Yine Muhalefet Hep Muhalefet
24 Haziran da yapılacak olan Genel seçimlerine bir aydan daha az bir zaman kaldığı şu günlerde siyasi partilerin kampanyaları tüm hızıyla devam ederken hem Cumhurbaşkanı adaylarının vaat’leri hem de siyasi partilerin vaat ve söylemleri ile bizleri şaşırtmaya devam etmektedirler. Ha bu vaatler Türkiye’nin ekonomisini geliştirecek, sosyal hayatın standartlarını artıracak veya daha müreffeh bir gelecek oluşturacak vaadlerden oluşmasını beklerdik ama nafile. Bu vaatlerden bir kaçını sıralar isek Sayın Muharrem İnce yerli otomobil projesinin ilkel olduğu için kaldırılacağını söylemesi veya Dünyanın dev projelerinden altısını Türkiye’nin planladığı projelerden biri olan Kanal İstanbul projesini durduracağını söyleyerek şaşırtmış ve dikkatlerin dağılması için Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Amerika’ya Pensilvanya’ya gitti iddiasını ortaya atarak ispatını 24 haziran seçimlerinden sonra anlatacağım diyerek kaçak güreşmeyi tercih etmesi tüm milleti şaşırtmaya yetmektedir, bizim Sayın İncenin elinde belge varsa niye kullanmıyor ki seçimden sonraya bırakıyor ve seçimde oy kazandıracak bu iddiayı ispatlamak ve seçim malzemesi olarak kullanmak veya yapılacak olan yatırım ve projeleri eleştirmek yerine yeni ve büyük projeler üreterek ülkeye katkı da bulunması gerekir. Diğer taraftan hem Chp adayı Sayın İnce veya İyi parti Genel başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener veya Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu’nun Hdp eski eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın Tahliye edilmesini talep etmesi de ülkeyi anlamayan Milli duygulara duyarsız ve gayri ciddi açıklamalarına ne dersiniz.Tüm bu söylemler muhalefetin tek bir sorununun olduğunu göstermeye yeter sanırım oda Ak Parti ve Erdoğan düşmanlığı üzerinden yapılan siyasetleridir ve bunu yaparken seçim kampanyalarında her söylemi mübah görmeleri olarak okumak gerekir. Aklıma Merhum Üstad Necip Fazılın şu sözü geldi “ Bugün bizdeki muhalefet iktidarı düşürmek şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır.” Bu sözü niye söyledim derseniz tam hatırlamamakla birlikte BDP ve DTP veya şimdiki uzantısı HDP bundan sekiz yada on yıl önce özerklik iddiaları ile gündeme gelmişlerdi ve en son Demirtaş’ın hendek siyasetin de bazı belediyeler özerkliklerini ilan ederek hendek siyaseti yaparak güvenlik güçleri ile mücadele içine girmişler ve büyük tepki çekmişlerdi. Hatta PKK’nın kandildeki terörist ele başı Karayılanın da destek verdiği özerklik açıklamalarına bu günlerde Ana muhalefetin genel başkanı Sayın Kılıçdaroğlu katıldığı bir televizyon programında Özerklik ile ilgili açıklamalar yaparak destek verdi ve şunları söyledi “Biz yerel yönetimlerin özerklik şartının uygulanacağını söylüyoruz. Niye Diyarbakır’ı düşünüyorsunuz mesela İzmir’i düşünün, Eskişehir’i düşünün, Trabzon’u düşünün ve Diyarbakır’ı da düşünün.” Diyerek haziran seçimlerinde kendilerine gelmesi zor olan güney doğu oylarını düşünerek tehlikeli bir söylem yapmıştır. Sayın ana muhalefet lideri Devletin bekasına tehdit olabilecek söylem ve girişimlerden bi haber olduğu aşikardır.
Seçim kampanya çalışmalarında Cumhurbaşkanı adaylarının ortak söylemi Erdoğan ve Ak Parti yönetimini devirmek olarak ortaya çıksa da Türkiye’nin geleceğine yönelik proje üretmekten yoksun oldukları göze çarpmakta ve popülist söylemlerden ileri gitmemektedir. Aklıma geçtiğimiz yılın sonlarına doğru Ana muhalefet partisinden Sayın Altay’ın TBMM yaptığı şu konuşma geldi takdir sizlerin “Bu hükümet dünyanın en doğru işini de yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok”