Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Şanlı ordudan “Kerkük Kılıcı” bekliyoruz

Şanlı ordudan “Kerkük Kılıcı” bekliyoruz

25 Eylül 2017 tarihinde, Kuzey Irak’ta yapılacak referandumla, bir Kürt devletinin kurulması ve bir oldubittiyle bu yeni devletçiğin uluslararası alanda meşrulaştırılması an meselesi.

11 Eylül saldırılarından bu yana Ortadoğu Bölgesi’nde kendi çıkarları ve Siyonizm’in emelleri uğruna kan döken ABD; 'Irak’ı, Türkiye’yi, İran’ı ve Suriye’yi mahvetmek için Kürtleri bir tür bomba gibi kullanıyor.

Barzani’yi devşiren ABD ve Siyonist güçlerin, Kerkük bölgesini de içine alan bağımsızlık referandumuna açık desteği var. Onların bu desteğinin arkasında tabi ki; böl, parçala, yut politikası etkili.

Kerkük’te; Türkmenler, Araplar, Kürtler, Şiiler, Sünniler ve bunun gibi birçok mezhepsel ve etnik grup yaşıyor. Barzani’nin devletçiği çatısı altında bu grupların barış içerisinde yaşayabileceğini düşünmek saflıktan öteye gitmez.

Zira bölgeyi teröristlerle ve ajanlarla dizayn etmeye çalışan ABD ve İsrail, kullanışlı kurbanlarıyla pekala bir iç çatışma çıkarabilir.

Çok uzun olmayan zaman zarfında ise sırf Kerkük’te ortaya çıkan etnik çatışmalarla Türkler, Araplar, Kürtler, Şiiler, Sünniler birbirine girecek ve yeni bir bölgesel savaş çıkacaktır. ABD ve İsrail’in bunu desteklemesi tam da bu yüzdendir.

Egemen güçlerin emeli, Irak’ı Kürdistan’la böldükten sonra, Kürdistan’ı da Kerkük’te çıkartacakları mezhepsel ve etnik çatışmalar aracılığıyla bir daha bölmektir.

Böyle bir bölgesel savaştan sırf etnik köken nedeniyle zararlı çıkacak ülkeler, Türkiye, İran, Irak, Suriye; olay mezhepsel boyuta geldiği zaman ise Arabistan’dan tutun da Lübnan’a kadar bütün İslam dünyası kan revan içinde kalacaktır. Kürtler bu defa da İslam dünyasını mahvetmek için kullanılan bir bomba haline dönüştürülecektir.

Barzani, arkasına uluslararası güçleri aldığını sanıyor ama bölgede güdük bir devletçiği ne terör örgütleri ne bölge ülkeleri ne de diğer rakipler yaşatmazlar. Buradan en karlı çıkan güçler ABD ve İsrail’den başkası değil. Kısacası asıl hedef Kürdistan değil, Siyonistan’dır!

Bugün ülkemiz, Misak-i milli sınırları içinde yer alan güney bölgemizdeki bu karışıklıklardan çok olumsuz etkileniyor. Kuzey Irak’ta yapılacak olan bağımsızlık referandumuna Kerkük’ün de dahil edilmesiyle artık Türkiye’nin atacağı adımlar hayati önem arz ediyor. Zira Kerkük, Misak-ı Milli sınırları içinde olması açısından ve orada yaşayan soydaşlarının can güvenliği nedeniyle Türkiye için önemli bir şehir.

(Türkiye’nin, “Irak’ın toprak bütünlüğü” sağlanması şartı ile Misak-ı Milli sınırlarından vazgeçtiği 1926 anlaşmasındaki “toprak bütünlüğünün bozulması” şartına dayanarak Kerkük ve Musul’a girme hakkı saklıdır.)

Türkiye, bu anlaşmada yer alan haklarını göz önünde tutarak, başta Türkmenler olmak üzere Arapların ve Kürtlerin barış içinde yaşamalarını sağlamakla görevli olan bölgedeki en önemli güçtür.

Türkiye’nin bu konuda radikal adımlar atması kaçınılmazdır. Fırat Kalkanı Harekatı nedeniyle, ABD ve batılı güçlerin yıllarca ilmek ilmek dokuduğu fitne kantonu bölündü, bütün pis emelleri suya düştü. İşte Fırat Kalkanı Harekatı bu derece önemliydi.

Şimdi de aynı cesaretle Bismillah deyip bölgeye gerekli hamleleri yapmaktan kaçınmamamız gerekir. Bugün atacağımız adımlar, ülkemizin bekası açısından geleceğe atılmış adımlar olacaktır.

Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan doğan hakkını kullanıp, bölgede yaşayan soydaşlarını da bahane ederek güvenli bölge oluşturma seçeneği dahil her ihtimali değerlendirmeye alması hayati öneme sahiptir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi