Prof. Dr. Önder Kutlu

Prof. Dr. Önder Kutlu

Siyaset ve israf ekonomisi

Siyaset ve israf ekonomisi

2018 yılında ilk sinyalleri hissedilen, 2020 pandemisi ile bir müddet beklemeye alınan, 2022 sonrasında ise toplumu derinden etkileyen olumsuz ekonomik göstergelerin düzeltilmesi hükümetin önde gelen hedefleri arasında geliyor.

Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimleri bu sorunları geçici bir süreyle maskelenmesini sağladı. İktidar, bugünlerde herkesi tatmin etmese de, sosyal kesimlere yönelik gelir artırıcı adımlarla belli bir rahatlama sağlamış görünüyor.

Ülke seçim döneminden tam olarak çıkmadı: Sekiz ay sonra yerel seçimler var.

Ankara ve İstanbul başta olmak üzere belediye seçimleri çekişmeli geçecek. Muhalefet dört yıl önce kazandığı zemini muhafaza, hükümetse bu yerleri geri alma derdinde.

Yerel seçimlerin kendi dinamikleri ola da yerel, genelden yani ülke siyasetinden bağımsız düşünülemez.

Ekonomi seçim sonuçlarını etkilemede önemli ölçüde belirleyici olacak. Sonuçta seçmen kendi ekonomisini, refahını ve rahatını düşünmek zorunda. En temel ihtiyaçlarını karşılamada sıkıntı yaşaması halinde bu, bir biçimde siyasete yansır.

Genel seçimlerde toplum bütün bunları dikkate aldı.

Ama sadece ekonomi belirleyici olmadı…

Toplum güvenlik kaygılarını ve ideolojik beklentilerini önceledi.

Sonuçta daha milli olduğuna inandığı ve daha gelenek ve köklerine itibar ettiğini düşündüğü kadroları tekrar iş başına getirdi.

İktidar ve muhalefet açısından yerel seçimlere bir kez daha dikkat çekmek gerekiyor.

Genel seçimin kolay kazanıldığını kimse söyleyemez. Hiçbir parti tek başına TBMM çoğunluğunu elde edemedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimini ise ikinci tura bıraktı.

Siyasetteki iki kanat da işin kolay olmayacağını gördü; seçim sürecinde olmadık/olmayacak partilerin ve adayların kapılarını çalmak zorunda kaldılar.

Hafta sonu vergi, resim ve harçlara yapılan zamlar olayı başka mecralara taşıma kabiliyetine sahip gibi görünüyor.

Zincirleme etkileri önümüzdeki günlerde görülecektir.

İktidarın bunu yapmadan başka çaresi yoktu.

Deprem, ekonomik sorunlar, toplumsal hizmet beklenti ve taleplerini karşılamak için mali kaynağa ihtiyacı vardı ve bunun kararını verdi.

Akaryakıt ürünlerinden alınan vergilerin tam da 15 Temmuz gecesine denk getirilmesi ayrı bir garabetti. İnsanlar yüksek insani ve milli duygular içindeyken tam da gece yarısı yayımlanan Resmi Gazeteyle yapılan zam hoş olmadı.

Bu dakikadan itibaren başta kamu olmak üzere tüm toplumda bir tasarruf seferberliğine ihtiyaç var.

Cumhurbaşkanlığı bir seferberlik başlatmalı, her bir kurumda mali anlamda sıkıyönetim tedbirleri uygulanmalıdır.

Tabii ki, işe kendi teşkilat ve harcamalarından başlamak kaydıyla…

Sonuçta yürütmenin burada da başı çekmelidir…

Zincirleme işlem şeklinde bakanlıklar, özerk kurumlar, yerel yönetimler, üniversiteler bundan hissesine düşeni almalıdır.

İsraf bitmediği, ‘itibardan tasarruf olmaz’ sözü terk edilmediği ve kamu bütçesinden olmadık harcamalar yapılmadığı müddetçe, zamlar ve artışlar maaş-enflasyon-vergi-maaş… kısırdöngüsü çerçevesinde devam eder.

Olan hiç geliri olmayan veya sabit gelirli, kendi nam ve hesabına çalışan küçük esnafı ve toplumun zaten zor durumda olan kesimlerine olacak.

İsrafın bedelinin özellikle dar gelirlilere ve toplumun ekonomik anlamda düşük kesimlerine yüklenmesinin hiçbir mazereti olamaz.

Bu kesimler iktidarın yılmaz destekçileri…

Belediyeler, üniversiteler, bürokrasi lütfen bırakın bu hoyratlığı.

Bütçede tahsisat, kasada para var diye illa o paranın harcanması gerekmiyor.

Bütçe bir tahmin.

Harcama çılgınlığı, israf kültürü ve fütursuz işlemler bugünden tezi yok, sonlandırılmalıdır.

Bunu da kamuoyu ile paylaşarak yapmak gerekiyor.

Şundan vazgeçtim, bunu yapmayacağım şeklinde topluma karşı bir taahhüt içinde yapılmalıdır…

Makam aracı ve makam odası saltanatı bitirilmeli, özel hizmetlerinde istihdam edilen sayısız insanın derhal işlerine dönmeleri sağlanmalıdır.

‘Sözüm cemaatten içeriye’.

‘Kamu parasını harcayan’ herkes kendisine bir pay çıkarsın.

Seçmen 2024 seçimlerinde oy kullanırken ideolojiye, siyasi duruşa bakmayacak.

Sansürsüz, engelsiz bir seçim…

Ama en büyük seçim galiba vicdanlarda…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi
SON YAZILAR