Üç Aylar Başladı, Rahmet Aylarındayız
Üç Aylar, Recep Ayı geçtiğimiz Çarşamba günü başladı ve Perşembeyi Cuma’ya bağlayan gecede malumunuz Regaip Kandilini idrak ettik…
Şükür Mevla’mıza bu yıl da Recep ayına eriştik… Tabi her halde en güzel ifade, iki cihan sultanımız, Peygamber Efendimiz Hz Muhammet Mustafa (SAV)’ın dua hadisinde de buyurduğu gibi, “Allah’ım bize Recep ve Şaban’ı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” Duası olsa gerek…
Tabi Recep Ayının gelmesiyle birlikte içimizde bir coşku oluştu, bir anda sanki gam kasavet gitti yerini ümit kapladı, bulutlar dağıldı, güneş göründü, yağmur yağdı, rahmet indi…
Elhasılı canlandık, güçlendik, sanki üç ayların başlamasıyla…
Bu huzuru, bu imanı iliklerimize kadar hissetmemiz gerekiyor, Şükür Yüce Yaratanımıza ki bizleri iman eden kullarının zümresine kabul buyuruyor…
Ve Hikmeti de istiyoruz Rabbimizden, hikmetiyle birlikte rahmeti, ihlâsı ve sarsılmaz imanı istiyoruz…
Mevla’mıza bunun için dua ediyoruz…
Bir kez daha idrak ediyoruz tabi üç ayların başlaması ile Yüce Yaratanımızın kudretini…
Fezayı, âlemleri, âlemlerin ötesin, sidretül-müntehayı…
Ahireti, Cenneti ve elbette cehennemi yeniden düşünüyoruz…
Ey kalpleri halden hale katan Rabbimiz, bizim kalbimizi senin imanın ile sabit kıl…
Kudretini anlayanlardan eyle bizi…
Bunları düşünmek, yazmak için hoca olmaya, ilahiyatçı olmaya, alim olmaya ihtiyaç yok, bunları her Müslüman idrak etmelidir…
Bunları idrak etmek bazı ahmakların zannettiği gibi dünyanın fiziğinden, kimyasından, matematiğinden koparmaz insanı…
Bilakis daha bir gerçeklikle olayları, bilimi kavramamızı sağlar…
Ve elbette sözünde duran, yalan söylemeyen, haram yemeyen, ırzına namusuna sahip çıkan, namussuzluğu, edepsizliği, ahlaksızlığı bir zehir gibi görüp her daim uzak duran, nesiller yetiştirmenin yolu da aslında bu günleri idrak ile Yüce Yaratanımıza iman ile mümkündür…
Ama içinde şirk olmayan bir iman, nefsini yenme iradesi olan bir iman, insanlara, yaratılan her şeye merhamet edebilme gücünü hissettiren bir iman…
Bir insan iyi bir mühendis olabilir, iyi bir öğretim görevlisi olabilir, iyi bir mimar olabilir, iyi bir avukat olabilir, iyi bir hâkim olabilir, iyi bir savcı olabilir, iyi bir hekim olabilir, iyi bir cerrah olabilir, iyi bir öğretmen olabilir…
Fakat o mesleki başarısı imanının önüne geçmemelidir…
İyi bir Müslüman olmamızı bu dünyanın ucuz argümanları engellememelidir…
Çocuklarımız sınavlarda başarılı olsun ama büyüğüne saygı, küçüğüne sevgiyi de bilsin…
Kızlarımız, erkeklerimiz zinanın haram olduğunu, nikâhsız ilişkilerin fuhuş olduğunu, bir toplumu helak edecek bataklıklar olduğunu da bilsin…
Aslında üç ayları idrak etmek, bunları idrak etmektir…
İman olmadan, imanımız dünyayı yönlendirmeden, kalbimiz gece gündüz Allah dese ne olur…
İmandan kasıt aslında insanlığın imarıdır…
İnsanlığın imarı ve insanlığı helak olmaktan kurtarıp, Cenneti alaya tekrar yüceltme mücadelesi…
Yoksa akşamları ibadet etmek, her gün namazı Kapu Camiinde kılmak, hatta her gün oruç tutmak bir anlam ifade etmez…
Peygamber Efendimize toplumu imar görevi bütün diğer farzlardan önce verilmiştir…
İnsanlar namaz kılmıyor, gençler Alâeddin Tepesinde, tramvayda, belediye otobüsünde, parklarda, kampuslarda zina yapıyor, Müslümanlar Cuma’ya giderken, başı kapalı genç kız, bir erkeğin ayaklarına yatmış, edebe mugayir eylemler yapıyor…
Bizim imanımız o zaman bir anlam ifade eder mi?
Elbette her şeyin doğrusunu Rabbimiz bilir ama bize verdiği sınırlı irade ile sanki bu imanın insanı kurtaramayacağını düşünebiliyoruz…
Üç Aylar girdi ve İnşa Allah üç aylarda hepimiz tekrar yenilenir, yeniden iman eder, küffar ile mücadele gücünü kuşanabiliriz…
Üç ayları idrak kesinlikle imanımızı bir nevi kontrol süreci olmalıdır…
Nerede hata yapıyoruz, nerede yanlış yapıyoruz?
Nerede küffarın çizgisindeyiz de bilemiyoruz…
Rabbim hepimize idrak kuvveti ve sarsılmaz iman nasip etsin…
Üç Aylarınız mübarek olsun…