Esra Doğan
Esra Doğan Bir Güzel Adam Daha Terk-i Diyar Eyledi…

Bir Güzel Adam Daha Terk-i Diyar Eyledi…

Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Sanatları Tarihi Anabilim Dalı üyesi Prof. Dr. Ahmet Saim hocamı birkaç gün önce geçirdiği kalp krizi sonucu kaybettik. Ani bir ölümle aramızdan ayrıldı. Ecel ne zaman, nerede bulacak bizi, bilemiyoruz.

İlahiyat Fakültesindeki tanışıklığımız hocamızın dekan olduğu süreçte başlamıştı. Disiplini sever, düzen tertibe çok önem verirdi. Yaptığı ya da yaptırdığı iş, içine sinene kadar çabalardı. Her şey dört dörtlük olmadan rahat edemezdi.

Ebru dersi aldık kendisinden. Teknenin başına geçip boya atmayı öğreterek başlamadı işe. Önce boya nasıl hazırlanır, nasıl ezilir, hangi aşamalardan geçirilir, onları öğretti. Öğretmekle kalmayıp doğal boyayı hazırlama işini bize yaptırdı. Kullanılacak fırçaları bize yaptırdı. Daha az kokulu öd hazırlama tekniklerini öğretti.

Ebru teknesindeki sıvıyı hazırladık birlikte. Kıvamını nasıl v neye göre ayarlayacağımızı öğrendik. Sanatın öyle kırtasiyeden iki kutu boya alarak öğrenilmeyeceğini öğretti. Zorlanmadık mı, elbette zorlandık, ama bir işi tüm detaylarıyla uygulayarak öğrendik.

Dekanlığı esnasında bizlere çok destek oldu. Fakültemiz Selçuk Üniversitesi’nden Konya Üniversitesi’ne bağlandı, sonra da ismi değiştirilerek Necmettin Erbakan Üniversitesi oldu. Tabi bu değişiklikler tüm sistemin allak bullak olmasına sebep oldu.

Saim hocanın bu bozulan sistemin iyileştirilmesinde çok emeği vardır. Bizleri mağdur etmemek ve işlerin çok aksamadan yürümesi için elinden geleni yapmıştır. Çok hoca yapmaz, ama Saim hoca bizleri bir adım öne geçirmek için çaba sarf etmiştir.

Ciltçilik konusunda da hocamız birkaç öğrenci yetiştiriyordu. Belki de yakında son bulabilecek olan bir sanatın üstadı olan hocamız sanata ve sanatçıya değer veren, sanatın gelişmesi ve nesiller boyu aktarılması için gayret etti.

Güzel insandı, güzel yaşadı, güzel son buldu ömrü.

Taziye sırasında ardından konuşulanlar çok güzeldi. İnsanın eşi ve evlatları elbet güzel anar da, asıl gelininin sözleri, Saim hocanın kayınpederlik değil, babalık yaptığının göstergesiydi. Şu cümle eni çok etkiledi: “Bizim ona daha, çok ihtiyacımız vardı.” Bir gelindi bu cümleyi söyleyen gözleri dolarak.

Görev tamam olduğunda hepimiz birer birer dünya değiştireceğiz. Ne bir an önce, ne bir an sonra, tam vaktinde son bulacak hayatımız. Yanımızda ne götüreceğiz, azığımız ne olacak düşündük mü?

Arada bir durup düşünelim; şu an ölsek neyimiz var elimizde, ne ile çıkacağız huzura. Ölüm her an kapımızda, zaman zaman hatırlamak gerekiyor, dünyaya dalıp unutabiliyoruz. Hiç ölmeyecek gibi yaşama derdine düşüyoruz. Halbuki yarın ölecek gibi de hazırlığımızı yapmalıyız.

Her yıl şeb-i arus gecesinde tören yapıyoruz, binlerce insan toplanıp seyrediyoruz. Bir kere de tefekkür etsek bari; ölümü gerçekten düğün gecesi olarak görebiliyor muyuz? Görebilenlere selam olsun.

Peki şu an göçsek, ardımızdan nasıl konuşulacak, hayırla mı anılacağız, şerle mi? Ölmeden önce ölelim, kendi muhasebemizi kendimiz yapalım, kendimizle kalıp hayatımızı gözden geçirelim, yanlışımız varsa tövbe edip af dileyelim, eğri yanlarımızı doğrultmak için uğraşalım.

Bu dünyada baki kalan olmamıştır, hepimiz sonluyuz bu dünyada. Kıymetli insanlar olalım, hayırla yad edilen, ardından mekanının cennet olması istenen.

Hocama Allah’tan rahmet diliyorum, biz razıydık Rabbim de razı olsun. Son nokta da şu söz olsun:

“Bâki kalan bu kubbede hoş bir sadâ imiş”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Esra Doğan Arşivi