Abdullah Akif Solak
Abdullah Akif Solak Zafer İnananlarındır

Zafer İnananlarındır

 

Bir millet düşünün, imanlı ve inançlı…

Tarihi olan, nice zaferlere imza atan, nice zulümlere göğüs geren, nice kötülüğe boyun eğmeyen…

Dünyanın üç kıtasına hüküm süren, İslam’ın sancaktarlığını yapan, insanlara sevgiyi ve hoşgörüyü öğreten…

En zor şartlarda bile bir olmayı, diri olmayı becerebilen…

İmanın, birliğin, dirliğin, kardeşliğin, sevginin ve daha sayamayacağımız bir nice erdemleri barındıran ve bu erdemlerle batıla göğüs gerebilen bir millet düşünün.

Evet, tarih boyunca tüm bu özelliklerle ve erdemlerle dünyaya hüküm sürmüş bir ecdadın torunları olduğumuz için ne mutlu bize.

Ne mutlu bize ki, yaşadığımız şu kara parçasında, zorlu oyunlara rağmen hala ayakta durabilen bu millet, ecdadından aldığı kuvvetle bunu başarabilmenin haklı gururunu yaşamalı.

Türk milleti Orta Asya’dan beri süregelen, tarihinden, kültüründen aldığı güçle ve bu gücü inancımızın temeli, varlığımızın özü olan İslam diniyle yoğurduktan sonra, kendini zirveye taşımış.

Dünyanın en zor coğrafyasında yeşeren bu imanlı millet, zoru sevmiş ve kendine yurt edinmek için elinden geleni yapmıştır.

‘Yurt bizde namustur’ düsturuyla, bu toprakların her karışını korumak için hep birlikte tüm kara bulutlara göğüs germiştir.

Bu millet, en zor anlarında bile zor olanı başarmış, imkânsız kelimesini kabul etmemiştir.

Hürriyeti olmayan bir milletin dini, dili, kültürü olmaz demiş ve hürriyeti ne pahasına olursa olsun korumayı görev edinmiş.

Böyle bir geçmişe baktığımız zaman, bu güzel erdemlerin en yakın yansımasını Çanakkale Zaferi ile görebilmekteyiz.

Osmanlı Devleti’ni ‘hasta adam’ olarak gören işgalci devletler, Osmanlı topraklarının her karışını ele geçirmek için adeta üzerimize çullanmıştı. O an için düşündükleri ve inandıkları tek şey zaferdi. Evet, işgalci devletler bundan çok emindi. Fakat bir şeyi unutmuşlardı. Karşısındaki millet, imanlı Türk milletiydi.

Bu millet, bir şeye inanmıştı. Vatan namustu. Bu yüzden bu namusu korumak, kollamak ve hayatı pahasına olursa olsun sonuna kadar mücadele etmesi gerektiğini bilmekteydi. İşte ‘Hasta Adam’ olarak nitelenen Osmanlı Devleti, belki devlet olarak kendini koruyamıyordu. Hem içerden hem dışardan baskı altındaydı. Ancak inanan ve mücadele etmeyi seven bir millet bir halk vardı. İşte bu millet, devletini ve topraklarını sahipsiz bırakmayarak, önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının arkasında yürüyerek zafere koşmuştur.

Zannetmeyin ki bu zafer basit bir zafer ve tesadüf bir zafer. Hayır, bu zafer inancın, imanın, Allah Allah nidalarıyla düşmana karşı koymuş bir duruşun haklı zaferidir. Bu zafer, böyle bir ecdadın kanlarıyla yoğurduğu ve bizlere emanet ettiği bu toprakların, bu vatanın sahipliğini ortaya koymuş bir zafer. Bu ecdad Çanakkale’de bu vatanı nasıl korudu, düşmana nasıl göğüs gerdi çocuklarımız bunu iyi öğrenmelidir. İyi öğrenmeli ki, bu vatanı korumak için nasıl kanlar döküldüyse, çocuklarımız da zamanı gelince aynı kanı hiç düşünmeden dökmeyi öğrenebilmelidir. Nasıl ki ecdadımız inanmış ve bu zaferleri kazanmışsa biz de inanmalı ve gerekli durumda zaferi kazanmalıyız. İnançlı ve imanlı Türk milleti şunu unutmasın ki: “Zafer İnananlarındır.” Sevgi, saygı ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Abdullah Akif Solak Arşivi