Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Biz yeni yüz derken, gerçekten yeni yüzler diyoruz!

Biz yeni yüz derken, gerçekten yeni yüzler diyoruz!

14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan 28. Dönem Milletvekili seçimleri için aday adaylığı sürecinin başlamasıyla Konya’da büyük bir heyecan hakim. Başta AK Parti olmak üzere siyasi partilerde aday adayı listelerindeki yoğunluk dikkat çekiyor.

Seçim süreci Türkiye’de hep böyle heyecanlı geçiyor. Her gün birbirinden farklı pek çok isim siyasete soyunuyor.

En fazla isim de beklenildiği gibi AK Parti için sahaya çıkıyor.

Kulislerde konuşulan listelere baktığım zaman birçok tanıdık isimle karşılaşıyorum.

Aslında bugünkü konumuz da tam olarak bu!

Konuyla ilgili olarak bir eleştiri yapacaktım ki, sosyal medyada gazeteci bir abimizin çok güzel bir paylaşımına denk geldim.

“Hep aynı isimler... Eski belediye başkanları, eski milletvekilleri, eski bürokratlar, eski meslek odası başkanları, hepsi de yenilenmek istiyor. Yeni Türkiye'yi eskilerle nasıl kuracağız. Yeni yüzlere ihtiyaç duyulmuyor, temsili makamlar imtiyaz hâline dönüştürülüyor, bunların arasında dönüşümlü olarak kullanılıyor.”

Gerçekten de öyle değil mi?

Artık yük olacak değil de yük alacak isimlerin zamanı gelmedi mi? Yeni yüzler görmenin vakti gelmedi mi?

Vatandaşın da bunu istediği gün gibi ortada.

Fakat şu var; biz yeni yüz derken, gerçekten yeni yüzler diyoruz.

Eski bürokratlardan bahsetmiyoruz.

20 yıldır bürokrasinin içinde, 20 yıldır belediye başkanlığı yapmış, yıllardır bakan yardımcılığı yapmış, meclis üyeliği yapmış, sürekli kamuoyunun önünde olan, bürokrasiyi taşımış isimlerden bahsetmiyoruz.

Gençlerin anladığı, kamuoyunun beklediği, toplumun şu anda görmek istediği yeni yüz, ilk defa karşılaşacağı yüzlerdir.

Yoksa bürokraside görev alıp telefonlarına hiç kimsenin ulaşamadığı, sürekli tanınan ama ulaşılamayan isimleri yeni yüz olarak getirmenin bu dönemde siyasete sağlayacağı çok bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Hatta ve hatta yük olacağını düşünüyorum!

Gerçekten sizce de öyle değil mi?

Vatandaş, ulaşılmazlık zırhına bürünenleri değil, kendisi gibi olan insanları tercih eder. Bu isimler de yıllardır bürokraside ulaşılmaz olanlar değil, okulda bir öğretmen, hastanede bir doktor olabilir.

Vatandaş kendisine bir harf öğretene, kendisini tedavi edene daha çok minnet duyar, daha çok destek verir. Vatandaşın bu şekilde baktığı isimler, partilere yük olmak yerine yük alır, oy getirir. Vatandaşa, ‘evet ben bunu tanıyorum, doğru bir seçim yapmışlar’ dedirtir...

Vatandaşın varsa eleştirisi gidip derdini anlatacağı, yüz yüze görüşeceği, telefon numarasına rahatça ulaşabileceği isimlerin katkısı çok daha fazla olmaz mı?

Bu gönül bağı neticesinde artı oy kazandıracak isimler dururken; bakanlık bürokratının, eski belediye başkanının, kurumların başındaki müdürlerin vatandaşa doğrudan temas etmesi mümkün değil.

AK Parti’nin ‘Gönül Siyaseti’ yaklaşımın gereği de budur aslında. Gönüle dokunmaktan uzak insanların hatta ve hatta zamanında çok gönüller yıkmış olan eski isimlerin yeniden gündeme getirilmesi zarardan başka bir şey vermez.

AK Parti’nin özellikle bu dönem ilmek ilmek ‘Gönül Siyaseti’ yaklaşımını işlemesi lazım.

Benim kanaatim, bürokrasi için değil toplum için bir liste oluşturulmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi