Çiftçi haksız mı?
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) hububat alım fiyatlarını açıkladı. 2024 mahsulü hububat alım fiyatları (2. gruplar için) ton başına; Makarnalık buğdayda 10.000 TL, ekmeklik buğdayda 9.250 TL, arpada 7.250 TL, olarak belirlendi.
Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı üreticilere buğday için ton başına 1.750 TL'ye kadar, arpa için ton başına 750 TL'ye kadar fark ödemesi desteği verileceği duyuruldu.
Açıklanan fiyatı beğenmeyen çiftçiler doğal olarak tepki gösterdi. Meram, Karatay, Altınekin, Akşehir, Cihanbeyli, Çumra, Kulu, Ilgın, Karapınar, Kadınhanı, Seydişehir ve Tuzlukçu Ziraat Odası Başkanları bir araya gelerek, fiyatların tekrar gözden geçirilmesi gerektiğinin vurgusunu yaptı.
Ziraat Odası Başkanlarının sesini bir kez de ben buradan duyurmuş olayım.
Çiftçiler artan maliyetler karşısında zor günler geçiriyor, büyük çiftçiler çok kazanırken küçük çiftçilerin geliri çok az. Avrupa’daki üreticilerle kıyaslama yapınca bunu net bir şekilde görebiliyoruz.
Çiftçilerimize Allah daha çok kazanç versin, onlar üretsin ki ülkemiz kalkınsın. Hepimizin bu konuya bakışı böyledir. İşin ekonomik tarafını ziraat odası başkanları zaten duyurdu. Devletimiz seslerini duyar inşallah.
Ama işin bir boyutu daha var. O da su kullanımı. Göz göre göre yok olup giden Konya Ovası’nı görmezden gelemeyiz.
'Türkiye'nin tahıl ambarı' olarak bilinen, 2 milyon 200 bin hektarlık ekim alanına sahip Konya Ovası'nda tarım arazilerinde açılan su kuyularının derinlikleri 400 ile 450 metreye ulaştı.
Örneğin 30 yıl önce, Altınekin bölgesindeki su seviyeleri yaklaşık 8 ve 10 metreydi, kuyular 30 veya 50 metre civarında kazılırdı. Bugün çiftçilerimiz 400, 420 metre kuyu kazıyorlar. Hatta kazabilseler 500 metre de kazacaklar ama sondaj makineleri bunu yapamıyor.
Ekonomik olarak kazanç sağlamak isteyen çiftçiler, ovanın gerçeklerine uygun olmadığı halde başta mısır olmak üzere çok su tüketen bitkiler ekiyorlar. Bu konuda çiftçilere tepki var ama onlar da doğal olarak kazançlarını düşünüyorlar.
Çünkü ovanın genetiğine uygun olan buğday, arpa gibi hububat ürünleri para etmiyor. Çiftçiler de para etmeyen ürüne emek vermek yerine mısıra yöneliyor doğal olarak.
Devletimizin bu konuda atacağı adımlar çok önemli. Ürün bazlı ve havza bazlı destekler kesinlikle öne çıkarılmalı. Mesela buğday ve arpada Konya bölgesine özel teşvikler verilmeli. Devletimiz tek bir plan tüm ülke sınırlarında uyguladığı zaman haksız rekabet ortaya çıkıyor. Örneğin Çukurova bölgesindeki bir çiftçi senede iki defa ürün alırken Konya ovasındaki çiftçi tek ürün alabiliyor. Bu durum da örneğin hububatta verilen fiyatın düşük kalmasına neden oluyor. Çiftçiler de hububat para etmediği için mısıra yöneliyor.
İşin özü, Konya ovasında hububat ekiminin özendirilmesi, mısır ile hububat arasındaki makasın daraltılması gerekiyor. Yoksa çok kısa bir zaman sonra ova yok olacak. Su kıtlığı çeken ovada değil mısır, buğday bile yetiştiremeyecek duruma geleceğiz…
Konya’nın önünde iki yol var. Birincisi suyun dikkatli kullanımı, ikincisi tarımın planlı yapılması. Bu iki konuda da büyük bir eylem planını hemen başlatmamız gerekiyor. En azından 10 yıllık bir planlama yaparak yer altının kendini toparlamasını hızlandırmayı denememiz gerekiyor.
Kuraklığı göz önünde bulundurmadan normal hayatımıza devam etmeyi sürdürürsek, önümüzdeki yıllarda Konya’da tarım yapmak da yaşamak da imkansız hale gelebilir.
Allah bizleri yoklukla ve kuraklıkla imtihan etmesin…