“Statükonun tekerine çomak sokuldu”
Gazeteci Yazar Hacı Yakışıklı'nın sorunları ve çözüm önerilerine karşı gösterdiği yerinde tespitlerinin bulunduğu o söyleşimiz:
“Bugün yaşadıklarımızın En büyük sebebi statükonun tekerine çomak sokulması. Düşünsene adamlar işlerini rayına koymuş, rant kapıları açık, millete cici görünerek aslında milletin sırtına biniyorlar. Hükümet bu duruma “dur” deyince konforu bozulanlar derhal algı operasyonlarına giriştiler.
Kıyamet kopsa bir araya gelmeyeceği düşünülen kişi ve gruplar el ele, kol kola meydanlara ve ekranlara yürüdü. Aslında onlar hep aynı kaynaktan beslenen ama vatandaşa “çok farklı grup ve kişilermiş” gibi görünenlerdi” diyen tecrübeli ve duayen gazeteci yazar Hacı Yakışıklı, ' Yalancının mumu sönünce hepsinin maskesi düştü, maskelerin ardında hep aynı yüzlerin olduğu görüldü. Doğan Medya ile Gülen Medya’nın birbirinden özde hiç ama hiçbir farkı olmadığı görüldü' şeklinde konuştu. Gazeteci, Yazar Hacı Yakışıklı gündeme dair konular hakkında gazetemize çarpıcı açıklamalarda bulundu. “Bugün bulunduğumuz yerden duruma bakarsak Ak Parti’nin tek başına iktidara gelmesi bıçak sırtında duruyor. 7 Haziran’a göre oylarını 2-3 puan artıran Ak Parti’nin karşısındaki en büyük engel şu an için bile barajı geçmesi muhtemel görünen HDP’dir. HDP’nin nezdinde birçok kurum da var tabii! İşin en ilginç tarafı CHP ve MHP bile Ak Parti tek başına iktidara gelince rahatlayacak” tespitlerde bulunan Yakışıklı, sözlerine şöyle devam etti; “ yıldır muhalefet işine alıştılar ve bunu adeta meslek edindiler. Ak Parti için en önemli faktör teşkilatlar, şayet bazı kritik yerlerde aynı il ve ilçe başkanlarıyla yola devam ederse yine zorlanır. Özellikle Doğu Anadolu’da teşkilatları daha sağlam zemine oturtmalı, az bir oyla vekil kaybettiği illere de dikkat etmeli. Koalisyon ülkeyi her halükarda yavaşlatır, tek başına iktidar elzem; bunun için Başkanlık Sistemi şart. Kısa vadede bu sistemden bahsetmenin anlamı yok, çünkü insanlar erken seçime odaklandı.” Gazeteci-Yazar Hacı Yakışıklı ile yaptığımız söyleşi son dönemde Türkiye’de yaşanan tartışmaların tamamına ‘NOKTA’ mesabesindeydi. Söyleyişimizde' İşin organizasyon kısmı ise topyekün milletin seçtiklerine saldırı amacı taşıdığı için hacim olarak daha vahim. Saldırının amacı Türkiye’yi dış dünyaya “Burasının Mısır’dan, Suriye’den farkı yok” mesajı vermekti. Biliyorsunuz Mısır’da ve Suriye’de darbeci bir diktatörya rejimi var' diye konuşan Yakışıklı, ' Bunun sebebi de “Sırtını seçildiği halk kesimlerine değil; PYD-PKK’ya dayayanlar”dır. Şayet HDP’li vekillerin ağababaları “PKK silah bıraksın” cümlesini kurabilirsiniz deseydi şimdiye çözüm süreci büyük bir evre atlamış ve Büyük Türkiye yolunda bir dönemeçten daha başarıyla geçmiştik. Yeniden başlayan terör eylemlerinin baş sebebi halkın verdiği iradeyi kullanamayan HDP’li vekillerdir tesbitinde bulundu. Yakışıklı, “PKK silah bıraksın” talebi artık saflıktan ve oyalanmadan başka bir şey olmaz. Üstelik vatandaşın sabrını 3 yıldır sınadınız, sabır taşını çatlatmaya gerek yok. PKK silah bırakmıyorsa, onun silahını elinden alacaksın ve emir aldığı uluslar arası şirketlere de bu topraklarda tek muhatabın milletin devleti olduğunu göstereceksin. 100 yıl önce aynı ülkenin vatandaşlarıydık, sonra cetveller aramıza girdi; biz Türkiye olduk, orası Suriye. İran’dan, Amerika’dan ve Esad’dan daha ziyade Suriye, Türkiye’nin öz meselesi. Bu sebeple 2 milyon civarındaki Suriyeli vatandaş Türkiye topraklarında yaşıyor” şeklinde konuştu.
İşte Hacı Yakışıklı'nın sorunları ve çözüm önerilerine karşı gösterdiği yerinde tespitlerinin bulunduğu o söyleşimiz;
TEK BAŞINA İKTİDAR İÇİN RESTORE ŞART.
Erken seçimde AK Parti tek başına iktidara gelir mi?
Bugün bulunduğumuz yerden duruma bakarsak Ak Parti’nin tek başına iktidara gelmesi bıçak sırtında duruyor. 7 Haziran’a göre oylarını 2-3 puan artıran Ak Parti’nin karşısındaki en büyük engel şu an için bile barajı geçmesi muhtemel görünen HDP’dir. HDP’nin nezdinde birçok kurum da var tabii! İşin en ilginç tarafı CHP ve MHP bile Ak Parti tek başına iktidara gelince rahatlayacak. 13 yıldır muhalefet işine alıştılar ve bunu adeta meslek edindiler. Ak Parti için en önemli faktör teşkilatlar, şayet bazı kritik yerlerde aynı il ve ilçe başkanlarıyla yola devam ederse yine zorlanır. Özellikle Doğu Anadolu’da teşkilatları daha sağlam zemine oturtmalı, az bir oyla vekil kaybettiği illere de dikkat etmeli. Koalisyon ülkeyi her halükarda yavaşlatır, tek başına iktidar elzem; bunun için Başkanlık Sistemi şart. Kısa vadede bu sistemden bahsetmenin anlamı yok, çünkü insanlar erken seçime odaklandı.
VESAYET VE STATÜKO'YA ÇOMAK SOKULDU.
FARKLI GÖRÜNEN AMA ARALARINDA ZERRE FARKI OLMAYANLAR BİRLİKTE HAREKET ETMEYE BAŞLADILAR.
Son üç yıldır, Türkiye’ye yapılan operasyonların sebebi nedir?
En büyük sebebi statükonun tekerine çomak sokulması. Düşünsene adamlar işlerini rayına koymuş, rant kapıları açık, millete cici görünerek aslında milletin sırtına biniyorlar. Hükümet bu duruma “dur” deyince konforu bozulanlar derhal algı operasyonlarına giriştiler. Kıyamet kopsa bir araya gelmeyeceği düşünülen kişi ve gruplar el ele, kol kola meydanlara ve ekranlara yürüdü. Aslında onlar hep aynı kaynaktan beslenen ama vatandaşa “çok farklı grup ve kişilermiş” gibi görünenlerdi. Yalancının mumu sönünce hepsinin maskesi düştü, maskelerin ardında hep aynı yüzlerin olduğu görüldü. Doğan Medya ile Gülen Medya’nın birbirinden özde hiç ama hiçbir farkı olmadığı görüldü.
MİLLETE KARŞI YAPILAN BİR SALDIRIYDI
Suruç saldırısının asıl amacı neydi?
Saldırıda ölenler “hadi bizim bedenimizi parçalayın” diye gitmediler oraya. Belki çoğu kendileri üzerinden yazılan senaryonun farkında bile değildi. Ölenlerle fikirsel olarak çok ters yerlerde duruyor olabiliriz, ama bu bomba bu memlekette patladı ve cenazeler bizim ülkemizde bulunan hanelere gitti. İşin insani boyutu çok vahim! İşin organizasyon kısmı ise topyekün milletin seçtiklerine saldırı amacı taşıdığı için hacim olarak daha vahim. Saldırının amacı Türkiye’yi dış dünyaya “Burasının Mısır’dan, Suriye’den farkı yok” mesajı vermekti. Biliyorsunuz Mısır’da ve Suriye’de darbeci bir diktatörya rejimi var.
TERÖRÜN ARTMASININ SEBEBİ HALKIN VERDİĞİ İRADEYİ KULLANAMAYAN HDP’Lİ VEKİLLERDİR.
Ülkemizde artan terör eylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Artan bir terör eylemi yok; çözüm sürecinden önce çok daha ağır bedeller ödüyorduk. Çözüm sürecinin getirdiği barış ortamından sonra yeniden başlayan eylemler var diyebiliriz. Bunun sebebi de “Sırtını seçildiği halk kesimlerine değil; PYD-PKK’ya dayayanlar”dır. Şayet HDP’li vekillerin ağababaları “PKK silah bıraksın” cümlesini kurabilirsiniz deseydi şimdiye çözüm süreci büyük bir evre atlamış ve Büyük Türkiye yolunda bir dönemeçten daha başarıyla geçmiştik. Yeniden başlayan terör eylemlerinin baş sebebi halkın verdiği iradeyi kullanamayan HDP’li vekillerdir.
NE ZAMAN TERÖR TAMAMEN BİTERSE O ZAMAN ÇÖZÜM OLMUŞ DEMEKTİR.
Çözüm sürecinin akıbeti ne olacak? Çözüm süreci şekil mi değiştirecek?
Çözüm süreci, ülkemizde akan kanın durma sürecidir. Bu sürecin akıbeti, bu topraklarda dökülen kanlarla doğru orantılı. Ne zaman ki insanlar bombalarla, tuzaklarla, kurşunlarla hayatını kaybetmez; o gün süreç tamamlanmış ve şekil değiştirme yoluna girmiştir diyebiliriz. “PKK silah bıraksın” talebi artık saflıktan ve oyalanmadan başka bir şey olmaz. Üstelik vatandaşın sabrını 3 yıldır sınadınız, sabır taşını çatlatmaya gerek yok. PKK silah bırakmıyorsa, onun silahını elinden alacaksın ve emir aldığı uluslar arası şirketlere de bu topraklarda tek muhatabın milletin devleti olduğunu göstereceksin. Bir parantez açarsak son zamanlarda “İslamcılar devletçi oldu” yaygarası koparılıyor. Sanki devlet bir başkasınınmış gibi. Bizler vatandaş olarak Statükocu devlete karşıyız, milletin devletinden yanayız. Devletçi olmayı bu açıdan değerlendirmek daha sağlıklı.
SURİYE'YE HAKİKİ VE KALICI GERÇEK ANLAMDA HUZURU VE BARIŞI TÜRKİYE GETİRİR.
Suriye'nin son durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
100 yıl önce aynı ülkenin vatandaşlarıydık, sonra cetveller aramıza girdi; biz Türkiye olduk, orası Suriye. İran’dan, Amerika’dan ve Esad’dan daha ziyade Suriye, Türkiye’nin öz meselesi. Bu sebeple 2 milyon civarındaki Suriyeli vatandaş Türkiye topraklarında yaşıyor. O vatandaşlarımıza çok iyi muamele edilmek zorunda, burada doğanlar-vefat edip buralara defin edilenler oldu. Olumlu açıdan bakarsak 100 yıl sonra elimize geçen tarihi fırsatı iyi değerlendirebilmişsek pırıl pırıl bir gelecek önümüze açılır. Suriye’de son durum hala vahim gibi görünmekle beraber muhakkak savaş sona erecek. Hiçbir savaş sonsuza dek sürmez. Burada işin bam teli şu: Suriye’de çözümü Batı mı sağlayacak yoksa Türkiye mi? PKK’dan arınmış bir Türkiye’nin Suriye’ye çözüm getireceğine inanıyorum. Batı’dan gelen çözümün sonu yine savaşa çıkar. 10 yıl sonra olmasa bile 50 yıl sonra aynı trajedi yaşanır. Türkiye’nin getireceği çözüm ise binlerce yıl direnebilir. Planları iyi yaparsak Türkiye çok büyür. Bunu hayal olarak görenler ve idealist insanlarla dalga geçenler ancak içimizdeki çürümüş palyaçolardır.
MISIR'DA MİLLİ İRADE KAZANACAK.
Mısır’ın geldiği noktada Müslüman Kardeşlerin ve ülkenin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Mısır’da eninde sonunda halkın iktidarı gerçekleşecek. Büyük bir imtihandan geçiyorlar ve bu coğrafyada imtihandan geçen hep Müslümanlar oluyor. Müslüman Kardeşler’in en büyük avantajı sabırlı davranmaları oldu. Silaha sarılmadılar, tıpkı Türkiye’de bazı grupların silahı bırakıp sabretmesi gibi. Türkiye ve Mısır şayet kardeşlik hukuku ile hareket ederse canlı bomba müptezelliği son bulur; her bir canlı bomba haçlı ruhunun içimizde patlattığı insanlıktır. Müslüman kardeşlerin etrafı çevrilmiş olsa da bu pusudan çıkacaklarına inanıyorum. Milleti temsil eden tüm gruplara saygı duyuyor, tepeden inenlerin tarihe gömülmesi gerektiğini düşünüyorum.
İSTESEK İSLAM ALEMİ'NE BARIŞI GETİREBİLİRİZ.
İslam Âleminin son halini nasıl değerlendiriyorsunuz ve geleceğe dair umut var mı?
Umut olmazsa Müslüman da olmaz. Geleceğe dair umutsuz olanlar bu dünyada niye yaşıyor ki? Madem İslam Aleminden umudun yok, bari bunu telaffuz edip özellikle gençlerin şevkini kırma, git bitki gibi rüzgarlarda sakin sakin başını salla! İslam alemi “plan yapmaya” başlarsa toparlanabilir. Anlık siyasi entrikaların içinde kaderimize kaybolmak düşer. Bizim dünyayı yönetme tecrübemiz var, dünyanın iktidarını yeniden ele alabiliriz. Bunun için önce ülkelerimizin yollarına döşenmiş sanal mayınları, evlerimizin içine kadar girmiş keşiş artıklarını, ruhlarımızdaki uyuşukluğu, üzerimizdeki ölü toprağını atmamız lazım. Kalelerimizi ele geçirdiler, geri almak zor ve bizim zorluğa talip olmamız gerek. Benim umudum var, en zor zamanda bile umudum var. Kan akmayan bir coğrafya hayal değil, istersek olur.
SAİD BULUT / YENİ HABER GAZETESİ