Bu öfke nereye gider?
Konya sivil toplum kuruluşları geçtiğimiz Cumartesi günü, Türkiye’nin Geleceği İçin Sivil Duruş adında bir organizasyon gerçekleştirdi. Konuşmacılar Türkiye’de yaşanan olaylar konusunda sert mesajlar verdi.
Türkiye üzerinde oynanan küresel oyunlara dikkat çekildi.
Özellikle Selçuk Üniversitesi (SÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Başkanı Prof.Dr. Önder Kutlu, madde madde sıraladığı Türkiye’de yaşanan gelişmeler hakkındaki düşüncelerini açıkladı.
Söylenenler oldukça önemliydi. Toplanan vatandaş dikkatle dinledi, sloganlarla karşılık verdi.
Kutlu burada ABD, İsrail, AB konusunda sert mesajlarının yanında cemaate de ciddi bir şekilde yüklendi.
Cemaatin Türkiye’de bazı odakların oyununa alet olduğunu, dış güçlerin Türkiye’de çevirmiş olduğu filmin oyuncuları olduğunu söyledi.
Tabi bunlar söylenirken dikkatimi çeken şey vatandaşların tepkisi oldu.
Toplanan kalabalık çok öfkeli ve nefret doluydu. Geçen hafta Gazeteci – Yazar Yusuf Kaplan hoca da Türkiye’nin her yerinde durumun aynı olduğunu söylemişti. Bunu Konya’da da rahatlıkla görmek mümkün.
Şimdi asıl soru bu öfke ve nefret nereye kadar gidecek?
Türkiye’de 1960-1970 yıllardan itibaren, sağ-sol diye bir kavga oluşturuldu. Yıllarca insanlar birbirine sen sağcısın sen solcusun diyerek baktı.
Bunun ardından son yıllarda da siyasal kutuplaşma kendini farklı bir şekilde göstermeye başladı. Sen şu partilisin, ben şu partiliyim diyerek toplumda yine bir kutuplaşmaya imza atıldı.
Yaşanan şu son olaylarla da sen şu cemaatçisin ben şu cemaatçiyim sen falansın, sen şöylesin, sen böylesin algısı oluşuyor ve bu da kutuplaşmanın başka bir boyutunu meydana getiriyor.
Siyasilerin ve cemaat yöneticilerinin olaylara karşı göstermiş olduğu tavır ve algı, toplumda kendini daha şiddetli bir şekilde gösteriyor. Şu an maalesef bunu görüyoruz.
Yukarda yaşanan sorunlar tabanda her zaman aynı şiddette kendini gösteriyor. Bu bir yanılgı aslında. Olmaması gereken bir durum. Topluma birilerinin bunu anlatması ve kavratması gerekiyor. Herhangi bir gurubun tabanı, yukarda yaşanan kargaşa sonucu suçlanmamalı, itilmemeli. Bunu ne yukardakiler ne de tabandaki insanlar yapmamalı.
Ancak, Konya’daki organizasyonda halkın tepkisi ve sloganları tam tersi bir durumun olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum kendini daha ileriye taşırsa ve bu toplumsal psikoloji daha da şiddetlenirse kaybeden yine Türkiye olacak. Yukarda kimin kazandığı önemli değil, önemli olan toplumsal olarak yaşanan algıların bireyleri nereye götürdüğüdür. Şu an ise Türkiye’de yaşanan nefret ve kutuplaşma algısı toplumu yaralayacak bir biçimde ileriye doğru taşınıyor. Çünkü Türkiye’de yıllardır toplumsal kutuplaşma planı uygulanıyor. Türkiye farklı olgularla çözülmeye çalışıyor. Bu çözülmenin yeni adı da Ak Parti – cemaat kavgası. Bu kavgada haklıyı haksızı aramaktan vazgeçip, toplumsal kutuplaşmayı engellemek gerekiyor. Herkes üzerine düşeni yapmalı diye düşünüyorum. Yoksa bu öfkeyle gözler kör olur, uçuruma düşeriz. Sevgi, saygı ve dua ile…