Bu inanılmaz bir başarı…
Biraz başarı ve başarının her anlamda ve her alandaki yeri, hususunda başlığın içeriğinden nem alınarak hareket kabiliyeti oluşturmak ve başarı sathına giren her eylem ya da fiiliyatın tabanında ki düşünceyi eleştiriye maruz bırakmadan irdelemekte önemli gibi gözükmektedir.
Bu inanılmaz bir başarı başlığı ben kavramının ötekine seslendiği ve cümle sonunda biraz heyecan barındıran bir ünlem işaretiyle karşılık bulmuş olması bir tebrik nidasına iştirak ettiği rasyonel bir gerçeklik gibi durmakta. Ve bu yazının başlığı olması hasebiyle başarının inanılır ve inanılmaz bir yanının olduğu gerçeğini de bir kenara not şeklinde düşmek, gündelik söylemler içerisinde yerini her daim korumuştur.
Ya da cümleyi kendi türevleri içinde yoklarken, bir abartıyı da yanında getirdiği, inanılması güç ve güç olanın gerçekleştiğinin inanılası bir taraflarının olduğu şeklinde yoruma ve yorumlamaya meydan vermesi de kendi içinde barındırdığı türevleri gibi durmaktadır. Ya da daha ötesinde biz senden böyle bir başarı beklentisi içerisinde değildik fakat körün taşının denk gelme ihtimalinin çeyrekteki bir oranında, denk gelme ihtimalini de göz önünde bulundurmuş olmayı da göz önüne almak gibi bir çehreyi de barındırmaktadır.
Başarıya ev sahipliği yapmak beyin de tam anlamıyla bir adanmışlık ve başarıya olan inancın yol haritasında gerçekleşecektir. Her anlamda ve her alanda bir başarı ya da başarısızlık durumlarının zıddıyla keskinleşmesi ve keskinleşmenin birazda bilenmekten kaynaklı tükenmişlik durumlarına inat yolda olmak ve başarıya inanmak, inanılması gerektiği rasyonalitesini ortaya çıkarmaktadır.
Başarıya ve başarılı olmanın, herkesin lügatinde edindiği yer kimin neye ne kadar inandığı ile alakalı olsa gerek ya da cümleyi kendi içinde ters döndürdüğünüzde, neye ne kadar inanmak ve kendi lügatinde başarıyı kavram olarak yüklediği değer başarıya olan özgüven ve gayreti ortaya çıkaracaktır.
Daha da ötesinde dışsal etkilerde bu süreçte yol gösterici olacaktır. Yani çevresel etkenlerin kişinin bireysel başarısındaki yeri de ayrı olması konunun tam merkezindeki yeri de yadsınamayacak derece de önemli… Başarıyı inanılmaz bulanların ya da kendi başarısına inananların; ustalık ve çıraklık dönemindeki yerlerini iyi belirlemesi gerekir. Bura da en çarpıcı detay da galiba taşlanmayı göze almak gerektiği olsa gerek; başarının bedelinin taşlanmak olup olmadığı, özne temelinde ki durumsallığı ile sosyolojik tabandaki kültürel farklılıklara bağlı teşviksel yönü kendi içinde yoruma elbette muhtaç. Çevresel etkenlerin yapıcı yönünü dikkate almak, kalkınmayı beraberinde getirecektir. Tabi motivasyon adı verilen, sürecin içsel ve dışsal etkenlere göre değiştiği de bilinen bir gerçek. Daha ötesi elbette konuyu bir güneş ile balçık atasözüne götürmek de çok yerinde olmasa gerek ama güneşte balçıkla sonuçta sıvanmıyor.
Geçelim başarılı ya da başarısız olma ya da olamama durumu, diğer yandan birilerinin öznenin başarısına inanıp ya da inanmaması durumu, daha ötesinde balçıkla uğraşanlarla güneşe yetişmeye çalışanların olup olmadığını da bir kenara yerleştirip; kendiliğinden var olan süreçte kişinin birey temelinde başarılı bulup bulmadığı sorusu gerçek başarı hikâyesinin temelinde ki düşüncedir aslında…
Başkasının bir başkasına dair başarılı düşüncesi, başarılı olanın kendindeki eksikliği tamamlama telaşı ve başarıya bir müddet sonra herkes sahip çıkması fakat başarılı olmak derdine kim ne kadar sahip çıkar sorusunun da ayrı bir mevzu olması da kültürel yeterlilik ve anlayışla alakalı olsa gerek… Uzatmadan başarınız daim olsun.
Kalın sağlıcakla…