Bahçeli ve Koalisyon
MHP’nin Meclis Başkanlığı seçimindeki duruşuyla birlikte Ak Parti’nin adayının devletin 2 numaralı koltuğuna oturması, fanatik muhalif çevrelerde şaşkınlık yarattı…
Bu durum günlerdir üzerinde konuştukları ‘’blok’’ kavramının içinin boş olduğunu görmelerine vesile oldu. Yıllardır bekledikleri, hayalini kurdukları günlerin 7 Haziran ile birlikte geldiğine inanan bu kesim, Ak Parti’nin elindeki ‘’kaleleri’’ alarak azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiği o günleri yeniden tedavüle sokma düşüncesindeydiler…
Lakin bu durum Meclis Başkanlığı seçimleriyle bir anda tersine dönmeye başladı, zira Ak Partisiz bir hükümet formülü artık mümkün olmadığı resmiyet kazandı…
Ak Parti’nin kendinden emin hareketleri ve rahat tavırları, bu fanatik muhalif kesimin sinirlerini iyice gerdiği için, hınçlarını MHP’den almak istediler ve son günlerde ardı arkası kesilmeyen eleştirilere hatta hakaretlere maruz bıraktılar…
Söz konusu durumdan vazife çıkaranlardan biri de 367 garabetinin mucidi olan Sabih Kanadoğlu, mevcut tablo içinde AK Parti’nin 258 milletvekili ile tek başına hükümet kurabileceğini iddia ediyor…
Kurduğu cümleler ise şu şekilde:
‘'Azınlık hükümeti durumunda MHP oy kullanmazsa AKP, 258 olan vekil sayısıyla hükümeti kurabilir. Ret oyu verecek olan CHP ve HDP'nin toplamı 212'de kalıyor. MHP'nin bu tavrı koalisyon masasında AKP'nin elini güçlendirir'’
Malum çevreler MHP’yi Ak Partiye destek çıkmakla itham ediyor lakin MHP’nin koalisyon şartlarına baktığımızda pek de iç açıcı bir durum görünmüyor, zira Bahçeli 17 Aralık dosyası, çözüm süreci ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili istekleri makul ve kabul edilebilir bir durumun çok ötesinde…
Peki, Bahçeli neden böyle bir istek öne sürüyor?
Birincisi,7 Haziran akşamında erken seçim isteyen ilk lider olması, bu duruma etki eden baş faktör diyebiliriz… Çünkü mevcut tabloda, koalisyon kurulsa bile uzun süreli bir hükümet olamayacağı tahmin ediliyor, bu yüzden miting meydanlarında kendini güçlü kılacak şekilde şartlar öne sürerek bir bakıma seçmene göz kırpıyor…
İkinci olarak, ölümü gösterip sıtmaya razı etmek deyimiyle özetlenebilecek şekilde, pazarlığa yukardan başlayıp esas beklenti düzeyinde buluşulması şeklinde bakılabilir…
Üçüncüsü ise, ülkemizin gerek içerde gerek dışarıda sıkıntıya girebilecek bir olayla baş başa kalması durumunda devleti başsız bırakmamak adına daha esnek davranıp hükümet ortağı olabilir… Yani ‘’önce ülkem sonra partim’’ diyen Bahçeli, böylelikle ‘’ülke sevdalısı’’ olduğunu göstermiş olur…
Ülkemiz için en hayırlısının olması duasıyla,
Selametle…