Ahmet Özhan Devlet Memuru Olduğu İçin Geliyormuş
Kim ne derse desin biz zor adam oluruz. (Bakın “biz adam olmayız” deyişini değiştirdim, “zor adam oluruz” diyorum).
Evet, biz kesinlikle zor adam oluruz, neden böyle? Sıkıntımız ne? Derdimiz ne bilmiyorum? Bir konunun doğrusunu yapmak için baya bir mesafe kat ediyoruz, içimi acıtıyor böyle olması.
Önceki gün değerli Hocamız SÜ Mevlana Enstitüsü Müdürü Nuri Şimşekler aradı. Konuştuk. Bize önemli hususları anlattı. Aşk Sultanı Hz Mevlana’nın sadece bir haftaya sıkıştırılmasına çok üzülüyormuş, onları ifade etti. İstanbul’da Semazenlerin şarap rengine büründürülerek, döndürülmesi ve bu etkinlikte şarap tanıtımının yapılmasına üzgün olduğunu ve Konya’nın sesinin bu olay karşısında çok cılız kaldığını söyledi, biz de çaresiz sadece üzüntülerimizi ifade ettik.
“Yeni Kültür Bakanımız bu konularda gerekli adımları atamaz mı?” Diye sordu Nuri Hocam, haklı olarak. Valiliklere bakanlıktan bir genelge gönderilmiş zaten, “bu genelge takip edilse Konya dışında Sema yapılması önlense ve Sema yapılacaksa bile usulüne uygun bir şekilde yapılsa” diyor. Belki o zaman böyle çirkin ve rencide edici görüntülerden kurtulabiliriz.
Dert bir değil sizin anlayacağınız. Hepsi ayrı bir konu, hepsi ayrı ayrı can sıkıyor, moral bozuyor. Aşk Sultanı Mevlana’mız (K.S.) ise sadece Aralık ayının bir haftasına sıkıştırıldığı için, Konya’da ne konuşuluyor ne de gündeme geliyor. Bu da ayrı bir tuhaflık…
Tabi Hocamın dedikleri çok önemli ama bütün bunlarla birlikte bir ifadesi bence tarihe not edilecek mahiyette. Ahmet Özhan Konya’ya Şeb-i Arus Programlarına neden çağırılıyormuş biliyor musunuz? Evet, devlet memuruymuş da ondan çağırılıyormuş.
Nokta, başka ne söyleyeceksin, ne yazacaksın.
Şeb-i Arus etkinlikleri Kültür Bakanlığı tarafından organize ediliyormuş. Bu etkinliklerde Kültür Bakanlığı Sanatçısı olduğu için de Ahmet Özhan çağrılıyormuş ve adam memurluğun avantajı ile Sema zikri öncesi konser veriyormuş. Bunun dışında başka bir isim çağırılamazmış. Bu açıklamayı Sayın Valimiz yapmış.
Yani hani, edebi başına taç yapmış değerlerimiz var, demiştik ya, hiç birisi Şeb-i Arus’a gelemezmiş, zira hiç birisi devlet memuru değil, devletten maaş almıyor, para almıyor ya adam yerine konmuyorlar. Çağ ne oluyor, dünya ne oluyor, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ne oluyor? Devlet diye bir mekanizma var ve o mekanizma ne derse o olur… Başka büyük yok...
Daha da ileri gidebilirsiniz; Konya da ne oluyor, Konyalı da ne düşünüyor, kimi ilgilendiriyor?
“Hz Mevlana’yı Ahmet Özhan temsil edemiyor”, diye çığlık çığlığa bağırıyoruz, bütün bu çıkışlarımız Kültür Bakanlığımızın, Valililiğimizin toplumu şekillendirme projeleri karşısında bitiyor. Devlet duvarına toslayan Hz Pirin öğretileri, düğün gecesi de tabi bu arada çağın ucuz çığırtkanlığına dönüşüveriyor.
Sayın Valim, yapmayın, bu iş bu kadar basit olabilir mi? Tamam çağırmayın Ahmet Özhan’ı ve dünyanın en nitelikli, kaliteli klasik müzik korolarından olan Konya Türk Tasavvuf Müziği korusunun icrasının dışında başka etkinlik koymayın. Ahmet Özhan gelmedi diye gelmeyen çağın entelleri dantelleri de başka bir mekânda Ahmet Özhan konseri tertip etsin, Ama bizim Mevlana (K.S.)’mızı Ahmet Özhan standardına düşürmeyin…
Gönlümüz istiyor ki, Konya bir Vakıf kursa, Konyalılar bu işleri kendisi organize etse, Mevlana’mızı da kendimiz dünyaya anlatsak.
Bir tefekkür haftası olsa Şeb-i Arus etkinlikleri. Allah’a yönelmenin yollarından bir yol haline gelse… Üniversitelerimiz, Ticaret ve Sanayi Odamız, Konya Büyükşehir Belediyesi, Sivil Toplum Kuruluşlarımız bu vakfın mütevellisinde olsa. Şeb-i Arus etkinliklerini de bu vakıf organize etse. Hatta Mevlana Celalettin’i Rumi (K.S.) hakkındaki araştırmaları kitap haline bu vakıf getirse, Mevlana (K.S.)’nın eserlerini bu vakıf yayınlasa…
Biz bunu başaramaz mıyız? Konya bunu başaramaz mı? Konya İstanbul dukalığının etkisinden kurtularak kendi değerini dünyaya kendisi tanıtamaz mı?
“Konya bu işi başarır” diyorum ben, peki siz ne diyorsunuz?