Ramazan zulüm değil rahmet ayıdır
Eşlerine yemek konusunda zulüm yapan sevgili erkek kardeşlerim, Ramazan zulüm ayı değil, rahmet ayıdır, biliyorsunuz değil mi?
Eşlerinize yemek konusunda zulüm etmektense mesela birlikte yemek yapmayı teklif etsek eşimize, bereket de sevgi de artar yuvamızda, sekine yağar yuvamıza biliyorsunuz değil mi?
Eşimiz de oruç tutuyor, farkında olmak lazım, hassasiyetimizi artırmak lazım, merhametimizi ve sevgimizi artıracak güzellikler, paylaşımlar lazım, biliyorsunuz değil mi?
Mübarek Ramazan hepimizin elinden tutsun, Rabbimiz hepimize rahmetinden nasiplendirsin.
Bakın size nasıl bir Peygamberin ümmetiyiz, onu izah edeyim:
Bir gün Hazreti Safiye validemiz, Hz. Peygamber (asm) Efendimize, Hz. Aişe annemizin evinde iken bir tabak yemek gönderir. Güzel yemek yapmasıyla bilinen Safiye annemizi Aişe annemiz kıskandı ve bu duygunun tesiriyle yemeği getirenin eline vurdu ve böylece de yemek yere döküldü, tabak da kırıldı.
Bunun üzerine Allah Resulü orada bulunanlara: “Anneniz kıskandı.” buyurarak iki parçaya ayrılan tepsiyi alıp eliyle birleştirdi, yiyeceği içine koydu.
Hiçbir şekilde kızmadı, öfkelenmedi, sakince mütebessim bir şekilde durmuştu. Sonra da evdekilere yemeği yiyebileceklerini ifade etti, evdekiler yediler. Daha sonra yemeği getirene sağlam olan başka bir tepsi verdi, kırık olan tepsiyi ise Hz. Aişe’nin odasında tuttu. (Buhari, Nikah, 106; İbn Mace, Ahkam, 14; Ebu Davud, Buyu, 91)
Şimdi, Hz Aişe’ye Peygamber Efendimiz bu olay sonrası kızmıyor, bilakis herkesin gönlünü almaya çalışıyor, biz böyle bir Peygamberin ümmetiyiz.
Bakın Peygamber Efendimizin hayatına, eşlerine bir defa bile kızmamış, yaptıkları işlere karşı hep geniş gönüllü ve minnettar bir yaklaşımla hareket etmiş.
Böyle bir Peygamberin ümmeti olan bizler, eşlerine nasıl kaba, nezaketsiz tavır ile davranabiliyoruz, inanın aklım almıyor.
Yemek güzel olmamış, çay zamanında pişmemiş…
İyi de senin için uğraşmış, yemek kötü olur mu hiç? İçinde tutuver duygularını, gönlünü kırma da sonra bir şeyler yersin.
Ne olacak kardeşim bugün de sen pişiriver çayı. Bak mutfakta uğraşıyor eşin, ona mütebessim davran, yardımcı ol, bir tabağı da sen yıka, gönlüne gir, o seni sevsin, senden korkmasın ki seninle rahat bir şekilde hayatını paylaşsın.
Rabbimiz bize "Ant olsun ki, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü ümit eden ve Allah'ı çokça anan kimseler için, Allah’ın Resulünde güzel bir örnek vardır." (Ahzab, 33/21) buyuruyor.
Peygamber Efendimizin hayatındaki her husus bizim için bir örnek, gerektiğinde giydiği zırhı çıkarmanın kendisine yakışmayacağını söyleyen onur abidesi iki cihan güneşi efendimiz, nezaketi, naifliği ile bize yol göstermeyecekse bize ne yol gösterecek, gerçekten bilemiyorum.
Siyaset meselesi değil kardeşler bu konular, biz her şeyden önce güzel insan olmayı başarmalıyız, bizden insanlar emin olmalılar, bizi emin görmeliler, bizi sevmeliler, gönüllere girmeliyiz, dört günlük dünyada en büyük zenginlik inanın budur.
Yoksa para, mal, mülk…
Hep geçip gidiyor.
Bir deprem oldu şehirler gitti, bir sel geliyor ne ev, ne mal ne mülk para ediyor…
Bir Bayram Abi vardı, çok severdim, bir gün sela verildi, Bayram Abi vefat etmiş, aşağı kattaki dairede…
Şok oldum, aşağı indim, eve baktım, evde ayakkabılar (hepsi birinci sınıf), takım elbiseleri (hepsi marka), Mercedes marka aracı…
Görkemli evi…
Hepsi kalmıştı, o gidiyordu artık, onu götürüp buz gibi bir toprağa defnedip geleceklerdi…
Bir köşeye çekildim, hırsımıza ağladım, bitmek bilmeyen isteklerimize ağladım, sevdiklerimize aslında hiç sahip olamayacağımıza ağladım, Bayram Abiye ağladım…
Hayat bu kadar değil mi kardeşler, Allah’ınızı severseniz bu dünya bir kişinin bile kalbini kırmaya değer mi?
Hal böyle iken, ömrünü sizin mutluluğunuza vakfetmiş bir hanımefendiye kaba davranılır mı?
Yemeğine, çayına, çorbasına laf edilir mi?
Allah hepimize akıl fikir feraset versin, inanın bu dünyanın en soylu eylemi, insanların yüzüne bir gülümseme, yaptıkları bazen eksik bile olsa onlara gösterebileceğimiz bir hoş görü…
Bizden bu kadar az şey isteyenlerin bile kalbine giremezsek (Allah muhafaza) söyler misiniz kardeşim, neyi başarabiliriz?
Sevin, sevilin, en büyük zenginlik bu, biliyorsunuz zaten dünya kimseye kalmıyor.