Orda bir köy uzakta
Ülkemizin gündemini temel de ekonomi ve yerel seçimler oluşturmakta olduğu için sosyal medyada bu yönde gelişmeleri takip etmekteyiz ama orda bir köy var uzakta derler ya hani uzaklarda bir yerlerde soydaşlarımız asimilasyona tabi tutuluyor, dinsizleştirme gibi orta çağdan kalma uygulamalara maruz kalıyor ve direnenlere karşı soykırım yapılıyor ve Uygur Türklerinin küçük çocuklarının beyni yıkanıyor haberlerinden bihaber olarak yaşadığımızı üzülerek belirtmek istiyorum.
Adına ne derseniz deyin ama soydaşlarımız bir kırıma, bir dayatmaya maruz kalıyor ve biz Türkiye de belediye başkanlığını kimin kazanacağını konuşmaktan öte bir şey yapamıyoruz.
Evet, yerel de belediye başkanı kim seçilirse seçilsin hangi parti yerel seçimler de ne kadar başarı kazanırsa kazansın veya hangi parti neden yerel de başarısız sonuçlar alırsa alsın yerel seçim mevzusundan daha önemlisi o uzak diyarlarda soydaşlarımız zulüm ve eziyet dahası sayısı milyonlara varan toplama kampları ve her eve bir Çinli erkeğin mecburi ikametine karar verilmesi gibi uygulamalara maruz kaldığından bihaber olamayız çünkü Çin yönetiminin bu tür uygulamaları kanımıza dokunan içimizi acıtan gelişmelerdir.
Evet, orda bir köy var uzakta!
Son iki yıldır Çin devletinin Uygur Sincan özerk bölgesinde sözde kültürel değişim adı ile uyguladığı asimilasyon ve zulüm artarak devam etmektedir. Bu uygulamalar BM’nin (Birleşmiş Milletler) dahi gündemine gelmesi dahası İnsan Hakları İzleme Örgütü bununla ilgili Eylül 2018 de Doğu Türkistan’daki ölüm kamplarıyla ilgili olarak sistematik olarak dinsizleştirme ve beyin yıkama yapılarak taze çocukların ailelerinden alındığını belirtmesi ve raporda “Çin hükümeti Sincan’da insan haklarını bu ülkede on yıllardır görülmemiş bir ölçekte ihlal ediyor” açıklaması bizleri dehşete düşüren bir rapor olarak önümüz de durmaktadır. Orda bir köy var uzakta!
Hadiseler o kadar ileri gitmiş olacak ki ülkemizde yaşayan Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın gösterileri eylemleri ve Çin zulmüne dikkat çeken çağrıları neticesinde geçtiğimiz Aralık ayında Doğu Türkistanlı bir soydaşımızın Çin zulmüne dikkat çekmek için başlattığı İstanbul’dan Ankara yürüyüşü gibi birçok gösteri yapılmasına karşılık hükümetimizin ve Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın bu konuyu telaffuz dahi etmediğine şahit olduk ve Gazze için İsrail’e haklı ve sert bir üslupla yüklenen, eleştiren bir lider olarak göğsümüzü gere gere desteklediğimiz Sayın Cumhurbaşkanımız neden Sincan Uygurları için bir kelime dahi telaffuz etmez diye düşündüğümüz zamanlarda oldu.
Biz böyle düşünürken bir TV kanalında Batı bu meseleyi niye gündeme getiriyor diye bir soru sorarak cevabında PKK veya PYD meselesine yeni bir yol yeni bir anti cephe veya propaganda açabileceği sonucunu cevap olarak vermesi gibi bir dizi savunma yapmışlar ve Çin ile ilişkiler penceresinden bakarsak yanılmış oluruz cevabıyla sonuca vardıklarını izlemiştim bence yanıldılar. Çünkü Uygur meselesini bir şekilde batı ile birlikte hareket etmeden BM’yi dahil etmeden Müslüman ve Türki Cumhuriyetler ile beraber bir tepki oluşturulabileceği kanaatindeyim. Çin karşısın da Türki devletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı olarak bir konferans ve ortak bir bildiri yayınlayabilir ve Çin zulmüne karşı dik bir duruş bir tavır sergileyebiliriz ve batının planlarına alet olmadan karşı bir duruş ve tavır alabiliriz diye düşünmekteyim.
Haksızmıyım!
Geçtiğimiz günler de Dış İşleri Bakanlığı sözcümüz bir açıklama yaparak Çin hükümetini kampları kapatmaya davet etmesi olumlu bir gelişme olarak her ne kadar bizleri memnun etse de Lider olarak Sayın Başkan Erdoğan’ın bu konu hakkındaki sessizliği bizleri derinden üzmektedir.
Çin hükümetinin en iyi anladığı ticaretini koz olarak kullanıp bütün Müslüman ve Türki cumhuriyetlerini bu yönde bir anlaşma veya bildiriye razı edebiliriz. Çin devletini en iyi zora sokacak uygulama ürettiği ürüne Pazar bulamaması olduğu gerçeğini hatırlatmak bir devlet ve millet olarak önce ki İsrail boykotu benzeri bir uygulama ile uyarı yapılabilir kanaatindeyim.
Evet, orda bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür gitmesek te kalmasak ta o köy bizim köyümüzdür.
Saygılarımla