Fatmanur Bektaş
Fatmanur Bektaş Ayağımıza takılan şeyleri toplama zamanı

Ayağımıza takılan şeyleri toplama zamanı

Kuran-ı Kerim’de ismi zikredilen ve Allâh’ın sâlih kullarından olan Zülkarneyn aleyhisselâm, bir gece ordusuyla sefer hâlinde bulunuyordu. Bir ara askerlerine;

"–Ayağınıza takılan şeyleri toplayın!' diye bir emir verdi.

Askerler bu emri alınca içlerinden bir grup:

"-Saatlerdir yol yürüyoruz, oldukça yorgunuz. Bu yorgunluğun üstüne, bir de gece vakti ayağımıza takılan ve ne olduğunu bile bilmediğimiz şeyleri toplayarak boşuna kendimize ağırlık mı yapacağız!" diyerek ayaklarına takılan şeylerden bir tane bile almadılar.

İkinci grup ise;

"-Mâdem ki komutanımız emretti, yorgun da olsak, biraz toplayalım da, bari emre muhalefet etmiş olmayalım. Zira ordunun komutanına itaat etmek gerekir" diyerek az bir şey topladılar.

Askerlerden üçüncü grup ise;

"-Komutanımız elbette hiçbir şeyi boşuna emretmez. Muhakkak bildiği bir şey vardır. Biz anlayamasak da, söylediği her şeyde bir hikmet gizlidir" diyerek ceplerini alabildiğince doldurdular.

Gecenin karanlığı, yerini yavaş yavaş Güneş’in ışıklarına terk etmeye başlayınca bir de baktılar ki, topladıkları şeyler altından başka bir şey değilmiş. Meğer altınla dolu bir vâdiden geçmişler de, ayaklarına değen şeylerin altın olduğunun farkına varamamışlar.

Bu büyük sürpriz karşısında komutanlarının emrine itaat etmeyerek yerden hiçbir şey toplamayan birinci grup;

"–Ah ne yaptık biz! Nasıl bir gaflete daldık böyle? Niçin dinlemedik komutanımızın sözünü! Keşke alsaydık! Bir tane bâri alsaydık!” diyerek bin pişman oldular.

Az bir şey toplayan ikinci grup ise;

"–Ah keşke biraz daha fazla alsaydık. Ceplerimizi hınca hınç doldursaydık." diye hayıflanıp durdular.

Altınlardan en çok toplayan üçüncü grup ise:

"–Keşke gereksiz, lüzumu olmayan eşyalarımızı atsaydık da, daha çok toplasaydık. Her şeyimizi doldursaydık, daha fazla alsaydık" diyerek, fazla almalarına rağmen üzüldüler.

 

  İşte Ramazan'ı Şerif'in kıymeti Zülkarneyn Aleyhisselam'ın kıssasındaki gibidir. En kıymetli mücevherlerin saklı olduğu vadi misali çeşit çeşit hazineler sunar bize. Sevgili Peygamberimizin deyişiyle; evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem ateşinden kurtuluş ayıdır.

  Bunca zaman kitaplardan okuyup hocalardan dinlediğimiz bilgileri iyice idrak edip, bilince dönüştürmenin vaktidir şimdi.

Oruç, sadece midemizi boş tutmakla sevabını kazanabileceğiniz bir ibadet değildir. Sabrı ve şükrü öğrenmenin, gözümüze, kulağımıza ve dilimize hakim olmanın, yalandan, dedikodan, kavgadan ve  kötü sözden uzaklaşmanın, paylaşmanın ve muhtaç olanlara uzanan el olmanın vesilesi olmalıdır.

Öyleyse Rabbimizin bize ihsan ettiği bu aya kavuşmuşken keşkeler biriktirmek yerine,  lütfedilenleri ceplerimize doldurmak için gayret edelim. Yorgun da olsak, aç ve susuz da kalsak yolumuzdaki her bir taşın külçe külçe altın olduğunun idrakinde olalım. Bize altın tepsilerde sunulan fırsatları kaçırmayalım.

Rabbimiz, bizleri Ramazan-ı Şerif’in kıymetini bilenlerden  eylesin. İbadetlerimizi, oruçlarımızı, namazlarımızı, tilâvetlerimizi, sadaka, zekât, hayır ve hasenatlarımızı  ziyadeleştirerek kabul buyursun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatmanur Bektaş Arşivi