Yeni Haber'de Ramazan | Film ve Kitap Önerileri - 7 Nisan

Ramazan ayı, oruç ile geçirdiğimiz manevi yönden zengin en önemli aylardandır. İbadetle ve dualarla geçirilen Ramazan ayında iftar ve sahur arasında uyumayıp sahuru bekleyenler için izlenebilecek filmleri ve okunabilecek kitapları derledik.
Yeni Haber'de Ramazan | Film ve Kitap Önerileri - 7 Nisan
Filmler
 
 
SEVMEK ZAMANI
 
Sevmek Zamanı, 1965 yapımı siyah-beyaz Metin Erksan filmi. Filmin teması surete aşık olmadır. Boyamaya girdiği bir evin duvarında asılı kadın resmine aşık olan boyacı Halil'in ve resmin sahibi Meral'in öyküsü anlatılır. Film -çekildiği dönemde alışılagelmişin dışındaki sinema anlayışı, konusu ve konuyu ele alma biçimi nedeniyle dağıtımcı bulamadığından gösterime girememiştir. Ancak, aynı dönemin Avrupa sinemasına paralel ve yenilikçi sinema dili nedeniyle seyretme imkânı bulanlarca çok beğenilmiş, zamanla kült statüsü edinmiştir. Türk sinemasının baş yapıtlarından biri olarak dikkat çeken film, günümüzde hala yüksek hit elde etmektedir.
 
Yönetmen: Metin Erksan          
Senarist: Metin Erksan, Kemal Demirel
Tür: Dram, Romantik
 
sevmek-zamani-1.jpg
 
 
BAL
 
Bal, 2010 yapımı bir Semih Kaplanoğlu filmidir. 60. Berlin Uluslararası Film Festivali'nde galası yapılmış film "Yusuf Üçlemesi"nin son filmidir. Bu film 60. Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Festival'in en prestijli ödülü olan Altın Ayı ödülünü kazanmıştır. "Yusuf Üçlemesi"nin ilk iki filmi Yumurta ve Süt'tür. Çekimleri Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde yapıldı.Bal filminde 7 yaşındaki Yusuf’un iç dünyası Karadeniz’in büyüsel ortamı içerisinde aktarılmıştır. Filmde Yusuf’un anne-babasıyla ve okulda öğretmeni ve arkadaşları ile olan ilişkileri aktarılmıştır. Yusuf’un babası arıcılık işi ile uğraşırken annesi çay tarlasında çalışan bir kadındır. Film Yakup’un kovandan bal almak için iple ağaca tırmanması ve ipin bağlı olduğu dalın kırılmaya başlaması ve Yakup’un kaygılı biçimde beklemesiyle başlamaktadır. Film Yusuf’un babasının ağaçtan düşüp ölmeden önce Yusuf’un yaşadıklarını anlatmaktadır.
 
Yönetmen: Semih Kaplanoğlu
Senarist: Semih Kaplanoğlu, Orçun Köksal
Orijinal İsmi: Honey
Tür: Dram
 
bal-1.jpg
 
GÜVERCİNİN KAYIP GERDANLIĞI
 
Edebiyat ve şiirimsi filmler sevenler için Tunuslu yönetmen Khemir’in çöl üçlemesindeki bu ikinci film, aşkın 60 ismini arayan, Semerkand prensesinin hayali ile büyülenmiş hattat çırağı Hasan’ın içine düştüğü masalı anlatıyor. Hasan bir gün aşka içkin sırlar taşıdığına inandığı mistik bir kitap sayfası bulur. Yanına aldığı genç oğlan ve onun maymunuyla birlikte kitabın geri kalan sayfalarını bulmak üzere yola çıkar. İbnHazm’ın aynı adlı kitabından uyarlanan film, “her rüya kendi yanıtını taşır” diyerek masal ile şiir arasında gidip gelirken izleyiciyi Doğu’nun güzel fotoğrafların içerisinde kaybolmaya çağırıyor. Kadim zamanlara ait kitapçılar çarşısı, kör kandilin ışığında kefen diken terzi, çölün eşsizliği; Güvercinin Kayıp Gerdanlığı’nda.
 
Yönetmen: NacerKhemir
Senarist: NacerKhemir
Orijinal İsmi: Le collierperdu de la colombe
Tür: Dram, Romantik
 
guvercinin-kayip-gerdanligi-2-001.jpg
 
BAB'AZİZ
 
Yaşı ilerlemiş ve kör bir derviş olan Baba Aziz, çölde sufilerin her otuz yılda bir gerçekleştirdikleri toplantının bilinmeyen yerini aramaktadır. Küçük torunu Istharda, ona yardım ve eşlik etmektedir. Hayat dolu olan ve dedesini çok seven Isthar, dervişlerin toplantı yerini asla bulamayacaklarından korkmaktadır. Çıktıkları uzun çöl yolculuğunda ilginç insanlarla karşılaşırlar ve Baba Aziz torununa hikâyeler anlatır. Derviş olmak için tahtından feragat eden prensin hikâyesi Aziz Baba’nın yol boyunca anlattığı hikâyeler arasındadır. Dervişlerin toplantı yerini bulduklarında ise, bu uzun yolculuk Baba Aziz için son bulmuştur.
 
Senarist: ToninoGuerra, NacerKhemir
Yönetmen: NacerKhemir
Tür: Dram, Müzikal, Tarih

babaziz-1.jpg
 
Kitaplar
 
 
BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ-VİCTOR HUGO
 
Hayatının beş yılını darbe ile başa gelen Louis Bonaparte’ye karşı çıktığı için sürgünde geçiren Victor Hugo’nun başkaldırı güncesi. Modern edebiyatın ilk monoloğu sayılan romanda Hugo, idam cezasının trajikomik yanını da gözler önüne seriyor. İdama mahkûm bir adamın altı haftaya yayılan güncesini okurken asıl suçlunun kim olduğuna karar veremeyeceksiniz. Cinayeti işleyen katil mi, idamı bir şölen gibi izlemek için can atan toplum mu?“Giyotin en acısız ölüm şekliymiş. Oysa bedensel acı, ruhsal acının yanında hiç kalır. Belki günü geldiğinde, zavallı bir insanın bu son sözleri, payına düşeni yapacaktır.”“Tanrım bir kaçabilsem! Lütfen bana bir şans ver! Kaçmam gerek! Hem de hemen! Kapılardan, pencerelerden, çatıdan! Nereden olursa olsun!”
 
bir-idam-mahkumunun-son-gunu-001.jpg
 
YABANCI-ALBERT CAMUS
 
Ölümün egemen olduğu bir varlığın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi Meursault, bir simge kahraman değildir, adı olmayan bir Yabancıdır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus'yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir, der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.
 
yabanci-albert-camus-001.jpg
 
UMRANDAN UYGARLIĞA-CEMİL MERİÇ
 
Cemil Meriç, 2000'li yılların eşiğinde hâlâ güncelliğini koruyan 'batılılaşma-çağdaşlaşma-uygarlık" tartışmalarına, '70'li yıllarda kaleme aldığı şu satırlarla katılıyor: "Kaynaklarından kopan bir intelijansiyanın kaderi, bir mefhum hercümerci içinde boğulmak. Umrandan habersizdik, medeniyete ısınamadık. İnsanlığın tekâmül vetiresini ifade için kendimize lâyık bir kelime bulduk: Uygarlık. Mâzisiz, musikisiz bir hilkat garibesi." "Umrandan Uygarlığa", çağdaş uygarlık düzeyinden medeniyetlerin ölümüne, Osmanlı devlet adamlarından büyük siyasî eserlere kanat açan geniş soluklu ve güncel bir yapıt: "Zirvelerle uçurumlar arasında bir diyalog, acıların ve ümitlerin kitabı, bir devrin, daha doğrusu bir medeniyetin muhakemesi...göz karartıcı bir düşüşün grafiği."
 
umrandan-uygarliga-cemil-meric-001.jpg
 
HANNE-BAHADIR YENİŞEHİRLİOĞLU
 
Almanya’ya göç eden bir ailenin kızı…Hanne. Aile içi şiddeti, cinayeti, intiharı, evlatlık olmayı, kültür çatışmasını, aşkı, varoluş sancısını yaşamış ve sonuçta infilak noktasına gelmiş bir hayatın sahibi. Madden güçlü fakat manevi olarak zayıf hayatında gerçek kimliğini arayan bir kadın. Yaşadığını hissetmek ve lanetli geçmişinden kurtulmak için yine geçmişinden bir umut arıyor. İnsan asla geçmişini unutmaz. Ne kadar görmezden gelse de inkâr da etse geçmişi sarıp sarmalar. İnsan hayatına anlam arar. Kendisini bir değere ya da köklerine ait hissederek hayata dair bir anlam oluşturabilir insan fakat geçmişiyle barışık olmadan bunu başaramaz. Peki ya geçmişi ile barışık değilse? Yüzleşmesi gerekir geçmişiyle, gerçekle. İnsanı en çok acıtan şey ise gerçekle yüzleştiği o andır. Kitapları ve oyunculuğu ile Türkiye’de ve dünyada büyük ilgiyle takip edilen Bahadır Yenişehirlioğlu, gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenerek kaleme aldığı Hanne’de pek çoğumuzun çevresinden izler bulabileceği sancılı ve fırtınalı bir dönüşüm hikâyesini ustalıklı bir kurgu ve etkileyici bir üslup ile anlatıyor.
 
hanne-bahadir-yenisehirlioglu-001.jpg