Parada gözüm yok ama çakal roller bende!
Beyti Engin, Kanal D’nin sevilen dizisi “Ulan İstanbul”da gözünü para bürümüş Hayati karakterini canlandırıyor. 1981 doğumlu olmasına rağmen genellikle yaşlı adamları oynayan Engin, “Parada pulda da gözüm yok ama nedense bütün çakal roller bana geliyor!” diyor.
Hürriyet Gazetesi'nden Müge Serçek Biroğlu'na konuşan Kanal D’nin sevilen dizisi “Ulan İstanbul”un başarılı oyuncusu Beyti Ergin "Yaşlı göründüğüm için iş buluyorum" dedi. İşte Ergin'in ropörtajının tamamı;
“Ulan İstanbul”, her hafta reyting listesinin zirvesinde. Bu başarının sırrı ne sizce?
- Öncelikle dizinin herkese hitap eden bir yanı var. Hem polisiye, hem mahalle dizisi, hem komedi hem de aşk dizisi. Bu nedenle herkes kendinden bir şeyler buluyor. Bir de biz çekimler sırasında çok eğleniyoruz, muhtemelen bu da seyirciye yansıyor. Hatta set dışında da görüşüyoruz.
İşyerlerinde çaycılar ve sekreterler nasıl her şeyi bilirlerse, mahallede de bu durum kahveciler için geçerlidir. Sizin canlandırdığınız Hayati karakteri de her olayın içinde...
- Hayati, biraz cingöz bir adam. Çok da meraklı. Allem edip kallem edip her şeyi öğrenmeye çalışıyor. Hepimizin yakından tanıdığı bir tipleme aslına bakarsanız. Hayati’yi canlandırırken bazen abartarak oynadığımı düşünüyorum. Ama bu tarz insanları gözlemlediğimde, hiç de abartmadığıma karar veriyorum!
Karikatürize edilmiş rolleri oynamayı sevmiyor musunuz?
- Tipolojim gereği bugüne kadar birbirinden farklı rolleri oynama şansım oldu. Daha çok karikatürize edilmiş rollerle izleyici karşısına çıktığım için bunları oynarken çok da bir şey yapmıyormuşum gibi geliyor. Daha sakin rolleri oynadığımda oyunculuk yaptığımı hissediyorum. Mesela “Kurtlar Vadisi”ndeki seri katil tiplemesi, beni çok mutlu etmişti. Hatta o dönem yolda beni gören bir adam “Ne kadar psikopatsınız” demişti, ben de gülerek teşekkür etmiştim.
Bu tarzda aldığınız başka iltifatlar oluyor mu?
- “Keşanlı Ali Destanı”nda oynarken de otoparkçılar “Seni çakal seni” diyerek üstüme yürüyordu. (Gülüyor)
FAZLA PARAYA GEREK YOK
Hayati’nin şivesi için özel olarak çalışıyor musunuz?
- Şive kendiliğinden oluyor... Daha önce gözlemlediğim birini taklit ediyorum ama kim olduğunu hatırlamıyorum. (Gülüyor)
Hayati için para pul, mal mülk çok önemli. Sizin için de öyle mi?
- Benim için çok önemli değil. Yaşayabileceğim ve rahat etmemi sağlayacak kadar paramın olması yeterli. Fazlasına gerek yok.
Canlandırdığınız rollerin çoğu, kısa yoldan köşeyi dönme derdinde olan çakal tipler. Niye bu rolleri sürekli size teklif ediyorlar sizce?
- Öyle biri de değilim halbuki! (Gülüyor) Tipimden ötürü bu tarz roller geliyor herhalde. Ben de elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Bu durumdan memnun musunuz?
- Memnunum ama önemli olan benzer rolleri farklı şekilde yorumlamak. Türkiye’de aynı şeyi oynayan oyuncular silsilesi var. Rolleri farklılaştıran oyunculara da çok iyi olmasalar bile “çok iyi oyuncu” yakıştırması yapılıyor.
Siz iyi bir oyuncu olduğunuzu düşünüyor musunuz?
- Çok iyi bir oyuncu olduğumu düşünmüyorum. Sadece oynadığım rolleri birbirinden ayırmaya çalışan bir oyuncuyum. Ama oyunculukta bir devrin kapanıp yeni bir dönemin açıldığını düşünüyorum.
Nasıl bir devir kapandı?
- Eskiden mankenler ve dublajla oynayan oyuncular vardı. Onların arasından sıyrılanlar kendine bir yer edindi ama artık sektöre konservatuvar mezunu ya da oyunculuğu kendine dert etmiş kişiler hakim oldu. Bu noktaya gelmemiz gerekiyordu, iyi oldu diye düşünüyorum. Yapılan işlerin kalitesi arttı.
Peki sizi yaşıtlarınızdan ve meslektaşlarınızdan ayıran en büyük özelliğiniz ne?
- Kelliğim. 1981 doğumlu olmasına rağmen yetişkin oğlu olan adamları oynayan benden başka kimse yok. Ama bu durum moralimi bozmuyor, aksine yaşlı durduğum için iş buluyorum diyebilirim.
KENDİ RADYOMU KURDUM
Daha önce radyoculuk yapıyormuşsunuz, neden devam etmediniz?
- Edirne’de yerel bir radyoda program yapıyordum. İstanbul’da ulusal bir radyoya gidip bunu söylediğinizde, sizi pek ciddiye almıyorlar. O yüzden ben de kendi evimde kendi radyomu kurdum. Canım istediği zaman internet üzerinden yayın yapıyorum. “10 dakika sonra yayına gireceğim” diye tweet atıyorum, yayına giriyorum.
Çok dinleyiciniz var mı?
- Çok amatör bir radyo olduğu için kaç kişi dinliyor bilmiyorum ama Twitter’a bakarsam Amerika’dan bile dinleyicilerim var. Bir de bu programın en iyi tarafı, istek şiir yapabiliyorsunuz. Dinlemek istediğiniz şiiri tweet atıyorsunuz, üç dakika sonra okuyorum.
Ne kadar süre yayın yapıyorsunuz?
- Ne kadar istersem! Bazen üç saat yayında kalıyorum, bazen 30 dakika.
Bu programı daha profesyonel bir şekilde yapmak istemez misiniz?
- Artık ulusal radyolarda çok az şiir programı var. Buna rağmen teklif gelse yaparım tabii. Çünkü şiir okumayı çok seviyorum.
DÜĞÜNÜ ERTELEDİK
Duyduğumuza göre evleniyormuşsunuz, hayırlı olsun...
- Evet, aslında 1 Ağustos’ta evlenecektik ama nişanlımın babasının rahatsızlığı nedeniyle erteledik. En geç 15 Ağustos’a kadar düğünümüzü yapmış oluruz.
Müge Serçek Biroğlu / Hürriyet