Hasan Mutluoğlu
Hasan Mutluoğlu Yeniden kuruluş

Yeniden kuruluş

15 Temmuz aydınlık sabahına kavuşmamız, Milletimize Allah’ın bir lütfu olduğunu hatırımızdan çıkarmadan, şu gerçeği de söylemeden geçmek, Necip Milletimize haksızlık olur.

Bedenen, maddeden değerlerine yabancılaşmış, diriliğini kaybetmiş görüntüsünü veren Türk Halkı, 14 Temmuz akşamında tarih yazan bir çıkışı ile ruhi derinliklerinde var olan DİRİLİĞİNİ bedeni ile ortaya koyması, ülkemiz ve milletimiz üzerine yapılan bütün hesapları bozmaya yetmiştir.

Allah’ın (C.C) Müslüman Türk Milletini mahçup etmeyeceğine inanıyorum. Neden mahçup etmeyeceği üzerinde düşündüğümüzde, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V) karşı karşıya kaldığı şu olayı hatırlamalıyız.

Bir Ramazan ayında, Yüce Allah, Hz. Muhammed’i peygamberlikle şereflendirir. Kur’an’ın “OKU” ile başlayan ilk ayetleri bildirilmesi ile başlayan olağan üstü durum korku ve endişeye sebep olur.

Korku ve endişe içinde olan peygamberimize, muhterem eşi Hz. Hatice’nin söylediği şu tarihi sözleri tekrar okuyalım, anlamaya çalışıp değerlendirelim.

Endişelenme! Allah seni kötülükle yüz yüze getirmez. O seni daima hayırla karşılaştıracaktır. Çünkü sen her zaman akrabana yardım ediyor, ailene bakıyor, geçimini şeref ve namusunla kazanıyor, insanların doğruluktan ayrılmamalarını sağlamaya çalışıyorsun. Yetimlere sığınak olan sensin. Sözüne sadık, emanete hıyanet etmeyen bir insansın. Hiçbir dayanağı olmayanlar sana koşmakta, muhtaçlara yardım elini sen uzatmaktasın. Herkes senden nezaket ve yardım görmekte.”

Bu özelliklerle donanımlı olan Milletimizi Allah bir kere daha mahçup etmedi, korudu. Allah’a şükürler olsun.

Bin yıldan beri, tarih serüveninde, mazlumların koruycusu, yardıma muhtaçların hamisi aziz milletimiz, son zamanlarda Suriye mültecilerine yaptıklarını da bütün dünya biliyor.

İslamın son kalesi, dünya müslümanlarının umut bağladığı bu coğrafyayı ve üzerinde yaşayan aziz millet, sahip olduğu değerleri kaybetmediği sürece, hüsrana uğramayacak ve yıkılmayacaktır.

15 Temmuz gecesi kalkışması karşısında aziz milletimizin küllenmiş DİRİLİĞİNİN yeniden uyanışı, Ülkemiz ve Devletimiz için YENİDEN KURULUŞA vesile olacağınıhep beraber yaşayarak göreceğiz.

Söz konusu vatan olunca gerisi teferruat” anlayışı ile hareket eden aziz milletimizin meydanlara çıkması, 15 Temmuz’dan beri devam eden “Demokrasi nöbetlerinde” bunca kalabalığa rağmen hiç bir taşkınlık meydana gelmemesi taktire şayan bir durum.

Her düşünceden insanların ortak paydada buluşması, farklılıkların sahip olduğumuz önemli değerler karşısında BİR olması, geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.

Devletimiz, farklı düşünceleri, siyasi farklılıkları hizmet alanları için “ötekileştirmeden” kullanmalıdır. YENİDEN KURULUŞ çalışmalarında, görevlendirmeleri yaparken göz önüne alınacak ölçü bellidir.” İŞİ EHLİNE VERMEK.”

Bilindiği gibi, Mekke feth edildiğinde, Peygamberimiz KABEYE girmek ister. Kabenin anahtarları Osman bin Talha’dadır.

Osman bin Talha Kabenin kapısını kilitler anahtarı vermek istemez. Hz. Peygambere; “Allah’ın peygamberi olduğunu bilsem anahtarı vermekten çekinmezdim.” der.

Hz. Ali, Osman bin Talha’nın kolunu bükerek anahtarı zorla alıp Kabenin kapısını açtı. Hz. Peygamber de Kabeye girerek iki reket namaz kılıp dışarı çıkar. Kabenin anahtarlarını peygamberimizin amcası Abbas ister.

Bu esnada; “Haberiniz olsun ki, Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz vakit adaletle hükmetmenizi emrediyor. Gerçekten Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işiten ve bilendir.” Nisa suresi 58. Ayeti vahy olunuyor.

Bu ayetin inmesi ile, işin mahiyeti Osman bin Talha’ya anlatılıp ayet okunarak anahtar kendisine  teslim edilir.

Osman bin Talha bu durum karşısında derhal iman etti. Hakk’a teslim oldu.

Önceki yazımda; “Devlet hangi gerçeklerle yüzleşmelidir? Devletimiz bu durum karşısında, gelecek için geçmişte neleri ihmal ettiğini, neleri yapması gerektiğini düşünmek ve gereğini yapmak zorundadır” demiştim.

Yeniden Kuruluşun başarılı olabilmesi için; siyasi, fikri, etnik, inanç, bölgesel farklılıkları gözetmeden “İŞİ EHLİNE VERMEK” bir mecburiyettir.

Söz vatan, millet, bayrak, demokrasi olunca “BİR” olan aziz milletimize SELAM olsun.

“Allah devletimize, milletimize zeval vermesin.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Mutluoğlu Arşivi