Türkiye’nin söylemleri, yeni dünyanın ayak sesleri
Dün başladığımız, Yeni haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Lokman Koyuncuoğlu ve Yazı İşleri Müdürü Hayrettin Atak ile haftaya bakış’ın bugünkü bölümünde de dünya ekonomisinin Türkiye yansımaları ile İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısının önemli satır başları var. İslam İşbirliği Teşkilatı ve İslam Dünyasının olaylara yaklaşımının her geçen gün daha da farklılaştığının altını çizen Koyuncuoğlu, dünyanın yeni bir sisteme doğru hızla yol aldığını kaydetti. Koyuncuoğlu ‘Erdoğan gibi üç Müslüman lider olsa bu değişimin hızlanacağını ve dünyada hiçbir sorunun kalmayacağına inanıyorum’ dedi.
Kolay ulaşılabilir olmak önemli tabi bir şehir için. Özellikle gerek ekonomik gerekse sosyal yönden gelişme arzusunda olan şehirler. Konya’da bunların başında geliyor tabi. Ekonomik gelişmelere değinmek istiyorum bu noktada. Ulaşılabilir olmak kazançlı bir ticaretin ilk kuralı belki. Ekonomik ve sosyal açıdan gelişmişliğinde aynı şekilde. Peki 2023 hedefleri açısından başta olmak üzere ekonomik gelişmeler hakkında söyleyecekleriniz neler?
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2012 yılında bir hedef koydu Türkiye’nin önüne; 500 milyar dolar. Türkiye, bölge ve Dünya gerçeklerini göz önünde bulundurunca ulaşılabilir bir rakam olduğu sonucuna varıldı. Konya MÜSİAD’ta hemen bunun akabinde bu hedefe bir katkı sağlamak amacıyla Konya içinde 15 milyar dolar rakamını hedef olarak belirledi. KTO, KSO ve diğer iş adamları bu rakamı sahip çıkıp desteklediler. Bu rakam Konya içinde hayal değil. Tabi son iki yılda bölgemizde yaşanan savaşlar ve iki önemli seçim sekteye uğrattı çalışmaları. Piyasaları daha da zorlaştırdı. Ancak her halükarda ulaşılacak bir rakam. Bunun için önemli çalışmalar yapılması gerekiyor. Başta nitelikli ürün, yani hacimde daha küçük pahada daha yüksek ve teknolojik ürünlere yönelinmesi gerekiyor. Ne kadar tarım makinası üretirseniz üretin önemli bir teknolojik ürünün önüne geçemiyorsunuz. Daha pahalısı olan Ar-ge çalışmalarıyla üretilmiş yeni teknolojik ürünlere ağırlık verilerek önemli bir eşik atlanabilir. Yeni pazarlar noktasında da önemli çalışmalar var. MÜSİAD bünyesinde kurulan MEKİK bu amaçla kurulmuş kurulların başında geliyor. Çok önemli çalışmalar yapıyor. Farklı ülkelerde kendi üyelerinin yapabileceği işlerle alakalı sürekli enformasyon yapıyor. DEİK’ten gelen bilgiler elenerek MÜSİAD üyelerinden uygun olanlara yönlendiriliyor. Hem ürün anlamında, hemde ülke anlamında geniş bir çalışma yapılıyor. Slovenya’dan Gine’ye,Peru’dan Kazakistan’a kadar tüm dünyada satabileceğiniz ürünlerin bilgisi ulaşıyor Türkiye’ye bu sayede. Size de bunu ayıklayıp yada planlayıp üyelerinizle paylaşmak kalıyor.. Üyeler de koşulları uygun bulursa pazara giriyorlar. Örnekleri, Sudan’a yapıldı İran’a yapıldı. Yakın zamanda Kuzey Afrika başta olmak üzere Nijerya’da yapılacak. Hem Cumhurbaşkanımız hem de Başbakanımızbu noktada önemli destekler veriyor işadamlarına. Ve bu destekler bu hedefe çok önemli katkı sağlıyor.
Tabi dünya ticaretiyle ilgili önemli bir pazarımızda İslam Ülkeleri. Onlarla ticaretin çok ötesinde aynı duyguları ve inancı paylaşıyoruz elbet. İslam İşbirliği Teşkilatı da bunun en iyi örneklerinden biri. İslam dünyası ile Türkiye konu başlığı altında, ekonomik ve siyasi ilişkilerimiz ne durumda?
Türkiye özellikle Mısır ve Suriye ile ilgili çok önemli bir tavır sergiledi. Bunu kabul etmek gerekir ki tamamıyla insani hassasiyetler odaklı bir tavırdı bu. Dünya ülkelerinin ve ülke liderlerinin büyük bir çoğunluğunun sergileyemeyeceği ve anlayamayacağı bir hassasiyettir bu. Ama bütün bu olanlara Türkiye insani yaklaştı. Bunun da yine özellikle İslam Dünyasından önemli yansımaları oldu. Gelişmeler gösteriyor ki olmaya da devam edecek. Tabanda oluşan Türkiye teveccühünün tavanda da oluşmaya başladığını görüyoruz. Kral Selman örneğinde olduğu gibi. İran-Rusya yaklaşımlarının yanında Amerika’nın Irak’ta, Suriye’de çoklu oynaması ve kendilerini İran’la terbiye etmeye çalışmasının bir sonucu olarak Katar-Türkiye yakınlaşmasına Suud’da dahil oldu. Şimdi biraz daha birlikte hareket etmeye gayret gösteriyor İslam ülkeleri. Bu nedenle bu toplantıda Suriye ile ilgili önemli kararlar alınacağını ve belki de adımlar atılacağını düşünüyorum.
İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan dün çok önemli mesajlar verdi. Bu mesajlar nasıldı, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cumhurbaşkanımız Erdoğan çok çok önemli mesajlar verdi. Açıkçası dünyada bu kadar net, açık mesaj veren başka bir lider sanırım yok. Müslümanların mezhepçilik fitnesi ile ilgili olan çok önemli. İslam Dünya’sının şuandaki en önemli sorunu bu konu. Bunu açık yüreklilikle ve taraf olmadan söyleyebilen dünyadaki tek lider sanırım Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik fitnesi geliyor, ırkçılık fitnesi geliyor.” diyor ve ekliyor “Benim dinim Sünnilik de değildir Şiilik de değildir, benim dinim İslam’dır. Ben tıpkı 1 milyar 700 milyon kardeşim gibi sadece ve sadece bir Müslümanım.” Bu cümleler yeni bir çığır İslam Dünyasına.Diğer taraftan egemen güçlerin 1. Dünya savaşı sonrasında kurduğu ve bugüne kadar değiştirmeden devam ettirdikleri BM Güvenlik Konseyi. Bu konuda da çok net mesajlar verdi Cumhurbaşkanımız Erdoğan. Tüm dünya Müslümanların duymak istediği cümlelerdi. Şu cümleler mesela. Tarihe kayıt olarak düşülmesi lazım; “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde dünya nüfusunun 4’te 1’ini teşkil eden Müslümanların tek bir daimi temsilcisi var mı? Yok. Geçici üye olmanın bir anlamı var mı? Yok. Karar, 5 üyeden bir tanesi olumsuz davransa iş bitti. Diyorum ki dünya 5’ten büyüktür. Artık dünya, 1. Dünya Savaşı’nın şartlarında değildir. Dünyada şartlar değişti. Öyleyse Birleşmiş Milletler’in reforme edilmesi şarttır. Adil bir dünya bekliyorsak, bunu beklemek hakkımızdır.”
Şöyle bir etrafımıza bakınca Dünya’da 3-4 tane daha Tayyip Erdoğan gibi Müslüman lider olsa, ne Batılılar İslam dünyasını işgal edip, terör belasını musallat edebilir, ne de bu coğrafyanın doğal kaynaklarını hoyratça sömürebilirler. Süreç hızla buna doğru gidiyor, Türkiye’nin tüm terör örgütleri tarafından hedef haline getirilmesinin ardında bu var.
Türkiye’nin İslam Dünyasında popülaritesinin artmasında en önemli iki nedeni biliyoruz ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun hassasiyetleri ve Müslüman sorunlarını dünya gündemine taşımaları elbet. Tabi bu noktada Cumhurbaşkanın her ziyareti önem taşıyor.
Evet kesinlikle. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki önemli ziyaretine dikkat çekmek istiyorum bu noktada. İlki geçen yıl kasım ayında cami açılışı için Moskova’ya, diğeri 15 gün önce yine cami ve külliye açılışı için Amerika’ya. Bir cami kapitalizmin merkezine bir cami komünizmin merkezine yapıldı.. Hem Komünist dünyaya hem Kapitalist dünyaya dini mesajlar veren bir liderimiz var. Bu iki önemli açılışa geçtiğimiz hafta sonu açılan Vodafone Arena stadını da eklemek istiyorum ben. En iyi en modern yatırımla futbol oynamak isterseniz işte buyurun.
Başbakanımız Ahmet Davutoğlu da iş adamlarıyla çok önemli ziyaretler gerçekleştirdi.En son olanı Ürdün’e yapılanıydı.Artık tüm dünya Türkiye’nin hedef pazarında.
Merkez Bankası Başkanı
Peki ekonomi de durum nasıl olur, piyasalar, yatırımlar. Faiz oranları? Bu konuda Türkiye yeni bir gelişme gösterebilecek mi?
Merkez Bankası Başkanı değişti birkaç gün önce. Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri ekonomide, yüksek faiz oranları. Yatırım yapmak isteyenin önünde bir engel olarak duruyor. Yatırımcının üç yıl öncesine göre daha az risk aldığını gözlemliyoruz. Bu nedenle ilk yapılacak işlerden biri faizlerin düşürülmesi. Amerika’da yüzde 0.25, Avrupa’da yüzde 0,5-0,75 Japonya’da – (eksi) faiz oranları var. Bu oranlar karşısında Türkiye’deki oranlar ülkemizin yatırım alması ve büyümesinin önündeki en büyük engel olarak duruyor. Ekonomistler, dengeler enflasyonist baskı gibi şeyler söylüyor ama aklın yolu bir sonuçta. Faizlerin inmesi konusuna önceki Merkez Bankası Başkanı sıcak bakmıyordu. Yeni dönemde düşmesini bekliyorum.