2023 çok önemli!...
Bir süper güç imparatorluktan, bölgesel bir güç ulus devlete indirgendiğimiz 20. yüzyılın ilk çeyreği küresel sömürge sistemini tehdit edemeyecek kadar zayıf, Sovyet Rusya’yı dengeleyecek kadar güçlü bir Türkiye’nin kurgulandığı yıllar oldu. Kurgu, sahip olduğu imparatorluk yönetim tecrübesi ve mazlum milletler üzerindeki meşruiyet potansiyeli nedeni ile bu ulus devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir daha süper güç iddiasında bulunamaması, bölgesinde istikrarı tesis eden bölgesel bir güç olması üzerinden kurgulandı.
Birinci Dünya savaşının son muharebesi Kurtuluş Savaşı sonrasında, 1922-1924 yılları boyunca sürdürülen Lozan görüşmeleri, Osmanlı bakiyesi üzerinde kurulan yeni ulus devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl kontrol altında tutulacağının pazarlıklarıdır, kurgulanmasıdır.
Lozan’ın çizdiği sınırlar Anadolu coğrafyasına hapsolmuş dört tarafı düşmanla çevrilmiş sınırlı bir insan kaynağını hedefliyordu.
Kendisinin öncülü iki imparatorluğun ‘Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları’ doğal hinterlandı insan kaynaklarına ulaştıracak olan iki alana, Orta Asya Türk coğrafyası ile Ortadoğu İslam coğrafyasına ulaşmasının engellenmesi için kompleks, çoğu zamanda birbiri ile çelişen politikalar uygulanmıştır.
Orta Asya Türk dünyası ile ilgilenen herkes Enverist-Türkçü suçlaması ile tasfiye edilirken, İran ve Ermenistan bariyer tampon güç olarak araya monte edilmiş, Sovyet demir perdesi ile engeller perçinlenmiştir.
Ortadoğu İslam coğrafyasına ulaşma potansiyeli ise Türkiye cephesinde laiklik prensibinin dünyada örneği olmayan bir uygulaması ile İslam tüm sosyal yaşamdan dışlanmış ‘Türkler artık İslam değil’ algısı üretilmiş ve üretilen bu algı ile din üzerinden yüzyıllarda oluşan zemin yok edilmiştir.
Eşzamanlı olarak Arap bölgesinde de Türk düşmanı bir formda üretilen Arap milliyetçiliği ile yeni Türk ulus devletinin İslam coğrafyasına ulaşma, etkileşimde bulunması engellenmiştir.
Yeni Türk ulus devleti, Orta Asya Türklüğü ile ilgilenen entellektüelleri Türkçü olarak suçlayıp yargılamakta iken, aynı devletin Arap-İslam coğrafyasına yönelik Seküler-Türkçü söylemi dikkat çekicidir.
Osmanlı yönetim sisteminde sembolik bir değeri olan hilafet kurumunun Lozan’da uzun tartışmalara konu olmasını da aynı çerçevede değerlendirmek gerekir. Lozan’ın hilafetin kaldırılmasından hemen sonra imzalanması ilginçtir.
Bu tercihte belirleyici olan salt bir yönetim sistemi tercihi değildir, hilafetin İslam coğrafyasında etkili birleştirici bir araç olma potansiyelidir.
15 Temmuz hainlerinin kurduğu Konseyin Yurtta Sulh Konseyi olarak adlandırılması manasız değildir. 15 Temmuzda üzerine giydirilmek istenen deli gömleğini parçalamayı başaran Türk Devlet Aklı 15 Temmuz sonrası Libya, Doğu Akdeniz, Karabağ’da yaptığı operasyonlar ile 20. yüzyılın ilk çeyreğinde bir zorunluluk olarak kabullendiği içe kapanma stratejisini terk ettiğini deklare etmiştir.
Artık dönülmez bir noktadayız.
2023 Seçimlerinde millet, Yurtta Sulh Konseyinin içe kapanma stratejilerini mi tercih edecek,
Ya da tarihin kendisine dayattığı hani Topkapı Sarayının giriş kapısında yazılı olan hikmetin gereğini mi yapacak…
Türkiye, batının kendisine verilenle yetinen uyumlu ülke mi?
Batı ile haklarını müzakere eden bir ülke mi?
2023’te oylayacağız…
2023’e kadar ortak aklı arayarak;
Büyük devlet olmanın gereği kendine yeterli ekonomi için kafa yormalıyız.
Bunun için de insan kaynaklarımıza yatırım yapmalıyız. Yani eğitim reformu için kafa yormalıyız.
Bilgi üretmeliyiz, ürettiğimiz bilgiyi yüksek teknolojik ürüne dönüştürmeliyiz. Yani üniversite reformu için kafa yormalıyız.
Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yenilebilir enerji başta olmak üzere nükleer enerjiye yatırım yapmalıyız. 1976’dan beri yapmak için çaba harcadığımız Akkuyu Nükleer Santralini 2023’te devreye almalıyız, maliyeti ne olursa olsun.
Yapımı iptal edilen Sinop Santrali için süreci hızlandırmalıyız.
Tarımsal üretimi garantiye almak için gen ve tohum ıslahı ile tarımsal ürün planlaması sistemini hayata geçirmeliyiz.
Savunma sanayiinde ASELSAN öncülüğünde başlayan süreç devam ettirilmelidir. 20 yılda şehit vere vere oluşan ASELSAN takımlarımızın görevlerine devam etmesi için her türlü fedakarlık göstermeliyiz.
2023 çok önemli…
Millet 2023’te karar verecek, Devlet de bu kararın gereğini yapacak…
Topkapı Sarayı’nın giriş kapısında ne mi yazıyordu?
"Yâ Valiyete Külli Mazlûm" (Tüm mazlumların sığınağı)