Macit Uluçamlıbel

Macit Uluçamlıbel

Dileyene Zeytin Dalı dileyene deynek

Dileyene Zeytin Dalı dileyene deynek

Devlet Bahçeli’nin meclis gurubunda yaptığı konuşma her kesimin ezberini bozdu diyebiliriz. Sayın Bahçeli konuşmasının hemen başında ne demişti;

“Belki bugünden sonra tarihin akışı daha farklı olacaktır.

Belki bugünden sonra ülkemin şafağı bir başka sökecektir.

Belki bugünden sonra Türkiye’nin prangaları tamamıyla kırılacaktır.”

Bu cümleden anlamalıydık Bahçeli’nin tarihi bir çıkış yapacağını…

“Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum;

Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun.

Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.

Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, “Umut Hakkı”nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.

Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.

Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.”

Bu cümlelerle Devlet bey bir dal uzattı diyebiliriz… Bu dal ya barış için zeytin dalı olacak ya da dayaklık bir odun parçası olacak. Daha önce çözüm süreciyle uzatılan eli istismar eden terör örgütü işin sonunda güvenlik güçlerimiz tarafından adeta yok olma noktasına getirildi. Dağ kadrolarının çırpınışları ve maşa tutucularının destekleriyle o günlerden beri can çekişmeye devam ediyor. Devlet beyin bu çıkışı ise bence son dönemeç artık. Geçen sene Aralık ayının son konuşmasında yine Devlet bahçeli demişti ki; “Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe”.

Yanı başımızda savaş çanları çalıyorken ve terör örgütünün İsrail’in en kullanışlı aparatı olacağı ortadayken elbette bu çağrı kandildeki hainlere falan değil. Bu çağrı hala bunları kurtarıcı sanan kandırılmışlara. Ve bu çıkışın sonu da İsrail’i aparatsız bırakacak son darbenin geleceğini gösteriyor.

Açıklamanın ardından PKK Tusaş’ta gerçekleştirdiği eylemle durduğu ve duracağı yeri belli etti.

Savunma sanayinin göz bebeği olan Tusaş, Havelsan, Aselsan, Sage gibi stratejik firmaların çok daha özel bir şekilde korunması gerektiğini de maalesef böylesine kötü bir şekilde tecrübe ettik. Bu vesileyle Şehitlerimize Rabbimden Rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Bundan sonra kim ne konuşacaksa, nasıl hareket edecekse ya devletin birlik ve bütünlüğünün önemini göz önüne alacak ya da devlet birlik ve bütünlüğü için gerekeni yapacak.

Yazımı yine Devlet Bahçeli’nin konuşmasından bir bölümle bitirmek istiyorum; “İmanımız bir, kıblemiz bir, irademiz bir, bayrağımız bir, milletimiz bir, devletimiz bir, anımız bir, acımız bir, geleceğimiz bir, biz hep birlikte Türk milletiyiz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 101’inci yıl dönümünde milli kucaklaşmayla yeni yüzyılın destanını el ele yazalım; ayrılmamızı, bölünmemizi, parçalanmamızı bekleyenleri mahvı perişan edelim.

Kökünü kurutamayacağımız bir sorun yoktur.

Çaresizlik içinde kıvranacağımız bir konu da yoktur.”

Bu devletin ve bu milletin teröre boyun eğmeyeceğini ve ne zaman terörü bitirmek için uzlaşı çağrısı yapılsa gerçekleştirilen eylemlerin arkasında ki asıl aktörleri artık tanıdığımızı herkesin bilmesi lazım…

Yurtsuz şekilde ölüp maşası olduğu topraklarda gömülen bir başka teröriste de lanet okumadan bitiremedim yazımı…

Evlatlarını kandırarak ellerinden aldığı ailelerin ahı, kurumlara kendi adamlarını yerleştirmek için hakkına girdiği yüzbinlerce gencin ahı, ajanlık yaparak yıkmaya çalıştığı devletin ahı, 15 Temmuz şehitlerinin ve şahitlerinin ahıyla ve beddualarıyla gitti. Rabbim en şiddetli şekilde kahrı perişan etsin inşallah….

Önceki ve Sonraki Yazılar
Macit Uluçamlıbel Arşivi