Abdullah Akif Solak
Abdullah Akif Solak Yeni dönem sömürü!

Yeni dönem sömürü!

Bizim toplumda maalesef yaygın olan bir anlayış var: Din ve duygu sömürücülüğü. Bu sömürüyü hemen her yerde, caddelerde, sokaklarda görmek mümkün. Yetkililer bu konuda gerekeni yeterince yapmıyor mu bilmiyorum. Ama görünen o ki, bu durum insanları fazlaca rahatsız ediyor. Mesela dilenciliği meslek edinen insanlar var artık. Bu kişiler, insanların karşısına çıkarak, öyle bir acındırma pozisyonuna giriyorlar ki, acımamak mümkün olmuyor. Bu durum, artık insanlarda yanılgılara da neden oluyor. Belki de gerçekten ihtiyaç sahibi olan biri bizden yardım isteyince aman deyip geçebiliyoruz. Çünkü sömürü yoluyla bu durumu istismar edenler, insanların kafasında öyle bir yer ediyor ki, artık karşımıza çıkan ihtiyaç sahibi insanlara sahtekâr, sömürücü gözüyle bakıyoruz. Daha önceki gün bir çocuk çıktı karşıma. Yaşı en fazla 10. Elinde kırmızı bir gül, onu satmaya çalışıyor. Karnım aç, kardeşimle simit alacağız diyor. Şimdi böyle durumda ne yapacaksın ki? Çocuk belki yalan söylüyor, belki birileri tarafından kullanılıyor. Ama nedeni ne olursa olsun o çocuğu önemsememek, bir simit parası vermemek mümkün olmuyor. Vicdanı olan her insan öyle düşünüyordur. Burada o çocuğa suç yüklememek gerekir. Çünkü bu tür olaylarda, suçu bireyselleştirmek dar bir çerçeveden çıkamamaktır. Oysa bu olaylar toplumun tamamını ilgilendiren, topluma mal olmuş sorunların ürünüdür. O çocuğun orada olması, insanlardan para istemesi, insanlara bir şeyler satmaya çalışması keyfi bir durum değildir. Ya o çocuğu yönlendiren bir aile, bir birey vardır ya da çocuk gerçekten ihtiyaç sahibidir ve elinden tutan olmadığı için tek çaresi odur. Şimdi hal böyle olunca aslında o çocuğa kızmak yersiz. Bu sömürüyü o çocuğa yükleyen ailelere, bireylere ya da topluma kızmak lazım. Camın arkasından bakan asıl sömürücüleri iyi görebilmek, ayırt edebilmek lazım. Çünkü toplum kendini yeniledikçe, bu tür toplumsal olumsuzluklar da kendini yeniliyor. İnsanlar artık bu sömürüyü gördükçe, camın arkasındakiler de farklı yollara başvuruyor. Nasıl yollar bunlar? Toplumda acınacak durumu olan kişileri veya grupları kullanarak yapıyorlar bu işi. Lösemiler adına, engelliler adına dergiler çıkarılıyor, ya da direkt yardım toplanıyor. Bu yolla yine toplum duyguları oynanarak kandırılıyor. 5 parmağın 5’i de bir değil tabi ki. Gerçekten yardıma ihtiyacı olan insanlar için bu yollarla yardım toplayan dernekler, vakıflar, yardım kuruluşları var. Ama onları bir kenara bırakıyoruz. Zaten gerçekten yardım eden o kuruluşlar, gerekli resmi yollarla yapıyor bu işi. Ama bu durumu istismar edenlerin elinde herhangi bir izin, belge göremezsiniz. Bizim toplum da bu konularda pek duyarlı olmayınca, sorgulamak kimsenin aklına gelmez. Bir ara benim de karşıma çıkmışlardı. Başka bir ilden gelmişler ve kampanya düzenliyorlarmış lösemili çocuklar için. Dergi satıyorlar. Baya bir konuştuk, anlattılar. Güzel bir uygulama olduğunu söyledim kendilerine. Duyarlılıklarından dolayı tebrik ettim. Sonra aklıma bir anda geliverdi ve sordum. “Hangi kurum adına ve makbuz veriyor musunuz” dedim? Cevap biraz gecikti, kem küm etmeler başladı. İnsan şüphelenir bu durumda. Sonra ben: “gazeteciyim, sesinizi duyuralım, biz de yardımcı oluruz bu kampanyaya daha fazla bilgi verirseniz” dedim. İki arkadaş birbirlerine baktılar ve bir bahaneyle oradan uzaklaştılar. Bir daha da göremedim kendilerini… Şimdi burada ben kötü bir şey yapmadığıma ve demediğim halde, onların bu davranışları insanın aklını bulandırıyor. Kendini yenileyen sömürücüler geliveriyor hemen insanın aklına… Ama maalesef artık kimin ne olduğunu tam anlamıyla kestiremiyoruz, bilemiyoruz. Yine de bu tür konularda dikkatli olmakta ve duyarlı olmakta fayda var. Herkes üstüne düşeni yapmalı. Yoksa bu sömürü kendini yenileyerek devam eder gider. Saygı, sevgi ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Abdullah Akif Solak Arşivi