“YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM!”
Daha öncesinde de şikayetçiydiler. İstemiyorlardı. İttifaklar kurup iktidardan gönderilmesi, hatta darbeler yapılması planlandı. Ancak hiçbir planda bu kadar hain bir araya gelmemişti. Dertleri ne? AK Parti’yi bitirmek. Başbakan Erdoğan Çankaya’ya çıkmasın. Hatta siyasi hayatını bitirip, cezaevine geri göndermek.
Olmadı…Olmuyor…
Şimdi halkımızın sinir uçlarıyla oynayıp, “YOLSUZLUK VE RÜŞVET” yaftasını önümüze koydular. Hedef, Başbakana uzanıp, şunların hesabını sormak.
Kara tren dururken, biz bunu bile Türk milletine çok görüyorken, sen kim oluyorsun da yurdun dört bir yanını hızlı tren ağlarıyla örüyorsun? Bak savcımız Devlet Demir Yolları Genel Müdürü ve üst bürokratlarını tutuklayacak. Sen de ayağını denk al.
ABD’nin hurdaya atacağı savaş gemilerin alıp, kullanman gerekirken; sen kim oluyorsun da Milli Savaş Gemisi yapıyorsun…
ABD’den uydu kiralamak varken, sen kim oluyorsun da yerli uydunu bize ait olan uzaya fırlatıyorsun. Hatta duyduk ki, fırlatma rampası yapmak için de talimat vermişsin. Fırlatma rampası yapmak senin haddine mi?
Biz okyanus ötesinden gelmeden, Ortadoğu’ya tek başına istediğin gibi çeki düzen vermek senin haddine mi? Mısır’a ben darbe demeden sen nasıl darbe dersin?
Koç’umuzun montajını yapıp sattığı ve malı götürdüğü teneke arabalar duruyorken, yerli araba üretme sevdası da nereden çıktı? Senin aklın başında mı?
Şehirlere stabilize, köylere toprak yolları bile çok görüyorken, duble yollar, her ile hava alanı da nerden çıktı? Sen bu paraları nereden buluyorsun arkadaş?
Bizim ekonomimiz eksilerdeyken, sen nasıl oluyor da her yıl en hızlı ve en çok büyüyen dünyanın ikinci ekonomisi oluyorsun? Bu paraları kim veriyor sana söyle bize.
Biz size kabullenilmiş köle özgürlüğünü çok görürken, sen kim oluyorsun da “Özgür Türkiye, Bağımsız Türkiye” ayağı yapıyorsun bize?
Hastane kapılarında sabah namazından sonra yatak, ilaç sırası beklemek varken; nereden çıktı bu beş yıldızlı şehir hastaneleri?
Bizim Hava Yolu Şirketleri sinek avlarken, Hava alanlarımızda inekler otlarken, sizin Havayolu şirketiniz nasıl oluyor da böyle bir tırmanışa geçiyor, nasıl oluyor da bu kadar yüksek bir FİT’ten uçuyor? Bu yolcuları ve bu uçakları sana kim veriyor? Biz mevcut uçaklara yolcu bulamazken, sen kim oluyorsun da 100 adet yeni uçak siparişi veriyorsun?
Biz eski havaalanlarını kapatırken sen nasıl olur İstanbul’a üçüncü havaalanı yaparsın? Savcımız Nihat Özdemir’i tutuklasın da akılınız başınıza gelsin.
Köprü yapmak öyle kolay mı ki, önüne gelen yapsın. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde iki tane yapılabiliyorken, sen 11 yılda bir üçüncü köprüyü nasıl yaparsın? Hem de adını Yavuz Sultan Selim koyup “Alevi kardeşlerimizle cemaat arasındaki köprüleri” yıkarsın. Savcımıza söyledik köprüyü yapan İbrahim Çeçen’e haddini bildirecek.
Biz insanlarımızı 1 çocuğa ikna edemiyorken, bir tanesine bakamıyorken; halkından nasıl 3 çocuk istersin? Bunları nasıl doyuracaksın? Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Herkesin karşısında el pençe divan durduğu ABD’ye ayar vermek; katliamları karşısında dünyanın dut yemiş bülbül olduğu İsrail’e el else çekmek, Van Münit (one minute) demek, “özür diletmek” senin haddine mi? Dünyaya diz çöktürenlere diz çöktürmek de nereden çıktı? Sen kendini ne zannediyorsun?
“Beş ülke dünyadan büyük değil” diyerek, BM’ye meydan okumak, dünyayı bize karşı kışkırtıp, huzurumuzu kaçırmak da nereden çıktı? Sen kime güveniyorsun arkadaş? Senin haddine mi, “Dünya 5 beş ülkeden büyüktür” demek. Dünyayı başına yıkarız.
Sana boş teslim ettiğimiz hazineyi, borçlu verdiğimiz ülkenin kasalarını nasıl doldurdun? Merkez Bankası kasasında 27 milyar dolar vardı. Şimdi 150 milyar dolar. Bu kara paralar kimin? İMF’ye borcu kapatıp, utanmada bir de borç veriyorsun. Bizden izin aldın mı?
Bu projelerde katkısı olan herkesin işini savcılarımız bitirecek…
Bunun hesabını verme günü geldi. Hazır mısın?
*
“Siz kimsiniz?”
Bizi bırak. Sen kimsin?
“Ben Türkiye’yim!”
“Ümmetin Umuduyum!”
“Ben Türk Milletiyim!”
“Ben Türk’üm, Kürd’üm, Laz’ım, Çerkez’im, Arab’ım,…”
“Ben Recep Tayyip Erdoğan’ım!”
“Yeni Türkiye’nin İstiklal Mücadelesinin Komutanı!...”
“Ya istiklal, ya ölüm….”
Başkumandan Recep Tayyip Erdoğan’ın emrini duydunuz mu?