Amaç eylemde saklıdır
Sayın Erdoğan’ın 15 temmuz darbe girişiminden sonra yaptığı bir konuşmada ‘ Türkiye’de oynan oyunu bozduk, Suriye’de, Irak’ta , Libya’da ,Orta doğu’da, Kuzey Afrika’da dünyanın her yerinde mazlumları ve mağdurların gözyaşı kaybetmesi pahasına oynan oyunları, bozacağız. Bunların hiçbiri birbirinden bağımsız değildir, hepsi aynı senaryonun farklı sahnelerinden ibarettir.’ diyerek neyle mücadele edeceğini ve nasıl çare bulacağını çok iyi bilen bir lider olduğunu göstermiştir.
Türkiye geçen yıllarda Pkk’nın Suriye kolu Pyd’nin Fırat nehrinin batısına geçmesini kırmızı çizgi olarak gördüğünü belirtmiş fakat Abd’nin Daeş ile mücadelede başarı elde eden iyi çocuklar diye beslediği Pyd’nin Fırat’ın doğusuna çekilmemesi ve ele geçirdiği yerlerde etnik temizlik yapması ile Türkiye’nin sabrını test etmeye devam etmesi, Türkiye açısından kabul edilir bir durum değildir. Ve defalarca tekrar ederek belirttiği Suriye’nin kuzeyinde ve Türkiye’nin güneyinde bir devlet yapılanmasına ne pahasına olursa olsun izin vermeyeceğini ilan etmesi sanki bu günlerin habercisi idi. Abd ve batının beslemesi Pyd’yi, Türkiye yıllar önce terör örgütü ilan etmiş olmasına rağmen hala Pyd terör örgütü değil gibi yaklaşımlar ile Türkiye’nin sinir uçlarına dokunmuşlardır.
Suriye’deki iç karışıkların başladığı günden bu zamana kadar en uzun sınıra sahip olduğumuz Suriye sınırı Türkiye için büyük riskleri barındırmaktadır. Bu tehlikelerin en başında sınır kontrolünün zor olması, terörist sızmalarına karşı açık bir tehdit olması ve Pyd’nin burada devlet kurmak istemesi ve Daeş terör tehdidi Türkiye için en önemli güvenlik sorunlarıdır. Bu bakımdan 900 km uzunluğundaki Suriye sınırından Pkk , Daeş , Pyd ve yabancı casusların geçişi daha kolay olmakta ve ülkenin güvenliği açısından risk teşkil etmektedir. Fetö darbe teşebbüsü sonrası Pkk, Daeş gibi terör örgütlerinin eylemlerini artırması ve Abd ile varılan anlaşma sonucu Münbiç’den Daeş temizlendikten sonra Pyd’nin bölgeyi terk etmesi gerekirken devlet kurma hayaliyle kantonları birleştirmeye yönelik adımlar atması ülke güvenliği için ciddi bir tehlike oluşturmakta ve hala Cerablus’tan Türkiye’ye Daeş’in havan mermilerinin düşmesi Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonunu yapmasına sebep oldu.
Operasyonun yapıldığı gün özenle seçilmiş midir? bilemeyiz ancak beş yüz yıl önce 24 Ağustos günü Halep’in kuzeyinde Memluk devleti ile yapılan savaştan galip gelerek Suriye , Lübnan ve Filistin’i Osmanlı topraklarına kattığı tarih olması bizim için önemlidir, bir başka açıdan Abd’nin ikinci adamı Joe Biden’ın Türkiye ziyaretinden saatler önce yapılması tesadüf müdür? bilemeyiz, bunu o mesajı alanlar düşünsün. Ancak Fırat Kalkanı operasyonu darbeden sonra ordumuz içinde bulunan hainlerin temizlenmesi sonrası tüm dünyaya anlamlı bir mesaj içermektedir.
Bu operasyon sadece Daeş’in sınırımızdan uzaklaştırmakla kalınmayacak, Pyd’nin devlet kurmasına engel olacak bir operasyondur. Bir deyiş vardır Kurt’a ensen niye kalın demişler kurt ise kendi işimi kendim görürüm demiş. Kanımca bu operasyonla Pyd’nin kantonları birleştirme ihtimalinin engellenmesini Suriye topraklarına fiili olarak girerek ve terör unsurlarını etkisiz hale getirerek engellemek isteyen Türkiye bu işi başkalarının değil bizzat kendisi yapmak istemiştir . Yani Fırat Kalkanı sadece Daeş’e yönelik olmadığı ve Pyd’nin de önünü kesmek için yapılmış bir operasyon olduğudur. Önümüzdeki günlerde Cerablus’un Daeş’ten temizlenmesinden sonra hemen güneyinde Münbiç’i ele geçiren Pyd’nin varlığı Türkiye’nin ne yapacağını göstermesi açısından çok olaylara gebedir, amaç eylemde saklıdır bekleyip göreceğiz.
Dış ülkelerin beklemediği bir anda meydana gelen bu operasyon için Abd nin ‘bölgede tansiyonu düşürmeye çalışıyoruz’ gibi açıklamasının ardından Biden Türk ordusunu destekliyoruz gibi açıklamaları hala olayın şokunu atlatamadıklarını gösterir. Batılı devletleri son iki aydır şaşırtmaya devam eden Türkiye, bölge üzerinde oynanan oyunları bozmaya devam edecektir.
Saygılarımla