Saadet Partisinin Kongresi ve Toplumun Beklentileri
Hafta sonunda Saadet Partisi kongresini gerçekleştirdi… Ve tabi beklenilen gibi oldu ve Sayın Mustafa Kamalak tekrar genel başkan oldu…
Beni bilirsiniz, haksızlık yapamam ve haksızlığı da hiç sevmem, onun için hakkını vermek gerekir, Sayın Mustafa Kamalak’ın genel başkan hırsı olduğu için tekrar genel başkan olduğunu düşünmüyorum…
Ve hatta hiç şüphe duymuyorum kendisine baskı dahi yapılmıştır…
Neticede Sayın Mustafa Kamalak tekrar genel başkanlığı kabul etmek zorunda kalmıştır…
Burada altının çizilmesi gereken nokta Partinin kurtarılmış olması, zaten seçim öncesi bir dostumuz, bu süreci beklediklerini anlatmıştı ve “seçimden sonra, bizim parti bir parti daha doğurabilir”, demişti…
Neticede oldukça bereketli bir kaynak burası ve Türkiye siyasi tarihine önemli katkılar yapıyor, bundan sonra da yine böyle bir süreç yaşanabilir belirtelim…
Sayın Fatih Erbakan’ın gereksiz ve heyecanlı hareket ettiğini düşünüyorum…
Bu davanın Erbakan Hoca’nın ailesinin davası olmadığını en iyi Merhum Erbakan Hocanın oğlunun bilmesi gerekiyordu ama o öyle yapmadı, daha keskin ve daha protest olmayı tercih etti…
Ve benim düşünceme göre de siyasi hayatını böylece çok çetrefilli bir yola soktu…
Şunu da ifade etmeliyiz, Fatih Erbakan’ı az çok anladığımı zannediyorum, Mustafa Kamalak ve arkadaşları Saadet Partisini Milli Görüş çizgisinden çıkardı, doğruların haykırılmasının yerini oy avcılığı, her türlü yanlış odakla işbirliği süreci başlatıldı…
Fatih Erbakan işte bu duruma itiraz ediyor, paralel örgüt ile aynı çizgide duran, her gün paralel örgütün gazete ve televizyonlarına Pensilvanya’daki kaçak örgüt lideri, milleti ağlaya ağlaya efsunlayan haşhaşi başını sevdiklerine dair açıklama yapan Mustafa Kamalak’a itiraz ediyor…
Düne kadar biz Pensilvanya şaklabanına inanıyorduk, zira biz o adamın mücadelesinin İslam mücadelesi olduğunu düşünüyorduk…
O süreçte Saadet Partili arkadaşlarımızda bize, Pensilvanya şaklabanının zındık olduğunu söylerlerdi…
Şimdi biz gerçekleri gördük, bu şaklabanın karşısında, ülkemizin, devletimizin, hükümetimizin yanında yer alıyoruz ve fakat düne kadar zındık diyenler, şaklaban sevicisi oldu, adamı yere göğe sığdıramıyorlar…
Elbette bu yanlış bir politikaya Fatih Erbakan’ın itiraz etmesi normal… Ama yine de Fatih Erbakan erken bir hamle yaptı ve yanlış yaptı…
Peki, bundan sonra ne olur?
Ben Saadetlilerin hala şansının olduğuna, Milli Görüş çizgisine gelebileceklerine inanıyorum…
Tabi öncelikle şunu kabul etmeleri gerekecek, AK Partililer düşman değildir, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’da sadece Türkiye için değil İslam âlemi için ahir zamanda Rabbimizin lütfü bir liderdir…
Bunu kabul ettikten sonra de Saadetli arkadaşlarımızın görevi asıl ondan sonra başlamış olacak…
Zira aklını başına almış bir Saadet Partili bu ülkenin kesinlikle umudur, fakat İslam kardeşliğinin oy kardeşliğinden önce geldiğini öncelikle bu arkadaşlarımız kabul etmeliler…
Bugün Milli Görüş kuruluşları, medyası, vakıfları, dernekleri, eğitim kurumları ne yazık ki ülkemize katkı yapmaktan çok uzaklar, hepsi top yekûn oy kardeşliğini öncelemişler, geçip giden ağır süreci, insanlığın kaybedişini göremiyorlar…
Başbakan Erdoğan sizin kardeşiniz, Abdullah Gül sizin kardeşiniz, Bülent Arınç sizin kardeşiniz…
Tahir Akyürek, Ahmet Sorgun sizin kardeşiniz…
Eğer bu gerçeği görebilirseniz, büyük katkı yaparsınız bu topluma, ahlak ve maneviyat mücadelesinde önde gidersiniz, faizsiz ekonomide millete gerçekleri gösterirsiniz, ahlaklı nesiller yetiştirme görevinde millete yön verirsiniz…
Ya da piyasada hiçbir yerde zemin bulamamış, artık tiplerle oy kardeşliği mücadelesinde yok olur gidersiniz…
Tercih elbette Saadet Partililerin ama şunu bilin iman dilde değil kalpte olmadıkça, oy alsanız bile sıratı geçemezsiniz, tabi gerçekten sıratı geçmek birinci derecede amacınızsa…
Biz üzerimize düşeni yapalım, hak için doğruları yazalım…
Başka elimizden bir şey gelmiyor…