AMAN KİMSELERE RANDEVU VERMEYİN
Bu gün toprağa verilecek M.Ali Birand. İki gündür TV’lerde devamlı ondan bahsediliyor. Hayatı anlatılıyor. Başarıları anlatılıyor. Aldığı ödüller falan anlatılıyor. Pek çoğu birbirinin tekrarı gibi normal olarak.
Olaylara bakışı, dünya görüşü, yaşam tarzı, öncelikleri ve sair anlamlarda baktığımızda, rahmetli pek de bizim mahallenin bir sakini değildi aslında. Buna rağmen yaptıklarıyla, içtenliğiyle, tarafsız haberciliğiyle, birçok çevreden olduğu kadar bizim mahalleden de takdir ve saygınlık toplamayı başarmıştı.
Böyle bir günde bir başka açıdan bakalım O’na. Kendi penceremizden. Ölümünün ardından aklımızda neler kalmış. Nasıl çağrışımlar bırakmış. Ayrıntılarda saklı küçük detaylara bir göz atalım müsaadenizle.
Yekten, M.Ali Birad ile ilgili aklınızda kalanlar nelerdir, diye sorulsa. Neler söylerdiniz? Peki sen ne söylerdin diye sorduğunuzu varsayarak âcizane benim ilk aklıma geliverenleri, aklımda kalanları aşağıda sıralamak istiyorum. Birer cümle ile kısa kısa.
*Objektif Haber/ Habercilik.
*Başarısının sırrı işini çok sevmesi idi.
*Her daim sıcak ve içten gülebilmesi.
*Gerçekten sevilen bir insan olması.
*Ne de çok öğrenci yetiştirmiş dedirtebilmesi.
*Daima yeni ufukları zorlayan bir haberci olması.
*80’li Yıllar.
*32.Gün.
*32. Günün jenerik müziği.
*Dünya’nın kalburüstü devlet adamlarını sorularıyla sıkıştıran ilk Türk olması.
*Üslubu ve Iıııı’lamaları.
*”Aman kimseler randevu vermeyin” sözü.
*Ne kadar da alışmışız meğer her gün akşam konuk olmasına.
*Bir varmış bir yokmuş.