Acil iki konu…
Aslında yazacak çok şey vardı daha. Hatta anlatılacak çok şey. Tarihimizin en gergin günlerini yaşıyoruz çünkü…
…
Ama her şeyden önce şunu söylemek gerekiyormuş;
- “Konya dövülecekse önce Konyalı döver”
Siz dövmüyor, öldürüyorsunuz! Çünkü…
Dövmekten kastımızda tabi ki ‘Halıyı tozlarından arındırmak için yapılan’ ‘Temizlik’ işlemi...
Biz, tozlar dökülsün diye vuruyoruz, siz halı balkondan aşağı düşsün diye...
Birileri olayı abarttı. Hedef tahtasına FETÖ değil de Konya konmuş gibi sanki… Türkiye’deki en büyük FETÖ temizlikleri bu şehirde yaşanmamış gibi…
…
Tam bu noktada şu konuda anlaşalım;
Konya Türkiye’nin örgütten ivedilikle temizlenmesi gereken birkaç ilinden biri. Kabul. Ama nüfus ve zenginlik olarak kendini katlayan illerden daha fazla batmış değildir bu bataklığa. Buna rağmen temizliği diğer bütün illerden daha hızlı ve başarılı yürütüyor. Tüm aksiliklere rağmen… Bugün bizim burada asıl konuşmamız gereken bu ‘aksilikler’ kelimesiyken bizi kendimizi savunmak durumunda bıraktınız…
Bir Konya’da ki yoğun mücadeleye bakın, bir diğerlerine… Yargılamadan önce. Bir Konya’nın rakamlarına bakın, bir diğerlerine… Yapılan hataları bütün Konya’ya mal etmek en büyük hata…
Konya bağırsaklarını temizliyor. Günlük ihtiyaçlarını gideren herkes bilir ki bu gibi süreçlerde pis kokular çıkar…
Hiç koku çıkmayan yerlere bakın siz. Belki temizlik yapmıyorlardır da kokusuzluk ondandır, kim bilir? bağırsaksız mı yaşamışlar yoksa bunca zaman…? İçlerinde tutarlarsa bir gün patlar ve elbet bir gün patlayacak.
Ama biz o günde onların yanında yer alacağız…
O gün konuyu ne Mehter marşına, ne İzmir marşına getireceğiz!
Konya'yı kendimiz döveriz gerekirse. Ama kimseye ezdirmeyiz...
…
İkinci acil konu; Konya’nın sahipsizliği…
Konyaspor’un aldığı ceza onandı. Başbakan’ın vaadine rağmen hemde! Olayın vahametini ve boyutlarını varın siz düşünün gayri… Bu seferde bundan yola çıkarak gördük sahipsizliği.
…
Burada da önce şu konuyu iyi anlamak gerek;
Konya bir Başkent’tir. Tüm ruhuyla…
Ve bütün başkentler gibi çelişmeleri, çekişmeleri, entrikaları, siyasi yarışları, desiseleri de fazlaca olacak…
Doğal… Doğal olmayan tüm bunların şehre dışarıda zarar verir hale gelmesi...
Birbirlerine zarar vermek isteyen kişilerin ve grupların beceriksizce kavgalarının , doğrudan ya da dolaylı olarak, Konya’ya zarar verdiğinin farkına varılması gerekiyor artık.
Bu çekişmeler büyük boşluklar doğuruyor ve bu boşluklar başka lobiler tarafından dolduruluyor…
Olanda şehre ve şehrin geleceğine oluyor.
Her başkent bilir ki ‘Güçlü’ olmak zorundadır. Güçlü olmazsa yıkılır. Yıkılmazsa da böyle tarumar olur… Ve hikayenin sonunda sehrin sahipleri yıkıntının altında kalır...!
Konya’nın sahipsizliği ‘Bakanının’ olmamasından falan da değil.
Kavgalarını usulünün dışına taşırdığı ve bir de her şeye rağmen zor zamanlarda kenetlenemediği için… Kenetlenebilse herşeyi olur. Bakan ne...
Anlayın artık sizin birbirinize kullandığınız kozları, başkaları Konya’nın aleyhine kullanıyor.
Şuna da hazırlıklı olun; Konya bir gün bunun farkına vardığında bu hepinizin sonu olacak!
…
Şimdi toparlanma zamanı.
İvedilikle…
…
Özetle…
Şunu herkes bilmeli ki;
Konya o kadar büyüktür ki boşluğunu başka hiçbir yer ve şey dolduramaz…
İnanmayan, haritaya baksın!
Gözlerine inanmayan da tarih kitaplarına…
Bugün tercih günü;
Bu yolda sizde Konya ile birlikte yürüyecek misiniz?
Yoksa?