye kaçıyorsunuz? Onlar da insan değil mi? Onların da İslam’ı en güzel şekilde anlatan birilerini görmeye ihtiyaçları yok mu? Siz onlardan fellik fellik kaçarsanız, onlara İslam’ı tebliğ etmek için gökten melekler mi inecek? Bunu mu bekliyorsunuz? Bir Müslümanın bir Hıristiyan veya Yahudiyle kısa ya da uzun süreli iletişimi, yumurtayla taşın çarpışmasına benzer. Müslüman taş gibidir, onlar ise yumurta gibi… Müslüman başka dine geçmez; ama başka dinlerden olanlar İslam’a geçebilirler. Bu kural doğa yasası gibidir, yüzyıllarca denemiş ve hep aynı sonuçları vermiştir. Yeter ki, donanımlı olun, yürekli olun; ama yobaz olmayın! Aptal olmayın!

Açık söylüyorum: Böyle bir diyaloğun başlamış olmasını eleştiren bazı münafıklar Müslümanların Hıristiyan olması ihtimalinden değil, Hıristiyanların Müslüman olmasından korkuyorlar. Bunu tanınmış kişiler arasında kim eleştiriyorsa, ona iyi bakın. Cahil değildir; ama Hıristiyanların Müslüman olması olasılığından ürken bir münafık olma ihtimali vardır.

Hiç kimse merak buyurmasın. Bu diyalogların sonunda İslam’dan bir tek kişi Hıristiyan olmamış, ama özellikle Katolik ve Protestan Kiliselerinin üst düzeyden bazı yetkilileri de içinde olmak üzere pek çok Hıristiyan İslam dinine girmiştir ve girmeye devam edecektir. O kadar da istihbaratımız olsun yani…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Aslan Arşivi