Oturduğum bina güvenli mi?
Son depremlerin ardından eski binaların depreme dayanıklı olması için yenilenmesi gerektiğinin ciddiyetine vardık!
Şu anda tüm Türkiye bunun konuşuyor.
Akıllarda tek soru var; acaba oturduğum bina güvenli mi?
Televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada, kısacası her yerde ana gündem maddelerinden biri bina güvenliği.
Herkes bu konuda bir farkındalık ve aydınlanma yaşamaya başladı.
Özellikle 2000 öncesi yapılarda oturanlar işin ciddiyetinde!
Ne yazık ki öyle olmak da zorundalar.
Çünkü ülkemizde yapı stoğunun azımsanamayacak bir miktarı riskli binalardan oluşuyor…
TÜİK verilerine göre; Türkiye’de yaşayan 25 milyon 329 bin 833 ailenin yüzde 52’si 2000 yılı öncesi yapılan binalarda yaşıyor. Konya’da yaşayan 664 bin 773 ailenin yüzde 48’i ise 2000 yılı öncesinde inşa edilen binalarda yaşıyor.
Konya’nın da bu alandaki istatistiği pek iç açıcı değil. Konya’daki binaların neredeyse yarısı 2000 öncesi yapılardan oluşuyor.
Diğer illere kıyasla deprem açısından güvenli bir şehirde yaşadığımızı düşünerek bu konuyu bugüne kadar pek ciddiye almasak da uzmanlar buna pek katılmıyor.
Konya’da da 6 ve üzeri deprem oluşturabilecek bazı fay hatları mevcut. Hem daha geçen hafta bir deprem yaşadık. Büyük depremlerin ardından tabiri caizse adeta bir deprem fırtınasına tutulduk. Kahramanmaraş ile başlayan depremler; Hatay, Malatya, İzmir, Kayseri, Niğde ve Konya olarak devam etti.
Bu durumu göz önünde tutarsak, eski binaların dönüştürülmesi konusu Konya için de hayati öneme sahip!
Örneğin Kerkük Caddesi üzerinde bulunan binalar, özellikle Nalçacı bölgesi çok eski yapılardan oluşuyor. Yine Zafer bölgesi de eski yapı stoklarının yoğunlukta olduğu bölgeler.
Gazetemizin de bulunduğu Ankara Caddesi’ndeki binaların birçoğunun yaşı da neredeyse yarım asra dayanıyor.
Selçuk Üniversitesi’nin kuruluşu itibarıyla yapılaşmanın başladığı Bosna Hersek Mahallesi’nde yüksek katlı pek çok yapı da aynı durumda.
Konya Şehir Plancılar Odası Başkanı Osman Örs’ün verdiği bilgilere göre bu bölgelerin olabilecek en hızlı şekilde dönüştürülmesi gerekiyor.
Bu konuda Konya Büyükşehir Belediyesi ve Başkan Uğur İbrahim Altay, keza Selçuklu Belediyesi, Karatay Belediyesi, Meram Belediyesi gibi kamu kuruluşlarımız da istekli.
Fakat tek isteksiz olan vatandaşlarımız…
Kentsel dönüşümle ilgili olarak zaman zaman belediye başkanları başta olmak üzere Konya’yı yönetenlere çeşitli sorular yöneltiyoruz. Ama genelde vatandaşların dönüşüme yanaşmadığı ya da işi çok zorlaştırdığı yönünde bilgiler alıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde benzer cümleleri AK Parti İl Başkanı Hasan Angı’dan da duyduk. Kentsel dönüşümde karşılaşılan sıkıntıların bir an önce aşılması gerektiği ve şehrin dönüştürülmesinin şart olduğu noktasında bilgiler verdi.
Mülk sahiplerinin bu konuda büyük bir bilinç taşıması gerekiyor.
Eski binasının yerine aynı büyüklükte sıfır daire isteyen mülk sahiplerinin bu işi bir kere daha düşünmesi gerekiyor.
Şehir Plancılar Odası Başkanı Osman Örs’ün de söylediği gibi, çocuk sayısına göre konut büyüklüğünün veya mevcut yapının aynı metrekaresine göre dönüşümün olması mümkün değil.
1998 model arabanızı yenilemek için galeriye gittiğiniz zaman aynı arabanın 2023 modelini hiçbir bedel ödemeden alamayacağınız gibi, 50 yıllık riskli binanızın yerine de aynı büyüklükte 2023 model ev alamazsınız!
Bu konuya bu perspektiften bakmak lazım.
Risk taşıyan 140 metre kare evinizde her gün yastığa başınızı koyduğunuzda ‘acaba evim yıkılır mı, sabaha çıkar mıyım?’ diye düşünmektense, 90 metrekare güvenli evinizde huzurla yaşamak istemez misiniz?
Buna karar vermek lazım.
Herkesin elini taşın altına koyması, kendi ailesinin can güvenliğini ortaya koyup dönüşüme en mümkün kolaylığı sağlaması gerekiyor.
Bu konuda Konya’yı yönetenler ve belediyeler çok istekli.
Yaşadığımız büyük deprem felaketleri hepimize ders olsun.