Ana Muhalefetin Lider Sorunu
16 Nisan Referandum sonucunun evet çıkması, yeni bir sistem değişikliğini beraberinde getirmesi ile güçlü Türkiye’nin önünü açacak en önemli basamak olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişen dünya dengelerinin seyrinin hangi yöne gideceğinin belli olmadığı bu dönemde yönetimin acil karar verme ihtiyacını karşılayan bu yeni sistem terörle mücadele, ekonomi politikaları ve siyasi politikaların hızlı uygulanmasının önünü açmaktadır. Bu değişikliklerle Cumhurbaşkanının partili olmasının önünün açılması ile birlikte ana muhalefet liderinin bunun olamayacağını, Partili Cumhurbaşkanının tarafsızlığını koruyamayacağını iddia etmesi yeni bir tartışmaya zemin hazırlamaktadır. Hâlbuki millet kararını vermiş bu uygulamaları Evet diyerek onaylamıştır.
Partili Cumhurbaşkanının Türk siyasi tarihinde örneğinin olması ve bu örneği CHP kanadının da en iyi bilenlerden olması ve tüm bunlara rağmen partili Cumhurbaşkanının tarafsız olamayacağını söyleyerek anan muhalefet lideri neyi amaçlamaktadır. Ana muhalefet lideri yaklaşan parti içi kongre ihtimali veya 2019 genel seçimlerine kendi koltuğunu sağlamlaştırmak istediğini düşünmekteyiz. Bu isteği ile toplumu kutuplaştırmaktan çekinmediğini bariz bir şekilde görmekteyiz. Sayın Kılıçdaroğlu tek parti döneminde Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olan M. Kemal Atatürk veya milli şeflik döneminin Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü’nün partili olduğunu ve de CHP’ye üye olduğunu bilerek veya bilmeyerek yeni sistemde ki Partili Cumhurbaşkanın tarafsız olamayacağını söyleme sebebi halkı kutuplaştırma isteğini göstermektedir veya Erdoğan düşmanlığından mantıklı düşünemediğini ve böyle davrandığını düşünmekteyiz. Diğer bir taraftan yaklaşan olağanüstü kongre ihtimali ile ana muhalefet lideri tartışmaları parti dışına çıkararak koltuğu korumaya çalışmaktadır. Ana muhalefet liderinin “parti içi kavgaya asla izin vermeyeceğiz kavga edenleri gerekirse kapının önüne koyacağız” diyerek parti içi muhalefete kapının önüne korum açıklaması eleştirilere karşı diktatörce yaklaşımı içine düştüğü ruh halini yansıtmaktadır. Ana muhalefet liderinin kendisine karşı eleştiri yapan yol arkadaşlarını ihraç etme isteği ile halkı bu referandumu tanımamaya davet etmesi halkı sokağa dökerek koltukta kalıcılığını sürdürmek istediğinin göstergesidir. Diğer bir mevzu da yeni sistemin tamamen yürürlüğe gireceği 2019 yılı kasım ayında planlanan Genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimine aday çıkarma tartışmaları partinin içine düştüğü polemiği göstermeye yeter. O kadar ki Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ak parti içinden geldiğini unutup onu aday göstermeyi tartışacak kadar ne yaptıkları belli olmayan bir sürece girdiğini görmekteyiz. Diğer taraftan Kılıçdaroğlu’na yöneltilen parti içi eleştiri yapan Fikri Sağlar’ı partiden ihraç etmek için disiplin soruşturması açılmasına karar verilmesi de Ana muhalefet liderinin kendisine engel oluşturabilecek kişileri partiden uzaklaştırma çabası olarak görülmektedir. Ancak ana muhalefet liderini önümüzdeki günlerde zor günlerin beklediği aşikâr çünkü parti içi muhalefet içten içe lider değişikliği isteyenlerin sayısı artmaktadır.
Ana muhalefet parti içi muhalefetle uğraşırken Ak Parti, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı partiye davet etmesi kurucusu olduğu Ak Parti’ye muhteşem ve bir o kadar da duyusal dönüşü ile 21 Mayıs’ta yapılacak olağanüstü kongre kararı ile büyük ihtimalle partinin başına geçmesi beklenen Sayın Erdoğan, bundan sonra partili Cumhurbaşkanı olarak görevine devam edecektir.
Saygılarımla