Arka plan…
Berkin Elvan meselesi pek uzun olmayan bir aradan sonra yine tartışılır hale geldi… Yavuz Bingöl’ün Ahmet Hakan’ a verdiği bir röportajdaki sözlerinden yola çıkarak, kendi görüşlerine uymayan bir sanatçıyı linç etme yarışına girildi… Devamlı olarak Demokrasiden, Farklı yaşayış tarzlarına hoşgörüden, fikir özgürlüğünden dem vuran bu jakoben kesimin, mesele iktidar partisi söz konusu olunca bu ‘’erdemlerini’’ bir kenara bırakıp, fikrini beyan eden sanatçıya hunharca saldırmaları akıl almaz bir durum…
Zaten bunların demokrasi ve faklı yaşam biçimlerine hoşgörü dedikleri kendi görüşlerinin mutlak doğruluğundan başka bir şey değildir… Kendi görüşlerine aykırı bir durumu varlıklarına tehdit olarak telakki eden bu cenah için demokrasi kendi görüşlerine, yaşam tarzlarına uyumlu bir iktidar olduğunda gerçekleşir, aksi durumda %50 oy almış bir iktidarı dönemini dahi ‘’ara dönem’’ olarak görmekten çekinmez ve halk iradesinin maddiyatla satıldığına inanırlar…
Bu zamana kadar koalisyonlarla istikrarsız siyasi iktidarlara yön veren bu cenahlar kendilerini ayrıcalıklı bir sınıf olarak görmekten alamamışlar ve kendilerini adeta ülkenin sahibi olarak görmüşlerdir… Ak Parti’yle birlikte siyasi istikrara kavuşan ve gazete manşetleriyle bakan göndermenin son bulduğu bu dönemlerde istedikleri yönlendirmeye ulaşamayan çevreler, bu şaşkınlık haliyle saldırgan bir vaziyete bürünerek eski günlerin özlemiyle tutuşmaktadır…
Bu saldırgan hallerinin son örneği Berkin Elvan meselesinde tezahür etmiştir, yeniden gündeme gelmesi tesadüf değil bilakis planlı bir programın eseridir… Son günlerde yapılan Alevi açılımının yansımaları henüz tazeliğini korurken Alevi olan Berkin Elvan’ın ölümünün hatırlatılması hiç şaşırtıcı gelmemelidir… Hatırlanacağı üzere okyanus ötesinden Berkin Elvan için gönderilen taziyede dahi alevi kimliğine vurgu yapılmıştı, yani burada onlar için önemli olan husus, bir çocuğun hayatını kaybetmesinden ziyade onun kimliğiyle kamuoyunda oluşması beklenen sansasyon…
Eğer gerçekten bir çocuğun ölmesinden üzüntü duyuyor olsalardı, aynı olaylarda hayatını kaybeden Burak Can Karamanoğlu’na da aynı hassasiyeti gösterirlerdi… Lakin Alevi olmadığı için, ortalığı yakıp yıkan eylemcilerin silahıyla hayatını kaybettiği için ve ailesi ‘’katlini’’ siyasi iktidara yüklemediği için Burak Can, onların gözünde bir anlam ifade etmiyordu.
Hâlbuki Berkin Elvan’ın alevi olması ve polis gaz fişeği kapsülünün başına isabetiyle hayatını yitirmesi istedikleri ayrışmaya en iyi sebep teşkil ederdi, devletin Alevilere karşı menfi bir tutum içinde olduğu imajı oluşturularak, olayların mezhepsel bir boyut kazanmasına elbirliği ediliyordu…
Tüm bu olanlar ise bize Orta Doğu’da yaşanılan ayrışmaları hatırlatıyordu, mezhepsel ve etnik farklılıkların kargaşaya dönüştürerek bölgeyi yangın yerine çeviren ‘’üst akıl’’, ülkemizde de aynı senaryoyu sahneye koymak istiyordu ve film için lazım gelen figüranlar elbette gönüllü olarak sahneye koşuyorlardı, bu filmde rol alıp popüler olmak için…
Alevi açılımlarının büyük sükse yapması, yaklaşan genel seçimlerde Ak Partiye artı puan getireceğini gören çevreler, Berkin Elvan meselesiyle Alevilere, hükümet size karşı samimi değil mesajı vermek istiyorlardı…
Aslında dertleri Alevileri düşünmek de değil, yaklaşan genel seçimlerde Ak Parti’yi yıpratmak, zayıflatmak için her ihtimale sıkı sıkı yapışıyorlar ve bu seçimleri ölüm kalım meselesi olarak görüyorlar ve bunun içinde tüm güçleriyle saldırıyorlar… Lakin bu necip millet engin ferasetiyle yapılanları görüyor ve zamanı geldiğinde hak edilen cevabı sandıkta veriyor…
Selametle…