Murat Güçlü
Murat Güçlü 21. ASIR

21. ASIR

Rahmetli Özal “21. Asır Türk asrı olacak” demişti Hatta –ışık içinde yatsın, toprağı bol olsun-Demirel bile, 21. Yüzyılda “Adriyatikten, Çin Seddine Türk Dünyası” sözlerini saf etmişti.

Dünya tarihi incelenirken asırlar sadece yılbaşlarına göre ayrılmaz, büyük olaylara göre ayrılırlar. Mesela 19. Yüzyıl 1800 yılında değil, 1789 Fransız İhtilali ile başlar, 1. Dünya Savaşı ile biter. 1. Dünya savaşı ile başlayan 20. Asır da günümüzde bitiyor, 11 Eylül ile somutlaşan, ardından Afganistan, Irak, Suriye kısaca Ortadoğu’nun işgali ile devam eden, bu arada Arap Baharı adıyla tüm İslam coğrafyasının derinden etkileyen, düzen ve istikrarını bozan bu yıllar ileride 21. Asrın başlangıcı olarak kabul edilecek.

21. Asır yeni başlıyor. Bu niye mi önemli? Yeni çağ, yeni bir düzen, yeni bir paylaşım, belki yeni bir paradigma demek. Eski asırda düşündüğümüzden farklı düşüneceğiz, belki yaşadığımız coğrafyadan farklı yerlerde yaşayacağız. Belki hayatlarımız babalarımızın gibi olmayacak. Onlar gibi torun sevemeyeceğiz. Erken yaşta Gök ekini biçer gibi biçileceğiz. En temel haklarımız ihlal edilecek.

Bunları yazma sebebim yaşadığımız dönemin ne kadar önemli olduğunu hissetmemiz, tarihin kırılma devirlerinden birinde yaşadığımızın idrakinde olmamız gerekliliği.

Genel olarak İslam dünyası özelde Türk milleti tarihte belli kırılma anları yaşadı. Bunlardan ilki Moğol İstilasıdır. Abbasilerin sonu olan bu saldırı İslam dünyasında ilmi üstünlüğün yavaş yavaş gerilemesine sebep oldu. Ama yine de bu millet bu badireyi atlatıp yeniden toparlanmayı becerdi.

Daha sonra Haçlı Seferleri başladı. İslam dünyasının zenginliklerinin batıya nakline sebep olan bu seferler sonrası Batı’nın etkileri hala devam eden önlenemez yükselişi başladı. İslam dünyası yerle bir oldu, ama yine kendini toparlamaya muvaffak oldu.

En sonu tamamen topraklarımızı, insanımızı, yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı ele geçirmek, sömürmek amacıyla yapılan 1. Dünya Savaşıydı. İslam’ın son kalesi olan Osmanlı/Türk Devleti savaşı kaybetti ve çöktü. Ardından adı yerli kendi yabancı yönetici elit ve aydınlar eliyle dininden, değerlerinden, medeniyetinden, tarihi misyonundan uzaklaştırıldı.

Her türlü zorluğa rağmen bu millet küllerinden doğarcasına yeniden ayağa kalktı. Dünyaya söyleyecek yeni bir sözü olduğunu hissetmeye başladı. Bu yükseliş bugüne kadar durdurulamadı. Demokratik olmayan tüm yollar denendi, Gezi kalkışması, HDP güzellemeleri, Koalisyon zorlamaları, 17-25 Aralık müdahaleleri….Yine de olmadı, Türkiye durdurulmadı. Bugün her zamankinden daha dikkatli ve aynı zamanda cesur olmak zorundayız.

Savaş sınırımızda değil, içimizde…. Korkmadan ama cesurca hamleler yapmaya, bunun bedelini de ödemeye hazır olmak zorundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Güçlü Arşivi