Çağrısı Çağını Aşan İnsan: Mevlâna Celaleddin Rumi
Şeb-i Arûs; Hz. Mevlâna’nın 747 vuslat yıldönümünde rahmetle yâd ediyoruz.
Kadîm medeniyetimizin ulu çınarlarından Hz. Mevlâna bundan 747 yıl önce asıl yurduna intikal etti. Ama hayatı, sözleri, eserleri kendi çağını aşıp günümüze kadar aynı tazeliyle geldi. Hazretin sözlerini okuduğumuz vakit görürüz ki; sanki 7 asır önce söylenmemişte bugün söylenmiştir. Bunun sebebi de sözlerini satırdan değil de sûdurdan söylemesidir.
***
Hz. Mevlâna bir gönül insanıdır. Bundan ötürü Selçuklu devrinden beri çoğu ulema, ilim insanları, mütefekkirler ve tasavvuf ehli Hz. Mevlâna’nın hayranı olduğunu gün gibi âşikârdır.
Birçok eserinde atıfta bulunan İran ulemâsı Hz. Mevlâna hayranıdır. Mesneviyi bastırıp dağıtmış ve Türkiye’ye tahkiki için göndermişlerdir.
Pakistan ulemâsı da Hz. Mevlâna’nın hayranı olup asırlar boyunca dillerinden düşürmemişlerdir. Pakistan devlet başkanı Muhammed Ziyâ-ül Hak Türkiye’ye geldiğinde hususi olarak Hz. Mevlâna’yı ziyaret etmiş ve güzel latifeler söylemiştir.
Birçok Hint alimi, Pakistan alimi, Afganistan alimi eserlerinde Hz. Mevlâna’yı saygıyla anmışlardır.
Molla Câmi, lakabıyla zülcenaheyn -hem ilimde asrında söz sahibi, hem de tasavvufta- asırlardır medreselerde okutulan insan, Mevlâna vefatından sonra Afganistan’ın Herat ilinden Konya’ya gelmiş Hz. Mevlana’yı mezarında ziyaret etmiştir. Ardından da Hz. Mevlâna için çok güzel beyitler yazmış, sonunda da ‘Mesnevi, ilim dünyasına kâfidir’ demiştir.
Yahya Kemal Beyatlı’da ‘Biz pilav yiyen ve mesnevi okuyan bir milletiz’ demiştir.
***
Bahtiyâr olan müminler için mesnevi Hz. Mevlâna sofrasından bir nimet olarak kalmıştır.
Mesnevi’nin içeresinde asırlardır tartışılan bazı beyitler vardır.
Öncelikle Hz. Mevlâna bir insandır. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’e veya Hadis-i Şeriflere baktığımız gözle Mesneviye bakmamız mümkün değildir. Mesnevi bir kul eseri olduğundan ötürü hatalar, yanlışlıklar elbette olacaktır.
Mesnevi’ye, İslâm aleminde bir mütefekkirin eseri olarak bakmamız gerekmektedir.
Ayrıyeten Osmanlı zamanında bazı zındıklar Mesnevi’nin itibarını düşürmek için bazı ilaveler yapmışlardır.
***
Mevlâna, beyitlerine;
Benim beyitlerim beyit değil bir ülkedir,
Şakalarım şaka değil talimdir. Demiştir.
Bizimde bu kıstası göze alarak Mesnevi’ye o perspektiften bakmalıyız.
Ayrıyeten mutasavvıf ehli, Mesnevi’deki bazı yerleri kadavraya benzetmiştir. Nasıl ki tıp öğrencisi iyi talim alması için kadavrayla eğitim görüyorsa, Mevlâna da bazı sayfalarını morg alemine, beyitlerini de kadavra yapmış anlatmıştır. Bunun gayesi de insanoğluna mana aleminden misaller vermek olmuştur.
Hz. Mevlâna’nın güzel sözlerinden;
- Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun, kusuru örtmeyi marifet edin kendine. İşte o zaman kusursuz olursun.
- Hayat bir nefestir, aldığın kadar... Hayat bir kafestir, kaldığın kadar... Hayat bir hevestir, daldığın kadar…
- Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın...