Cumhurbaşkanımızın 2023 Yükseköğretim Vizyonu
Cumhurbaşkanımızın Yükseköğretim 2020-2021 Akademik Yılı Açılışında yaptığı konuşma her bir cümlesi altı çizilerek okunması gereken bir metindir. Devletimizin yükseköğretimden beklentileri beyin fırtınası formatında ancak böyle veciz ifade edilebilirdi. Vizyon farkındalığı ve misyon tanımlaması Cumhurbaşkanımız tarafından en net biçimde vurgulandı ve gördüm ki Cumhurbaşkanımızın üniversitelerden ve akademisyenlerimizden beklentisi çok derinlikli ve yine gördüm ki Cumhurbaşkanımız bu kadar yoğun iç ve dış politik gündeme rağmen akademiyi yakinen takip ediyor.
Yıllardır Eğitim-Bir-Sen olarak vurguladığımız ‘üniversitelerimizin hem tematik boyutta hem de fonksiyonel boyutta görev tanımlamalarını net olarak yapmalıyız.’ Çağrımızın Cumhurbaşkanımız tarafından da ifade edilmesi Eğitim-Bir-Sen’in yalnızca bir sendika olmadığının, Türkiye’nin önünü açan bir think-thank kuruluşu olduğunun tescilidir, ortak aklı tecessüm ettiren bir teşkilat olduğunu göstermesi açısından da önemlidir, altını çiziyorum.
Yine Cumhurbaşkanımızın üniversitelerin yalnızca bilgi transfer eden öğretim boyutu ile ön plana çıkan kurumlar olmadığını ifade etmesi, öğretimin yanında eğitim işlevine, akademisyenin gençliğin şahsiyetini inşa eden boyutuna vurgu yapmasını, akademisyenlerimizi mimar metaforu ile tanımlamasını önemsiyorum. Dinlerken Nurettin Topçu ustadı anımsadım. Eğitim boyutunun üniversitelerimizde ihmal edilen bir boyut olduğunu, hatta akademinin gündeminde hiç olmadığını ifade etmeliyim. Akademimizin önümüzdeki dönemde bu boyut ile ilgili çokça düşünmesi, tartışması ve ortak aklı araması gerekecek.
Cumhurbaşkanımızın akademik açılış töreninde çizdiği vizyonu ve farkındalık yaratmaya çalıştığı misyonun yükseköğretim sistemimizin aurası olabilmesi, öncelikle darbe ürünü 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun bütünü ile yeniden yazıma tabi tutularak Yükseköğretim Sistemimizin bütüncül bir yapıda yeniden organize edilmesi gerekmektedir. Bütün maddeleri değişmiş, bütünlüğü kalmamış, iç uyumunu kaybetmiş bir metin olan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 2023, 2071 Yükseköğretim Vizyonunun gerçekleşmesi mümkün değildir.
2023, 2071 Türkiye’sinin Yükseköğretim Vizyonu için hangi organizasyonel model, öğretim programları, üniversitelerin görev tanımları, sanayi ve işgücü piyasası ile etkileşimi ayrı ayrı başlıklar halinde tüm paydaşların özgür bir biçimde ortak aklı araması, tercih olmaktan çıkmış bir mecburiyet haline gelmiştir. Türkiye’nin 10 yıldır çıkabilmek için çabaladığı orta-gelir tuzağından çıkabilmesi bu reformu, Yükseköğretim Reformunu başarabilmesine bağlıdır.
Bu çerçevede başlattığımız ‘Üniversite İçi Öğretim Örgütlenmesi’ başlıklı ortak aklı aradığımız bir çalışmadan birkaç spot başlık vermek istiyorum;
Üniversitenin temel öğretim birimi Fakültedir. Önlisans, lisans ve lisansüstü düzeylerde tüm öğretim hizmeti Fakültede verilir.
Fakülte, öğretim programlarını tasarlarken interdisipliner, multidisipliner hatta transdisipliner yaklaşımlara alan açacak program esnekliğine sahip öğretim birimidir. Önlisans, lisans ve lisansüstü tüm öğretim düzeylerinde yatay ve dikey geçişlere imkan verecek bir program esnekliği öğrencinin talebi ve işgücü piyasasının ihtiyaçları çerçevesinde yapılandırılır.
Son olarak önümüzdeki döneme dair yükseköğretime dair bir trentten bahsetmek istiyorum; Önümüzdeki dönemde üniversiteleri bir adım öne çıkaracak öğretim kademesi lisanüstü programlar olacaktır. Özelikle interdisipliner ve multidisipliner doktora programları…
Ve önümüzdeki dönemde bu programların akademiye nitelikli öğretim üyesi kazandırma fonksiyonu birincil olmaktan çıkacak ve sanayiye nitelikli AR-GE Uzmanı Yetiştirme fonksiyonu önem kazanacaktır.
Konya sanayisinin de buna ihtiyacı var.