TERÖRÜN DEĞİL, ÇIĞLIĞIN SESİNİ DUYUN
Bayram’da Kobani bahanesiyle terör estirenlere tepki olarak, Kulu-Cihanbeyli Yardımlaşma, Kültür ve Çevre Derneği bir basın toplantısı düzenledi. Teröre karşı mücadelede medyamıza ve sivil toplum örgütlerine de önemli görevler düşüyor. Ülkemizin birlik ve beraberliğini ilgilendiren konularda yayın politikası farklılıklarına rağmen medyanın doğru insanlar, doğru kurumlar ve doğru politikaların sesi olması gerekiyor. PKK’yı ve HDP’yi desteklemeyen Kürtler neden ses vermiyorlar diye yayın organlarında toptancı bir dille Kürtleri terörist, terörü destekleyen, PKK ve HDP’li olmakla suçlayanalar öncelikle bu suçlamalarından vazgeçsinler.
Terörü, teröristi, terörü ve teröristi temsil eden parti ve sivil toplum örgütlerini gördüğün kadar, duyduğun kadar; devletini, bayrağını, dinini, ülkenin birlik ve beraberliğini savunan; HDP dışındaki partilere oy veren Kürtleri görüyor, onların sesini duyuyor musunuz? Bu sesi duyanlar Kulu-Cihanbeyli Derneği’nin düzenlediği basın toplantısını takip edip yayın organlarında da kamuoyuyla paylaştılar…
Bizin çığlığımızı duymayanlar, medya organlarında ve köşe yazılarında Kürtleri toptancı bir dille suçlamaya devam ederlerse, bunların iyi niyetli olmadığını, terörün devam etmesini istediklerini, kandan nemalandıklarını düşünürüz. Kulu-Cihanbeyli Derneği’nin basın toplantısından kısa bir kesiti istifadenize sunuyorum. Belki sessizlerin çığlığını siz duyarsınız…
“Ülkemiz tarihi bir dönemden geçiyor. Mirasını devraldığı Osmanlının varisi olmak kolay taşınacak bir misyon değildir. Bu mirası korumak ve bu misyonu daha ileri taşımak da kolay olmuyor. Etrafımızda ve içimizde ülkemize ve insanımıza karşı kurulan tüm tuzakların hedefinde bu kutlu dava ve bu kadim miras vardır. Dün bu saldırılar nasıl başarıyla savuşturulduysa, 30 yıldır muhatap olduğumuz terör sorununu da, millet olarak, savuşturacak güce, birlik, beraberlik ve iradeye sahibiz. Etnik, dini ve mezhebi kökeni ne olursa olsun; bin yıldır Anadolu toprakları üzerinde birlikte yaşamayı başarmış halkımız; aklı selimle ilelebet bu birlikteliği korumaya devam edecektir.
Çözüm süreci, Başbakanımız Sayın Davutoğlu’nun ifade ettiği gibi, cumhuriyet tarihinin en önemli projelerinden biridir. Cumhurbaşkanımızın; “Ben bu yola hayatımı adadım” dediği, Başbakanımızın, “teröre kurban veremeyiz” dediği çözüm sürecini destekliyor ve sonuna kadar devam ettirilmesini istiyoruz.
Sokaklarda estirilen terör kabul edilemez. Bu terörü yapanları, destek ve teşvik edenleri kınıyor ve lanetliyoruz. Terör hiçbir hak arayışının veya düşüncenin ifade edilme yolu ve yöntemi olamaz. Terörün iki günde oluşturduğu fotoğraf , bize iki şeyi tekrar göstermiştir. Birincisi, bu cennet vatan üzerinde rahat bırakılmayacağımız, ikincisi çözüm sürecinin başarıyla noktalanması gereğidir.
Anadolu, daha önce Saddam’ın zulmünden kaçan Kürtlere kucak açtığı gibi; bugün de İŞİD ve Eset zulmünden kaçan Kürtlere kol kanat germiştir. Anadolu, bu coğrafyanın, tüm halkların ana kucağıdır. Türkiye de bu mazlum halkların hamisi ve koruyucusudur. Bunun kıymetini iyi bilmemiz gerekiyor…
Dış güçlerin küresel bir güç olmamıza engel olmak istemesini anlıyoruz. Ancak bunu yaparken kullandığı maşaların kendi içimizden olmasını anlamıyor ve kabul etmiyoruz. AK Parti hükümetine karşı girişilen tüm darbe girişimlerinde halkımızın sağduyusu galip gelmiştir. Hükümete ve çözüm sürecine karşı girişilen son darbe girişimi de yine halkımızın güçlü duruşuyla atlatılmıştır.
Sözün özü şudur ki, “Kobani düşerse, Ankara da düşer” diyenler bilmelidirler ki; Ankara düşerse, Diyarbakır, Erbil, Süleymaniye, Gazze, Kudüs ve Mekke de düşer. Biz bunun olmaması için devletimizin ve milletimizin dün yanındaydık, bugün yanındayız, yarın da yanında olmaya devam edeceğiz. Biz, Devletimizin ve Milletimizin yanında barıştan, kardeşlikten, mazlumdan ve mağdurdan yana tarafız…Biz Fatih’in de, Selahaddin Eyyubi’nin de torunlarıyız. Onların mirası mirasımız, davası davamız, misyonu misyonumuzdur.”
Vefatının 11. yılında rahmetle andığımız Aliya İzzetbegoviç’ten iki cümleyle okuyucularımı selamlayıp, birlik ve beraberlik çağrımızı tekrarlıyorum; “Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağınız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.”
“Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtulmak için kendinizi Müslüman olarak düşünmeye başlayın…”