Bu bir hastalık mı?
Bu bir hastalık mı derken; aslında konuyu biraz sosyolojik bulgular ve beşeri coğrafyanın kendi dengesi içerisinde işleme almak ve sorunun muhatabı cümleyi paylaşmakta bu anlamda önemli gözükmekte… Bu bir hastalık mı derken, aslında aşırı tüketim durumundan bahsetmek; daha detayında aşırı tüketim bir hastalık mı? Sorusunu coğrafyanın kendi disiplininde irdelemek faydalı olacaktır.
Dünya nüfusunun artışı; artan gıda talebi; tabi buraya bir başlık açmak daha doğru olacak gibi durmakta… Şimdi bura da nüfusun artması durumuna oranla gıda talebine olan talebin, arz dengesinde artması yeni bir arayışın kapısını aralayacak gibi durmakta; bir arayışa sebep olan gıda talebi üreticinin verimli toprak bulma gibi bir opsiyona yol açarken diğer yandan verimli ve çeşitli ürünlere bulamama durumu da beraberinde; suni gübreleme yöntemlerine bağlı olarak, genetiği değiştirilmiş bitki türlerinin oluşmasına ya da arayışa yol açacaktır. Bu konunun bir yüzü. Bu üretim kısmı ya da sulama kaynaklarının çeşitlendirilmesi, makineleşmenin ve seri üretiminin artırılmasına yönelik çalışmalar gayet doğal bir özellik kazanacaktır bu anlamda…
Diğer yönüyle konuyu dünya nüfusunun artış durumundan çıkarıp gelişmiş ya da gelişmemiş ülkeler nezdinde değerlendirsek ve burada gelir dağılımını konuşsak; desek ki gelişmiş ülkelerde alım gücüne dayalı, arzın fazla olması; gelişmiş ülkeler de gıdaya olan talebin artması ve buna bağlı olarak üreticilerin bu talebi karşılamaya yönelik adımları ve konfor alanının varlığı ile doğru orantılı bir aşırı tüketim durumu hastalık boyutuna ulaştı mı sorusu ile karşılık bulacaktır. Gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler nezdinde tüketim durumu ve tüketim çılgınlığı değişebilmektedir bu anlamda. Daha ötesi elbette sağlık sorunları…
Geçelim konunun devamı niteliğinde; beşeri coğrafya denkleminde; üretmeden tüketme durumu ve bura da ithalat ve ihracat dengesinin, bir artan nüfusun ihtiyaçları karşılama derdi; diğer yönden mali açık durumunun kalkınmaya olan etkisi; ithal ürünlerin niteliği ve buna eşdeğer ihracat konusu ürünlerin piyasa değeri ve ülkelerin ekonomik bağımsızlığına olan etkisi; sanayileşmiş ülkelerin bu anlam da dünya da geniş alan kaplaması da bu konunun da ayrı bir detayı olsa gerek. Ve bura da geri dönüşümün tüketim zinciri içerisinde ki katkısı daha önemli diye düşünmek konunun acınası yönünü birazcık daha hafifletecektir.
İhracat ithalat dengesinde dünya pazarı niteliğine sahip olma durumu da nüfus miktarı ile ölçülmekte olması da ayrı bir mevzu olmasa da konunun tam merkezini oluşturduğu önemli bir gerçektir. Şimdi bura da dünya nüfusunun fazla olduğu, ülkeler nezdinde bakıldığında Çin ve Hindistan’ı kapsaması tüketim ve üretim mantığında üretilen ürünün muhatabını arama gayreti birçok yatırımcının bu ülkelere olan yatırımı da pazar anlamında cazibe merkezi haline getirmiştir. Yani bura da artan nüfusun bir külfet mi yoksa bir nimet mi olduğunu doğru biçimde terazinin kefesine yerleştirmek daha önemli gözükmekte… Tabi konuya hangi pencereden bakılma durumu da anlaşılırlığa katkı sağlayacaktır.
Yani netice i kelamda aşırı tüketim bir hastalık mı sorusu muallakta yerini korumaya devam ederken, tüketim mantığı ve buna dair parametrelerin yerini koruması dünya nüfusunun artması ve artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik adımlar ve gelir dağılımında ki dengesizliğin ülkeler nezdinde ki durumu ve diğer yönüyle yatırımcının nüfusa yönelik yatırımı ve ithalat ihracat dengesi her yönüyle irdelenmesi gereken konulardır. Ve bura da fizyolojik nüfus yoğunluğu, tarımsal nüfus yoğunluğu, aritmetik nüfus yoğunluğu da önemli veri kaynaklarını oluşturmaktadır.
Kalın sağlıcakla…