Murat Güçlü
Murat Güçlü BÜYÜK OYUNUN HAMLELERİ

BÜYÜK OYUNUN HAMLELERİ

Israrla dile getirildiği üzere yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Eski düzen miadını tamamladı ve yeni bir düzene kendini bırakacak. Tabi ki dünya düzeni demek aslında dünyayı paylaşım düzeni ve dünyaya egemen gücün/güçlerin belirlenmesi demek. Bir nevi sömürenler ile sömürülenlerin kimler olduğu, kimin kimi ne kadar sömüreceğinin belirlendiği bir dönem.

Dünya paylaşım düzenleri ancak büyük savaşlar neticesinde kazananlar tarafından belirlenir.  Bugün Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den, Yemen’e kadar yaşananlar da bu büyük savaşın cephelerinden ibarettir. Bu savaşın sonucunda yeni bir dünya sistemi kurulacak ve dünya belli bir süre sakin ve bir nebze güvenlikli bir alan olabilecektir. Ancak tüm güçler bu savaşta kendi konumlarını yukarıya çıkarabilmek, paylaşımdan azami pay elde etmek için var güçleri ile savaşmakta ve mücadele etmekteler.

2. Dünya Savaşı sonrasında şekillenen, iki kutuplu dünya düzeni, 90’lı yıllarda nihayete ermiş ve o zamandan beri dünya sistemi bozulmuştur. Şimdi yeni bir sistem kurulması için mücadele edilmekte.

1 ve 2. Dünya savaşı sonrası paylaşımda birincil önemli olan husus petroldü. Savaşın galipleri başta İngilizler olmak üzere Petrol yataklarına hakim olmak üzere bir paylaşım yapmışlarıdır.

Lozan görüşmelerinde, Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan Musul geleceğine dair müzakerelerde İngiliz hariciyesine sunulan gizli notlarda yer alan, “bu savaş Musul için yapıldı, Musul’u Türk tarafına bırakmamız mümkün değildir” ibareleri aslında her şeyi ortaya koymakta.

Bugünkü dünya güç dengesi ile paylaşım oranları birbiriyle örtüşmemekte. Başka bir ifadeyle, paylaşımdan en büyük payı alanlar en güçlüler değil, güçlerinin üzerinde bir pay almaktalar. Bunun yanında hiç pay alamayan veya çok az pay alan ancak bugün dünya siyasetinde ve ekonomisinde söz sahibi büyük ülkelerin pay talepleri bulunmakta. Tarihi büyüklükleri olan milletlerin ve devletlerin imparatorluk çağındaki stratejilerine, haritalarına, emperyal vizyonlarına döndükleri bir çağa girdik.

Bu çağın merkezinde petrol olmayacak. Petrol kimsenin elinin tersi ile itebileceği bir kaynak değil ancak gelinen çağda hem petrol tek enerji kaynağı değil, hem de enerjiden ziyade enerji nakil hatlarına sahip olmanın çok daha önemli bir hale geldiği bir dünyadayız.

Ülkelerin müdahalelerini okurken enerji nakil hatları meselesini de göz ardı etmemek gerekir. Mesela Suriye’nin muhalifler tarafından Esede’ten kurtarılması halinde Katar gazının Suriye-Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçirildiğini düşündüğümüzde, yine Akdeniz’de bulunan büyük Doğalgaz rezervlerinin Kıbrıs-Türkiye üzerinden taşındığı bir hattın kurulduğunda Rusya’nın içine düşeceği durumu bir düşünelim. Ruslar can havliyle Suriye’ye girip Esed’e destek olmasınlar da ne yapsınlar.

Tarihin akışının hızlandığı bir dönemdeyiz. Bu dönemde tüm devletlerin atacakları adımları dikkatle atmaları gerekiyor. Zemini kaygan olduğu, ittifakların ve düşmanlıkların çok kısa sürelerde yer değiştirebildiği bu tip dönemlerde yapılan hataların telafisi çok uzun zaman almakta ve maliyeti yüksek olmaktadır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Güçlü Arşivi