Yeni Haber'de Ramazan 18. Gün (18 Mart 2025)

Yeni Haber ailesi olarak hayırlı iftarlar diliyoruz. Konya için bugün iftar saati ise 19:07.

Yeni Haber'de Ramazan 18. Gün (18 Mart 2025)

YA HAYIR KONUŞ YA DA SUS

Bir sahâbî Peygamberimiz (s.a.v.)’e “Ya Resûlallah bana sımsıkı sarılacağım bir iş tavsiye et” dediğinde, Efendimiz, “Rabbim Allah’tır, de ve dosdoğru ol” buyurmuştu. Aynı sahâbî; “Hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir?” diye sorduğunda Efendimiz eliyle dilini göstererek; “İşte bu!” demişti. (Tirmizî, Zühd, 60.) Böylece Allah Resûlu, konuştuklarımıza dikkat etmemiz ve dilin hakkını vermemiz gerektiğine işaret ediyordu.

ya-hayir-konus-ya-da-sus.jpg

Güzel konuşma neyi, nerede, ne zaman, kime, nasıl söyleyeceğini bilerek yapılan konuşmadır. Güzel konuşma “Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi ya hayırlı konuşsun ya da sussun.” (Buhârî, Edeb, 31.) nebevî öğretisi gereği dile sahip olmaktır. Çünkü çoğu kimsenin hiç sakıncası yok zannettiği nice sözler vardır ki, sahibini zor durumda bırakır. Peygamber Efendimiz’in sıklıkla dile getirdiği „Allahım! Dilimin sebep olduğu kötülüklerden sana sığınırım” [3] şeklindeki duası bu hususu vurgular. Hiç şüphesiz insanı insan yapan özelliklerin başında dil gelir. Dil vardır, tatlıdır; yılanı deliğinden çıkarır; gülümsetir yüzleri. Dil vardır, yumuşacıktır; kalbi sevgi ile doldurur. Dil vardır, acımasızdır; gözyaşlarına boğar. Dil vardır, yılan gibi sokar; gönülde kapanmaz yaralar açar. İnsanı insana düşürüp nefrete büründürür. Dil vardır, yalancıdır; olmayanı ballandırır. Sır tutmayı bilmez. Kimi zaman bıçak gibi saplanır yüreğe. Görüşler farklı olsa da âdâbına uygun konuşmak, olumlu etki bırakır, dostluğa zemin hazırlar. Âdâbına riayet etmeden konuşmak ise dinleyenler açısından tam bir eziyettir. Yerinde, güzel, anlamlı cümleler sarf etmek varken yalan yanlış, akla her geleni konuşmak çoğu zaman onulmaz yaralar açar. Ecdadımızın, “Bıçak yarası geçer; dil yarası geçmez.” sözü bu konuda ne kadar da mânidardır.

RAMAZAN MESAJI

Konya İl Müftüsü Ali Öge'den ramazana özel mesajlar...

“ALLAH” İSMİ YERİNE “TANRI” KELİMESİNİ KULLANMAK CAİZ MİDİR?

“Tanrı” kelimesi, Arapça “ilâh” kelimesinin karşılığıdır. “İlâh” kelimesi “kendisine tapınılan varlık” anlamına geldiğinden zaman zaman Allah Teâlâ (c.c.) için kullanıldığı gibi insanların Allah'tan başka taptıkları varlıklar için de kullanılır. “Allah” lafza-i celâli ise bizzat Allah Teâlâ’nın kendisini ifade eden özel ismidir.

allah-ismi-yerine-tanri-kelimesini-kullanmak-caiz-midir.jpg

Bu bakımdan, kelâm âlimlerine göre “Allah” kelimesi, Cenâb-ı Hakk’ın yüce zâtına ve bütün kemâl sıfatlarına delalet eden özel ismidir. Hiçbir dilde bu kelimenin ifade ettiği özel manayı kapsayacak bir kelime bulunmamaktadır. Öte yandan “Allah” kelimesi bütün Müslümanlar için tevhid inancını temsil eden ortak bir bağ niteliğindedir. Bu sebeple Müslümanların, ibadet ettikleri tek yaratıcılarını “Allah” diye anmaları daha doğru olur. Dolayısıyla “Allah” bu adla veya “esmâ-i hüsnâ” adı verilen 99 isminden biriyle anılmalıdır. Bununla birlikte dinimizin bildirdiği mutlak kemâl sahibi, noksanlardan münezzeh olan Yüce Allah’ı “Tanrı” kelimesi ile ifade etmek de İslâm inancına aykırı olmaz. Nitekim İslâm toplumlarında “Hudâ”, “Yezdân”, “Çalap” ve “Mevlâ” gibi kelimeler de kullanılmıştır.

beyyine.jpg

BEYYİNE

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Ehl-i kitap’tan ve müşriklerden hakkı inkâr edenler, kendilerine açık kanıt ve Allah tarafından gönderilen, tertemiz sayfaları okuyan bir elçi gelinceye kadar (hakkı inkârcılıktan) ayrılacak değillerdir. O sayfalarda dosdoğru hükümler yer almaktadır. Ehl-i kitap ancak kendilerine o açık kanıt geldikten sonra ayrılığa düştüler. Halbuki onlara, Allah’a kulluk etmeleri, Hanîfler olarak O’na yürekten inanıp boyun eğmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emredilmişti. Doğru din de işte budur. Ehl-i kitap’tan ve müşriklerden hakkı inkâr edenler, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte halkın en kötüleri onlardır. İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara gelince, halkın en hayırlısı da onlardır. Onların rableri katındaki ödülleri, altından ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları adn cennetleridir. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah’tan râzı olmuşlardır. İşte bu, rabbini sayıp O’ndan korkanlar içindir.

hadis.jpg

HADİS

Hz. Ayşe’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmiştir. Vefatından sonra eşleri itikâfa girmeye devam ettiler. (Buhârî, İ'tikâf 1; Müslim, İ'tikâf 5.)

dua.jpg

DUA

Ey Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım. (Mü’minûn/97)